Bölüm Geldi!!!
Sizce ilerideki zamanlarda ne olacak?
Oy Ve Yorumlarınızı Bekliyorum!
İyi Okumalar!!!
...
Hızla kalktım ve "Gitme vaktimiz geldi hadi kalkın!" dedim. Ve o an gözümden akan bir damla yaş akmasına izin verdim.
Bade anahtarları uzattı ve " Kuzum sen arabaya git biz geliyoruz!" dedi. Anahtarı hızla aldım ve çıkışa doğru ilerlemeye başladım.
Niye yapmıştı bunu? Belki belki gerçekten beni sevmiyor. Rüzgar yanlış anlamıştır kesin. O zaman gerçekten o kızı seviyor olmalı.
Hala gözümden yaşlar akarken makyaj umrumda bile değildi. Bir anda aklıma o gün geldi. Ve durdum. Ona yakışıklı demiştim oda teşekkür etmişti. Belki öyle ilerleseydi her şey normal gidebilirdi.
Belki sevgili olurduk. Çok mutlu olurduk. Ama ben mahfettim. Yapmamalıydım... Şivesine gülmemeliydim. İsteyerek yaptığı bir şey değil şivesi.
Şimdi ne mi olacaktı? Hayatımda ilk defa şu kitaplarda olan birşey olacak. Prens sonsuza kadar mutlu yaşadı. Prenses mi? O gecenin sonsuzluğunda kayboldu. Buda benim kitabım işte hiç kimsenin kitabına benzemiyor, benzeyemezde...
Gözyaşlarıma hıçkırıklarımda eşlik ederken durduğum yerde etrafa bakındım. Keşke o gün ki gibi peşimden gelse. Ama ben onu kırmasam bu sefer.
Hızla arabaya doğru ilerledim. Kapıyı açarak arabaya bindim. Ne yapmam gerekiyordu bilmiyordum? Unutmak mı kolay yoksa kabullenmek mi?
Ama ben o kadar güçsüzüm ki ikisinide yapmaya gücüm yetmezdi. Ben hala kendimle boğuşurken kapı açıldı ve bizimkiler arabaya bindi.
Bade bana döndü ve " Yağmurcan iyi misin?" bilmiyorum be Badem bilmiyorum. Konuşup sana cevap vermeye bile mecalim yok.
Gözlerimden akan yaşlarla birlikte konuşmam daha da zorlaştı ve cevap vermeyerek cama döndüm.
Zaman nasıl geçmişti otele ne zaman gelmiştik odaya ne zaman çıkmıştık hatırlamıyorum. Bade kapıyı açar açmaz içeri girdim ve kendimi üç yataktan birine bıraktım.
Şimdi nasıl olduğumu biliyordum. Kötüydüm hem de çok kötü! Arya yanıma oturdu ve "Kuzum kalk üstünü değiştir. Bak makyajında çok kötü dağılmış. Lütfen!" dedi.
Yattığım yerden hafifçe doğruldum ve Bade'nin bana uzattığı pijama takımını aldım. Yavaşça kalktım ve banyoya doğru ilerledim.
Aynaya baktığımda bir öcüden farksızdım. Makyajım akmış, saçım darmadağın olmuştu. Niye daha yeni tanıdığım ve sadece hoşlandığım bir adam için kendimi bu kadar mahvediyordum.
Evet çok saçmaydı. Ama eğer evlenmeseydi belki aşık olacaktım. Belki yanındaki o değil ben olacaktım. Ama olmadı Yağmur sen mahveddin herşeyi. Hızla kendimi duşa attım. Çıktıktan sonra pijama takımını giydim ve odaya geri döndüm.
Saçlarımı kurutacak mecalim bile yoktu. Arya elindeki fön makinesini salladığında ona doğru ilerleyerek önüne oturdum.
Saçlarımı kuruttuktan sonra yatağıma geri döndüm. Ve en sonunda ağzımı açıp birşeyler söyledim. " Buradan ne zaman gideceğiz?" ikiside ilgilendikleri işi bırakıp bana döndüler. Daha Diyarbakır'ı gezmesem, görmesem bile nefret etmiştim buradan. Çünkü burası ruhumun öldüğü belkide öldürüldüğü yer.
Bade "Rüzgar çok yoruldu bu akşam dinlensin büyük bir ihtimalle yarın erkenden çıkarız! Ama yinede bir sorayım." dedi ve telefonunu eline aldı. Burada bırakın bir geceyi bir saniye kalmak bile benim için işkenceydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİYARBAKIR'A GELİN
Romance"Her şey o gün başladı bana 'Benimle gelecek misin? ' dediği gün başladı..." Biri gelse ve size 'Hanımefendi 25 senedir aynı soyadı kullanmaktan sıkılmadınız mı?Sizi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 24 Kasım 1934 tarihinde yürürlüğe soktuğu soyadı...