8 'Dost/Düşman'

28 5 2
                                    

---------------

Titretmekten yorulmuş olan bacağımı derin nefes sonrası durdurdum ve dakikalardır izlediğim saatten gözümü çevirip Hoseok'a baktım. Aynı zamanda o da bana dönerken yüzünde yine o 'sen bittin' gülüşü vardı. Korkumu belli etmemek adına tekrar saate baktım. 59..58..57..56

Seok Jin'in kulağına fısıldadım.

"Seok Jin kurtar beni." Dudağına vurduğu kalem hareketini durdurup bana baktı.

"Ne?" Sıkıntıdan dudağımı ıslattım. 53..52..51..

"Hoseok teneffüste işimiz var dedi. Çok korkuyorum. Lütfen beni alıkoy."

"Nasıl yapayım ki? Hem biliyorsun oyun kuralıydı. Eğer yapmazsan neler olacağını biliyorsun."

Bu sefer iki dizimi de oynatmaya başladım. Onun o gülüşünde bin bir türlü anlam vardı. Bana saç telini yedirtebilir, ya da erkekler tuvaletine itip, düşmemi sağlayabilir. Çifte kötülük olur o zaman. Güvenmiyorum bok da çıkabilir ..41..40..39

"Biliyorum. Yumurta yersem, karnımdan tavuk sesleri çıkar. Bende yemem o zaman. Ne biçim oyun laneti. Cidden inanıyor musunuz? Yetimhane de daha farklı lanet vardı."

"Cidden mi? Ne gibi?" Heyecanla açılan gözleri ile hafif güldüm. Sonra saniyeler aklıma geldi. ..32..31..30

"Konu bu değil. Bana yardım edecek misin?" Tombul dudağını dişi arasına aldı ve gözlerini kıstı. Şu an..

Acayip tatlı gözüküyor..Koluna hafifçe vurdum.

"Ah!" Dikkat çektik mi diye hemen etrafına bakarken tekrar bana döndü.

"Yine ne yaptım?" Sinire dönen bakışları ile bende kaşlarımı çattım. Tatlı olduğunu söylesem şımaracak, plan yapamayacaktık. Son 21 saniyede..20 saniyede..19 sani-

"Seok Jin! Hadi"

"Dur düşünüyorum!"

Ağlamaklı ifademi takındım. Zil çalınca bende Taehyung gibi ıngalayıp Hoseok'u korkutabilir miyim? 'Hayır tekrardan rezil olursun. Kantine gidemezsin. Aç kalırsın. Evet haklısın. Mal.'

Gözüm akrep ve yel kovanın ilerlemesi için dönen saniyeye kayarken her şey hızla ilerliyordu. Bir tek Seok Jin'in hızlı düşünmesi hariç. 10..9..8..7..6..5..

"Seok Jin." Yalvaran sesim sonrası hemen zil çaldı. Gözlerimi ve dudaklarımı sımsıkı kapatırken hareketsiz kaldım. Ders gibi şu an da hızlı geçse ne olurdu ki? Teneffüs boyunca böyle durmaya hazırım.

Herkesin ayaklanma sesi onun gibi değildi. Tehditkar, acımasız, 'işin bitti' gibi, asker adımlarıydı sanki. Sonra omzuma dokunan eller ile kaskatı kesildim.

"Hyeri?"

"Şey. .Hoseok-"

"Hayır Seok Jin söz vermişti." Diye kısaca lafını bölerken gözlerimi açıp Jin'e baktım. 'Olmadı' gibisinden ellerini kaldırdı. Evet Lee Hyeri olma zamanıydı. Ona göster gününü.!

Ona döndüm ve yukarıda ki cüssesine baktım. Arkasından güneş vuruyordu bu yüzden gözlerimi kıstım. Vücudu siyahtı sanki.

"Ne var?"

"İşimiz var Hyeri. Oyun kuralı. Yoksa noodle yedikten sonra karnında soluncanlar mı oynasın istiyorsun?" Hemen yüzümü buruşturdum.

"Vay be. Sizde ki lanet bu mu? Namjoon da bana 'hayınbazlık yapanın ağzına fare girsin' demişti."

"İnan daha kötülerini duymuştum." Diye güldü. Jin'de ona katılırken omzumda ki elini çekti. Sabır dilenircesine havaya diktim gözlerimi. Gülmeleri bittiğinde;

Sekiz' İNCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin