Hostage

367 36 24
                                    

Elimden geldiğince hızlı yazdım. Umarım fazla bekletmemişimdir. Amazon sözü verdim çünkü. ;)

Ufak bir değişiklik Sharon'a iyi gelmişti. Philadelphia'nın ılıman havasını ciğerlerine doldurdu. Burada bir arkadaşı vardı. Jonah. Kendi halinde,sıradan ve sevimli bir kızdı. Daha önce bir için Sharon'ın buraya gelmesi gerekmişti ve yolları bir şekilde Jonah ile kesişmişti.

Sharon kapıyı tıklattı. İçerideki adım sesleri kapıya yaklaştı ve Jonah

"Kimsiniz? "diye seslendi.

"Jonah, benim Sharon. "Aniden kapı kilidinin tıkırtısı duyuldu ve Jonah sevinçle parıldayan gözleri ile kapıyı açtı. Hemen Sharon'ın boynuna atladı.

"Jonah, burada... Hey saçımı çekiyorsun!! İçeri girebilir miyim? Uzun bir yoldan geldim! "

"Afedersin Sharon. Seni uzun süredir görmüyordum. "dedi kapının önünü açarken.

"Gerçekten uzun zaman oldu değil mi? "

"Tahmin bile edemezsin! Burası çok sıkıcı! En azından sen geldiğin zaman biraz heyecan oluyor. "

"Heyecan kelimesini açar mısın biraz? "

"Bilmiyorum, sen geldiğinde etrafta bişeyler patlıyor, ünlü iş adamları ölüyor, sırlar oluyor. "

"Jonah bana sorarsan bu o kadar da iyi bir şey değil. "dedi Sharon. Tavırları olduğundan da ciddileşmişti.

"Haha! Rahatla, en fazla ne olabilir ki?! "Jonah Sharon'ın diğer kimliğini(Shadow'u) bilmiyordu. Ona göre Sharon ailesinin monoton yaşamından sıkılmış ve farklı yerler görüp farklı heyecanlar yaşamak isteyen bir kızdı.

Sharon, Jonah için korkmuyor değildi. Onun da dediği gibi kendisinin olduğu yerde olay eksik olmuyordu. Bu da Jonah için bir tehlike oluşturuyordu. Ancak o bu tehlikenin farkında bile değildi. Sharon geldiği zaman sıklaşan tuhaf olayları sadece tesadüf sanıyordu. Koltukta otururken bunları düşünüyordu. Belki de yarın veya hemen şimdi buradan gitmeliydi. Jonah'nın güvenliği için...

"Kalk bakalım bayan somurtkan. Yemek hazır. "diyerek salona girdi Jonah.

"Sağol Jonah ama aç değilim, gerçekten. "

"Ben sana aç mısın diye sormadım ki! Kalk dedim. "diye karşılık verdi Jonah elleri belinde. Sharon gülümseyerek kalktı.

Yemekten sonra Sharon kapının önünde Jonah'ya seslendi.

"Ben dışarı çıkıyorum! Almam gereken bazı şeyler var da! "

"Sharon dışarısı çok karanlık. Yarın sabahı bekleyemez mi? "

"Korkarım ki hayır Jonah! Hem biliyorsun karanlığı daha çok seviyorum. "

Sharon dışarı çıktı ve Grey Holdinge nasıl gidebileceğini düşünmeye başladı. Grey Holdingin başındaki kişi Damien Grey'di ve Sharon'ın diğer kurbanlarına göre daha zeki ve kurnazdı. Tabi bunlar Sharon'ın vazgeçmesi için sebep değildi. Girişinde büyük harflerle Grey yazan binaya girdi. Danışmaya yaklaştı.

"İyi akşamlar. Yardımcı olabilir miyim? "

"Evet ben Bay Grey'i görmek istiyorum. "

"Randevu saatiniz ve adınız lütfen. "

"Randevu almamıştım ama adım Sharon Haley. "Kadının gözlerinde bir anlık sinsi bir bakış hissetse de fazla üzerinde durmadı Sharon.

"Tamam problem değil, Bay Grey şuan müsait ancak içeri bu şekilde giremezsiniz Bay Grey sadece resmi kıyafet kabul eder. " Sharon kafasını eğdi ve üstüne baktı. Kot ve tunik giymişti. Bundan daha resmi ne olabilirdi ki! Karşısındaki kadın çaresizlikle nefes verdi ve

"Beni izle, bu seferlik benimkilerden bir tanesini giyebilirsin. "Bu kötüydü işte. Kadın Sharon'ın üzerinde taşıdığı birçok silah, bıçak, dinleme aleti ve bombaları görebilirdi. Arka tarafta ufak bir odaya girdiler. Kadın giysi dolabının metal kapağını açtı ve aldığı siyah elbiseyi fırlatırcasına Sharon'ın eline tutuşturdu.

"Burada giyin daha sonra da sağdaki asansörü kullan. 42.kata çık. Unutmadan dolapta makyaj malzemeleri de var. Yüzüne biraz renk vermek isteyebilirsin hayalete benziyorsun. " Sharon sadece kafasını salladı. Elbiseyi giydi ve kotunun içine lastikle tutturduğu kemeri elbisenin altından gözükmeyecek şekilde ayarladı. Kadının gösterdiği dolaptan kırmızı bir ruj sürdü ve biraz da göz makyajı yaptıktan sonra dışarı çıkıp asansöre bindi. Üzerinde 42 yazan düğmeye bastıktan sonra sinir bozucu asansör müziği eşliğinde beklemeye başladı. Asansörün kapısı genişçe bir salona açıldı. Tam karşıda bir masa ve odanın sağ, sol taraflarında da iki büyük kapı bulunuyordu. İçeride kimse yoktu. Sharon gergin bir tavırla, hafifçe öksürdü. Sol taraftaki kapı açıldı ve içeri Damien girdi. 30'lu yaşlarında, kumral ve fit bir adamdı. Gülümsedi ve Sharon dişlerinin çok güzel olduğunu fark etti.

"Ah! Merhaba. Kusura bakma,Gigi geleceğinizi söyledi ancak biraz uzun sürünce ben de içeri geçtim. "Sharon adamın kibarlığından rahatsız olmuştu. Belki de birazdan onu öldüreceği içindi. Adam masanın başına geçti ve oturdu.

"Ayakta kalma, otur lütfen. Şimdi size nasıl yardımcı olabilirim? "Sharon aniden aklında kurguladığı her şeyi unutuverdi. Sıralayacağı yalanları, oluşturacağı kişiliği... Tek yapabildiği yeniden toparlamaya çalıştığı kelimeleri gevelemekti. Daha önce hiç böyle olmamıştı. Adam yeniden gülümsedi.

"Anlıyorum. Siz harekete geçmeden önce izin verirseniz size bir şey göstermek istiyorum. "dedi ve arkasındaki led TV'de ayakları, kolları ve ağzı bağlı Jonah gözüktü.

"Sen nasıl... "

"Seni tanıyorum Sharon. Maalesef babamın hatalarını devraldım ben. Şimdi ya anlattıklarımı dinlersin ya da beni öldürürsün tabi bunu yaptığın anda sevimli ev arkadaşın da ölür. "Sharon başta korkudan titreyen Jonah'ya baktı, sonra da elini eteğinin altındaki bıçağa götürerek

"Dinliyorum. "dedi.

"Babam Alan Grey ya da korkudan her şeyini değiştirmeden önce Greg Fines. Hatırlıyorsun değil mi? Elbette ki hatırlıyorsun. Nasıl unutabilirsin ki?! Babam gücü ve parayı biraz fazla seven bir adamdı. Çeşitli devletlerin üst düzey yöneticileri ile bağlantıları vardı. Yeteri kadar parası vardı ancak ona göre güç sadece para ile gelmiyordu. Kendisi bir devlet gibi ordusu ve adamları olsun istiyordu ve illegal yoldan bunu nasıl yapacağını bulmuştu. Mutantlarla. Onları avlayıp, birer hayvan gibi kafeslere kapatıp ehlilleştirerek ya da en azından onun aklındaki plan buydu. Annen ve babandan... Bunlar için gerçekten çok üzgünüm ancak onlar da yakalandı. Kimse bu yakalanmalara ses çıkarmıyordu çünkü onlar mutantlardı. İnsanları ilgilendiren bir konu değildi. Daha sonra babam sınırı aştı ve mutantlar üzerinde deneyler yapmaya başladı. Onları güçlendirmek ve kendi kontrolü altına sokmak için tüm bu vahşete göz yumdu. Zamanla bu deneyler işkenceye dönüştü. Elbette bunlar kahramanların kulağına da gitti. Babam çok tepki çekti. Eğer işin içine SHIELD girmeseydi bazı fazla sinirli kahramanlar ,özellikle de Wolverine, babamı öldüreceklerdi. SHIELD babamın azgın hayallerine set çekti ve elindeki çoğu şeyi aldı. Ufak aile şirketine geri dönmüştük. Babam korkudan ismini, soyismini, görüntüsünü değiştirdi tabii bu sayede şirketin ismi de. Hatta yapabilseydi ailesini bile değiştirecekti. Yaklaşık 5 yıl önce babam öldü ve şirketin başına ben geçtim. Ve 5 yıldan beri herhangi yasadışı bir olaya karışmadığıma seni temin ederim. Arkadaşına zarar gelmeyecek. Sadece beni dinlemeni istiyordum ve bunu ancak bu şekilde sağlayabildim. Şimdi istediğini yapmakta özgürsün. "Sharon'ın dinlediklerini hazmetmesi birkaç dakika sürdü. Şimdi kendisine doğruları anlatan ve suçsuz olduğunu söyleyen bu adamı öldürerek mantığını mı dinleyecekti? Yoksa daha önce sadece Frank için açtığı kalbini bu adam için de mi aralayacaktı?

Punish and Justice(Marvel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin