Chase

149 14 15
                                    

Bu bölüm biraz filler tarzı bir bölüm oldu sanki ama bir sonraki bölümün konusu aklımda olduğu için diğer bölümün daha hızlı geleceğini umut ediyorum. Bölüm sonundaki tahminlerinizi duymayı çok isterim. ^^

Media: Frank Castle ve Damien Grey

Emma, Sharon'ın çocukluk korkularının silinmesini tamamladıktan sonra gözlerini açarak ellerini geri çekti. Sharon da gözlerini açtı ve kafasını yukarı kaldırdı. Yüzüne vuran ışık yanaklarındaki ıslaklığı belli etmişti. Nadiren gerçekleşen bir olay gerçekleşmiş ve Emma söyleyecek bir şey bulamamıştı. Sharon'ın yanaklarını elleriyle silip, toparlanmasını bekledi ve konuştu.

"Güçlü olmak istemenin gerçek sebebi ne? "

"Az önce zihnime girdin. Cevabını bildiğin bir soruyu neden soruyorsun? "

"Senden duymak istiyorum. "

"Hayatta kalmak için. "

"%70 oranında doğru söylüyorsun. Ben geri kalan %30'u duymak istiyorum. "

"Kafamı karıştırıyorsun. "

"Yalan söylüyorsun, ona lâyık olmaya çabalıyorsun değil mi? Her neyse cevaplamana gerek yok. Seni daha fazla zorlamak istemiyorum. Kendine karşı dürüst olmalısın, tek söyleyebileceğim bu. "

"Vazifen olmayan olaylara burnunu sokmaya bayılıyorsun değil mi? "

"Ne diyebilirim ki? Evet. Dünkü işin de pek istediğin gibi gitmemiş anlaşılan. "

"Evet, adam öldürülmüştü. "

"Bunu Punisher'ın yaptığını düşünüyorsun. Gayet mantıklı, senin yerinde olsam ben de öyle düşünürdüm. Peki şimdi ne yapacaksın? "

"Bu seni ilgilendirmez. "

"Boşver zaten zihninde görmüştüm. "dedi ve ayağa kalktı Emma. "Sonra görüşürüz. "

"Bekle. " diye ayağa fırladı Sharon. "Güçlerim nasıl ortaya çıkacak? "

"Korkuların silindiğine göre dövüş sırasında kendiliğinden geleceklerdir. Geldiğinde anlayacaksın. "

"Tamam. Şey sanırım teşekkür etmeliyim Emma. Sen olmasan bu kadar kısa sürede güçlerimi geliştiremezdim. "

"Bu hayatımda unutmayacağım nadir anlardan olacak. Senin kolay kolay teşekkür etmeyecek kadar dik başlı olduğunu biliyorum. Ben de sana gerçek görüntümü göstereceğim o halde. "dedi Emma ve görüntüsü yavaşça bulanıklaştı. Ortaya sarı saçlarının arasına beyaz karışmış, cildi kırışmış bir kadın çıktı ancak yaşlılık Emma'nın duruşunu değiştirmemişti. O kendinden emin ve asalet akan duruşu yıllar bile bozamamıştı. Ne var ki Sharon Emma'yla karşılaştığı andan itibaren onun bu kadar genç olmadığını biliyordu.

"Biliyor musun? Bu halin daha iyi bence. "

"Sen de haklısın tabi. Yanında genç Emma olarak bulunursam ilgi odağı olmanın imkanı yok. Şuna bak, hayalet gibisin. "

"Ah lütfen günde kaç tane sapıkla uğraştığımı biliyor musun sen, teyze? (*-*)" Emma'nın yüzündeki değişiklik Sharon'ın da dikkatini çekmişti. Emma hemen eski alaycı gülümsemesini suratına geri yerleştirdi ve

"Seninle oturup sapık yarıştırmak isterdim ama daha fazla beni sinirlendirmeden gitsen iyi olacak. " Sharon saçlarını toplayarak kapşonunu kafasına geçirdi, Emma'ya arkasını dönerek birkaç adım attı.

"Ölmemeye çalış, ihtiyar. " Daha sonra adımlarına devam etti. Arkasında ise sinirden köpüren ve etrafa ters bakışlar atan bir mutant bırakmıştı.

...

"Sana ağırdan alabilirsin demiştim ya. İşim tahmin ettiğimden kısa sürdü, artık ağırdan alamazsın. Bana hemen yeni birini bul. " Sharon telefonu kulağında yürüyordu yine. Damien'a emir yağrdırmak neredeyse bir alışkanlığı haline gelmişti.

"Sharon gerçekten bu o kadar da kolay bir iş değil. "

"Kolay bir iş olmadığını biliyorum, gözüme hırslı ve akıllı biri gibi geldiğin için sana güvendim. Ayrıca bana da söz verdin. "

"Sharon, güvenini bu kadar zor kazanmışken böyle ufak bir şey için seni kaybetmek istemiyorum. Tamam, daha hızlı olmaya çalışacağım. Ama hızlı oldukça hata yapma ihtimalim artacak... Sanırım ölmeyi göze alıyorum. "

"Ben senden bana yardımcı olman için söz aldım, hayatını bu yönde feda etmen için değil. Böyle bir şeye izin vermem Damien. Gerçi bana söz verirken bu işin dönüşü olmayacağını zaten biliyordun değil mi? "

"Evet, evet biliyordum. Ama aynı şekilde sen de hayatını tehlikeye atmıştın ve itiraf etmeliyim bu beni oldukça etkilemişti. "

"Biz farklıyız Damien. Benim kaybedecek hiç bir şeyim yok. "

"Benim var mı sanıyorsun? Babam öldürüldü, annem öldü, kardeşim yok, akrabalarımdansa sadece birkaçı para koparmak için geliyor. "

"Ben senin görüştüğün birisi, yani seninle ilgilenen birisi vardır sanıyordum. " Sharon bunu oldukça düz bir biçimde söyleyerek Damien'ın moralini bozmuştu. Damien bunu belli etmemeye çalışarak

"Etrafımda olmak isteyenler var ama ben yanımda sadece birini istiyorum, ki bu da pek mümkün görünmüyor, bu yüzden... Bu akşam internetten bir toplantı olacak. En geç yarın isim elinde olur sanıyorum. "

"Pekala, dikkat çekmemeye çalış. " diyerek telefonu kapattı Sharon.

Zaman yine Sharon fark etmeden geçmiş ve batan Güneş'in masum kızıllığı gökyüzüne yayılmıştı. Gökyüzü, günün en güzel vakitleri için hazırlık yapıyor ve karardıkça kararıyordu. Sharon caddede etrafında yürüyen herkesin gölgesini hissediyordu ama gölgeler arttıkça hepsi birbirinin içine geçtiği için ayırt etmek oldukça güçleşiyordu onun için. Şuan oldukça savunmasız hissediyordu. Sağından solundan önünden aniden beliren insan simalarının hepsini sadece bir veya iki saniye görebiliyordu. Bu birini hatırlamak ya da tanımak için yeterli miydi ki? Bu belirsizliğin verdiği endişe içinde ayaklarının onu götürdüğü yere doğru sürükleniyordu. Hayır, insanların yüzlerini bir iki saniye görmek tehlikeyi sezmek için yeterli değildi. Ne var ki çatıdan dürbünüyle Sharon'ın her adımını takip eden esmer kadın da aynı fikirde olduğu için Sharon'ın karşısına çıkmak için doğru zamanı bekliyordu. Kadın yüzünde herhangi bir duygu belirtisi olmadan kendi kendine tekrarladı.

"Gölge'yi öldüreceğim. "

Punish and Justice(Marvel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin