*O deus, mitte anima mea, ubi vult ire!: Tanrım, ruhumu gitmek istediği yere gönder!
Cümle latince.
***
"Vivi! Ben geldim!" Sehun'un JunMyeon ile birlikte kaldığı evine girer girmez evde tek başına olduğunu bildiğin köpeğe seslenmiştin. Vivi koştura koştura koridoru geçip yanına geldiğinde kıkırdayıp onu kucakladın. Hemen yüzünü yalamaya başlamıştı.
"Tamam tamam ben de seni çok özledim!" Onu hafifçe geriye çekip yanaklarına bir kaç öpücük kondurdun.
Evin anahtarını JunMyeon'dan ödünç almıştın. Bugün Sehun'un doğum günüydü ve akşam ona güzel bir kutlama yapmak istiyordun.
Vivi'yi yere bırakıp poposuna hafifçe vurdun. Elindeki poşetlerle salona geçmiştin. JunMyeon evin biraz dağınık olabileceğini söylemişti. Şimdi salonun ortasında durmuş JunMyeon'un 'biraz'dan kastının ne olduğunu anlamaya çalışıyordun.
Derin bir 'of' bırakıp telefonunu çıkardın.
"RiJin erken gelmen lazım."
"Menekşem, pastanın bitmesini bekliyorum ama."
RiJin, Chanyeol'un annesinden Sehun için güzel bir doğum günü pastası yapmasını istemişti. Chanyeol'un annesi bir pasta şefiydi ve güzel bir kafesi de vardı.
"Pastayı Chanyeol getiremez mi? JunMyeon ev biraz dağınık demişti ama onun birazı farklı galiba. Tek başıma yetiştiremem."
"O JunMa'nın etini çimdireceğim. Zampara kılıklı herif. Omma, benim gitmem lazım pastayı Chanyeol ile gönderirsin değil mi? Tamam geliyorum ben."
RiJin'in senden çok telaş yapmasına kıkırdamıştın. En azından o gelene kadar bir yerleri adam etmek için kolları sıvadın.
***
Sehūn elindeki içki kadehini çevirirken dalgın bakışlarla da öylece izliyordu.
Vakit gece yarısını henüz geçmişti ve bugün onun doğum günüydü.
Ömrü boyunca en yalnız ve en hissiz geçirdiği doğum günü olabilirdi. Karşısında duran aynada sevdiği kadının yansıması dalgalanıyordu. Hüzünlü gözlerini kaldırıp yansımaya baktı. Güzeller güzeli 'kırmızı gülü' cansız bir yansımayla bile gönlüne baharı getiriyordu.
"Yanımda olmana o kadar ihtiyacım var ki. Yaşasaydın, bugün için onlarca şey hazırlar tatlı bir telaşla malikanede bir oraya bir buraya koştururdun. Ben de tüm gün seni izlerdim. Belki arada işine karışmaya çalışıp seni tatlı tatlı sinirlendirirdim." Alkolün ve üzüntünün verdiği hisle boncuk boncuk ağlamaya başlamıştı.
Boğazına oturan yumruyu yutmak için elinden geleni yapmış fakat başarılı olamamıştı. Zaten sevgilisi kollarında öldüğünden beri boğazında geçmeyen bir yumru vardı. Canını çok yakıyordu.
ŔiJin'in ona tanıdığı fırsatı değerlendirmek için yola çıkmalıydı. Etrafında ona ağır gelen havadan kurtulmak istermiş gibi elini sağa sola salladı. Hükmettiği güç ona ağır geliyor gibiydi. Derin bir nefes alıp ayaklandı ve üstünü şöyle bir düzeltti.
O sırada odasının kapısı açılmış ve içeri Lāy girmişti.
"Bu saatte neden uyanıksın?" Sehūn anlamamazlıkla ona baktı. Lāy'in yüzünde yumuşak bir gülümseme vardı.
"Doğum günün kutlu olsun." Sehūn tek kaşını kaldırıp bir süre Lāy'e baktı.
"Bunun için mi?" Lāy başını salladığında gözlerini devirip kıkırdamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want You [Sehūn x Sehun OC]
Fanfiction"Tüm Dünyayı yakmam gerekse bile seni istiyorum." -Sehūn "Adımladığın tüm yollara kırmızı güller dökeceğim." -Sehun Sehūn•Sehun x Sen. -Yazarın Oh Sehun'u iki farklı kişilikte yazmak istemesi sebebi ile başlanmıştır.- *Tüm hakları Sehūn ve Sehun'...