Yer: MİHL, yemekhane
Tarih: 30.03.2020 12.20
"Tamam..."dedim.
Emre memnuniyetle sırıtmış arkasına yaslanmıştı. "Güzel." diye mırıldandı son hecesini uzatarak.
Yiğit parmak uçlarını masaya çarparak bir ritim tutmuş ben ağzıma bisküvi atarken, "Plan nedir?" diye mantıklı bir soru sormuştu. Emre iç çekmiş anlatmaya başlamıştı.
"Okula gizlice girecek, müdürün bilgisayar arşivinden Taner'in videosunu
alacağız ve videoyu Taner'in sevgilisine göndereceğiz. Plan basit. Zaten çoğu işi ben yapacağım siz bir nevi gözetmenlik yapacaksınız."Ama...
"Neden bir arkadaşın yerine bizden yardım istiyorsun?" diye aklıma takılan soruyu Emre'nin çatık kaşlarının altındaki kahve gözlere yönelttim.
Yiğit de bana dönmüş sorum karşısında şaşırmış olmalıydı. Emre boğazını temizleyip sırtını sandalyeden ayırdı ve benim gibi kollarını masada birleştirip yüzünü bana yakınlaştırdı, gözlerini gözlerime dikti.
Sesi yakınımdaydı.
"Benim canım öyle istedi, öyle olacak. Her şeyi sorma...prenses."
:D
Kaşlarımı çatmış ağzımda tükürükleri toplayıp yakınımdaki yüzünün tam ortasına tükürüğümü püskürtmüştüm.
Yiğit "Lan!" diye bir tepki vermiş.
Emre yüzünü buruşturarak gözlerini kapatmıştı.Ayağınızı denk alın oğlum.
Karşınızda Ömer Aydın var.
Hahahahayt!Emre formasının altını kaldırıp yüzüne götürmüş ve tükürüğü silmişti.
Ayaklandığını görünce kalbim korkuyla küt küt atmış, melül melül aşağıdan yüzüne bakıyordum. Bu çocuğun pazuları var ulan! Tabii korkacağım.Sakince "Ömer...kaç." demesiyle sandalyeyi yere düşürmüş topuklarım kıçıma vura vura koşuyordum.
Yemekhaneden çıkmamla duyduğum ses onun da koştuğunu anlamamı sağlamış daha da hızlanmıştım. Önüme çıkan çocukları ittirip aşağı kata, bodruma indim. Benim buraya indiğimi anlamaması için ışığı açmamış karanlık koridorda öylece koşuyordum ki duvara çarpmamla geriye sendelemiştim.
Burnum!
Sadece içimden sövmekle kalmamış dışımdan da bir küfür savurmuştum eğilip burnumu tutarken.
"Ne o? Prensesin canın mı yandı?"
Bir dakika, bu duvarlar ne zaman konuşmaya başladı?
Dikelip tam karşıma baktığımda karanlığa yavaş yavaş alışan gözlerim tanıdık bedeni seçebilmişti. Eh, tahmin ettiğim gibiydi. Bir de duvar sandım çocuğu. Soluma baktığımda aralık yangın çıkışını gördüm. Buraya geleceğimi tahmin etmiş ve yangın çıkışından önümü kesmişti.
Bir adım atıp bedeniyle aramızdaki mesafeyi azalttığımda, tıslarcasına "Bana," dedim işaret parmağımla göğüsüne baskı uygularken "bir daha prenses demeyeceksin."
Bu konuda hassas olduğumu anladınız sanıyorum.
"Agh!"
Emre göğüsündeki elimi bileğinden kavrayarak ters döndürmüştü.
Şaşkınlık ve acıyla ağzım açılmış yakınımdaki gözlerine ne yapıyorsun dercesine bakıyordum.
Kaşlarını olabilecekmiş gibi daha da çatarken bileğimdeki kuvvetini daha da arttırmasıyla vücudum iki büklüm oldu.