Trust?

435 36 8
                                    

Sharon depodan çıkınca uzun süre gölge formunda dolaştı. Birkaç tane daha sığınma yeri vardı ama o depoyu çok seviyordu Sharon. 'Belki de giderler. 'diye düşündü. Kimi kandırıyordu ki. SHIELD orayı didik didik arayacaktı. Bilgisayarını çoktan kilitlemişti ancak SHİELD'da gerçekten de zeki insanlar vardı. Bir bilgisayar şifresini kolaylıkla kırabilirlerdi. Sharon'ın geçmişi dahil bu zamana kadar yaptığı her şeyi bileceklerdi. Ona acıyacaklar mıydı? Hayır, bu zamana kadar kim bilir kaç tane depresif ve sorunlu insan geçmişti ellerine. Hiçbirine de acımamışlardı. Hoş, kendisi de acımıyordu gözüne kestirdiği şımarık iş adamlarına. Sadece geleceği için endişeleniyordu Sharon. Hayır kesinlikle korkmuyordu başına geleceklerden. Kendisinin adaletin bir gölgesi olduğuna inanıyordu ve eğer hapishaneye girerse bu pislik Dünya'dan zaten az olan gölgelerden biri daha silinecekti. Hâlâ boynunda olan siyah pegasusa dokundu. Tuhaf bir biçimde kolyenin ona güç verdiğini hissediyordu. Buraya en yakın sığınağı 20 kilometre uzaklıktaydı. Gölge formunda hızlı gidebilirdi ancak oraya vardığında herhangi sürpriz bir saldırıya açık olurdu. Fazla parası yoktu, zaten bu saatte açık bir dükkan da bulamazdı. Bir araba sessizce yanına geldi ve durdu. Cam açıldı, içeride Natasha denilen kadın vardı.

"Arabaya bin. "dedi.

"Sonra? "

"Bu yakınlarda gidecek bir yerin olmadığını biliyorum. Tabii bu yine de senin kararın. "Evet Sharon'ın seçeneği yoktu. Sessizce arabaya bindi. Araba hareket ettiği sırada Sharon tereddütle sordu.

"Şimdi beni SHIELD merkezine götürüyorsundur. Değil mi? "

"Hayır. "

"Neden? Senin onlar için çalıştığını sanıyordum. "

"Evet ama onlara tam anlamıyla güvenmiyorum. SHİELD'da çalışmak benim için onların her söylediğini yapmak değil. Belki senin için de böyle olabilir. "

"Nefesini boşuna harcıyorsun. SHİELD'ın adalet sistemi bana uymuyor. "

"Bazen bana da uymuyor. Mesela senin bilgilerini onlara vermemem gibi. Evet, bilgisayarındakileri gördüm ve emin olabilirsin SHIELD senin geçmişini bilmeyecek. Gördün mü? Başkasının sistemi sana uymadığında, sen kendi sistemini onlara sevdirirsin. "Bir süre düşündü Sharon. Bir ajan olmak. Hem de SHIELD ajanı. Gelecek planları arasında hiç yoktu bu.

"Haklı olabilirsin ama SHİELD'ın bana uymayan tek tarafı bu değil. Yanlız çalışmayı seviyorum. Hedeflerimi kendim seçiyorum ve emir almıyorum. "

"Sen bilirsin, seni hiç bir konuda zorlayamam. Bilgisayarın arka koltukta bu arada. Bir de Castle'a dikkat et. "

"Onu anlayamıyorum. Aynı tarafta olduğumuzu sanıyorum ama o, bilemiyorum daha farklı. "

"Castle'ın geçmişi... Biraz seninkine benziyor. Ailesi bir parkta mafya kurbanı oldu. Ondan beri de her türlü pislikle uğraşır. Tabii kendi yöntemiyle. Asla esir almaz, öldürür. "

"Çok yanlış kişiye bulaşıyor. "

"Güçlü olduğunu kabul ediyorum ama onu da hafife alma derim. Şu ajanlık işini bir daha düşünürsün belki. "hafifçe gülümsedi Sharon.

"Belki. Yardıma ihtiyacın olursa söylemen yeterli. "

"Teşekkür ederim. "dedi Natasha ve bir apartmanın önünde durdu. "6. kat sağdaki kapı. Aslında benim dairelerimden biri ama istediğin kadar kullanabilirsin. "

"Bana neden yardım ediyorsun? "

"Çünkü seni anlıyorum. Frank'i de anlıyorum. Hepimizin başından benzer olaylar geçti. Sadece seçtiğimiz yollar farklı oldu. "

"Teşekkür ederim Natasha. Cidden. "

"Önemli değil ve bana Nat diyebilirsin. " Gülümseyerek arabadan indi Sharon.

Apartman biraz eskiydi ancak sokakta kalmaktan konforlu olduğu da bir gerçekti. Dairenin kapısına geldiğinde şüpheci düşünceler Sharon'ın aklına hücum etti. Ya kapıyı açtığında bir sürü silahlı ajan onu bekliyorsa? Ya o içeri girdiğinde ev patlarsa? Ya da belki Frank denilen adam içeride onu bekliyordu belki de? Tüm bu ihtimallere karşı anahtarı yavaşça deliğe soktu ve çevirdi. Açılan kapının 'klik' sesi boş evde yankılandı. Sharon içeri bir adım attı ve evdeki gölgeleri hissetmeye çalıştı. Kimse yoktu evde. Eğer olsaydı Sharon onu gölgelerinden tanıyabilirdi. Sol tarafında ufak bir mutfak, tam karşısında bir salon ve sağa açılan kapısı da yatak odası ve banyo olan minik bir evdi bu. Fazla dağınık sayılmazdı. Sharon yatak odasına girdi ve Natasha'nın olduğunu düşündüğü kıyafetleri giydi. Bir t-shirt ve şort ile idare edebilirdi şimdilik. Kol bilgisayarı ile oynayarak kendini koltuğa attı. Perdenin arkasından sızan sabahın ilk ışıkları, az da olsa tenine bir yanma hissi veriyordu. Bir süre kol bilgisayarı ile oyalandıktan sonra kalkıp mutfağa geçti ve yiyebileceği bişeyler baktı. Bomboş. Üzerine bir ceket alarak dışarıda yeni açılmakta olan markete gitti. Kısa süre sonra eve geri döndü. Daire kapısının önündeydi yine. Kapıyı yavaşça açtı ve evin karanlığına doğru bir adım attı. Depoda hissettiği gibi bir farklılık vardı yine. Ürpermesine sebep oldu bu. Dairenin girişinde, bir adımı içeride bir adımı ise dışarıda bekliyordu öylece.

"Seni şaşırtmayı ummuyordum zaten. "Depodaki adamdı. Frank Castle.

"Hala beni öldürmek mi istiyorsun? "Elini kafasının arkasına götürdü ve saçlarını karıştırdı Frank.

"O konu... Bilmiyorum. Belki de sen farklısındır dediğin gibi. Bunu sadece son bir defa test etmek istiyorum. "Sharon'ın yüz kaslarını zorlayarak gülümsemesini durdurmaya çalıştı.

"Emin misin? "

"Şuanlık evet. Şansını zorlama. "

"Hah! Ben mi zorluyorum!? Durup dururken karşıma çıkıp bilmediğim bir sebepten beni öldüreceğini söylüyorsun, sonra yine bilmediğim bir sebepten beni affediyorsun. Tanrım! Ne kadar da dengesizsin!! "

"Sana güvendiğimi söylüyorum! Sense hala bana dengesiz diyorsun! Bence buradaki tek dengesiz sensin! "

"S-sen bana güveniyor musun? "Natasha'nın söyledikleri aklına geldi. Onun geçmişi, yaşadıkları... Sharon'a göre tüm bunları yaşamış bir insanın birine bu kadar çabuk güvenmesi... Sadece tuhaftı. Güvenmek bu kadar basit miydi yani? Sharon kendini yıllarca boş yere mi çürütmüştü? Güvenmek şuan yaşadıklarını anlatmaya yetmiyordu. Bunun başka bir ismi vardı. Sadece Sharon henüz onun ismini bilmiyordu.

Punish and Justice(Marvel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin