5 🥀

138 27 142
                                    

Selamun aleyküm asddjsıhd
Bölüm şarkısı;
LP- OTHER PEOPLE 😻
Yanığım LP 'ye

~Yoongi

 
Çalan alarmımın sesiyle gözlerimi ovuşturarak açtım. Hemen yanımda yatan adamı uyandırmamak adına yavaşça yataktan kalktım ve sessiz adımlarla banyoya girdim. Sıcak suyun bedenimi gevşetmesine izin verirken bugün ki planlarımı yeniden kafamda tarttım. Prova yapmalıydım ayrıca cover üzerinde de çalışmalıydım.

Normalde bu işi Namjoon ve Hoseok ile birlikte yapıyor olsakta bu gün tatil günümüzdü ve onların dinlenmesine izin vermeliydim.

Duştan çıkıp üzerimi giyindim ve evden çıktım.
Şirkete vardığımda hiç duraksamadan bizim için ayrılmış olan pratik odasına gittim. En başta küçük bir depoda gece gündüz hiç durmadan hayallerimizi gerçekleştirmek için pratik yapan bizler, şuan da Seul'ün en büyük ve en lüks pratik odalarından birine sahiptik.

Çantamdan eşofmanlarımı çıkarıp soyunma odasına doğru yol aldım. Siyah eşorfman altımı ve beyaz tişortümü giyinerek tekrardan pratik odasına döndüm. Aynanın karşısına geçerek birkaç derin nefes aldım.

Müziği açıp gözlerimi kapattım ve müziğe ayak uydurmaya çalıştım. Hoseok ile çalıştığımız birkaç seferde bana müziği hisedersem çok daha iyi olabileceğimi söylemişti. Fakat ne kadar çabalarsam çabalayayım asla onun kadar iyi olamayacağımı adım gibi biliyordum. Hoseok dans ederken müziğe uymuyordu tam aksine müzik ona uyuyordu. Her hareketini tamamlıyordu, vücüduna karışıyordu, onunla birleşiyordu. Her zerresine işliyordu müzik.

Gözlerimi açtım ve nefes nefese kendimi yere attım. Yaklaşık 10. kez aynı hareketleri hiç durmadan tekrarladım. Kafamı geriye atarak sağa sola döndürdüm. Kapının açılma sesiyle birlikte kafamı oraya çevirdiğimde elinde poştelerle bana doğru yürüyen Hoseok'u gördüm.

Onu gördüğümde ilk başta şaşırsam da gülümsedim. Poşetleri kenara bırakarak yanıma oturdu. "Hyung tatil gününde burada mı olacaksın cidden?" Hafif aegyolu sesiyle söylendi. Onu şöyle yanıtladım;

"Çalışmalıyım Hoseok, çalışmazsam BTS' te  olmamın ne anlamı kalır? Her biriniz gruba ayrı güzellikler katarken ben hiçbir şey yapmadan nasıl durabilirim?
Jimin ve senin gibi dans edemiyorum. Jungkook gibi yüksek notaya çıkamıyorum. Seokjin hyung ve Taehyung gibi şarkı söyleyemiyorum ve onların yarısı kadar yakışıklı değilim. Namjoon olmazsa zaten olmaz, asla onun kadar iyi bir lider olamam. Bu gruba verebildiğim tek şey rap ve o bile yeterince iyi değil çünkü grupta ben olmasam bile yeterince iyi rap yapan iki üye var. Eğer çok çalışmayacaksam bu grupta ne işe yararım? BTS' in başarısı üstünden geçinemem. Bunu hak etmem gerekli."

Bütün düşüncelerimi bir çırpıda dile getirdiğimde Hoseok'un yüzüne baktım. Yüzünde her zamanki gibi anlayışı görüyordum. Ellerimden birini tutarak gözlerimin içine baktı. Ve söylenmeye başladı.
"Hyung sen bu grubun parçası olmasaydın ortada BTS adında bir grup olmazdı! Eğer sen olmasaydın insanlar bize playback yapıyor dediklerinde hayranlarımız 'Git ve Suga'nın Micdrop partını dinle' diyerek bizi savunamazdı!
Eğer sen BTS in bir parçası olmasaydın herkes Agust-D' den mahrum kalacaktı ve kendilerini sevmeyi ve pes etmemeyi asla öğrenemiyeceklerdi. Git ve sor hyung en mükkemel rapper kim? Herkes aynı cevabı verecektir: 'BTS'in Sugası. O hayatımızda gördüğümüz en mükkemel adam.' "

Tek elini yüzüme çıkardığında dolmuş olan gözlerimi aşağıya eğdim.

"Ve en önemlisi hyung, eğer sen bu grubun bir parçası olmasaydın benim Min Yoongi'm olamayacaktın ve inan bana bu çok acı verici." diyerek tamamladı sözlerini.

Gözlerimden birkaç damla düşerken beni kucağına çekti ve kollarını bedenime sardı. "Eğer sen BTS in bir parçası olamasaydın seni kollarımla saramazdım Min Yoongi."

Kafamı göğsüne bastırarak göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Çiçek kokusuyla mayıştırırken, ışığıyla karanlığımı aydınlatıyordu.
Benim üşümüş bedenimi kendi güneşiyle ısıtıyordu. Beni dipsiz kuyumdan yüzeye çıkarıyordu.

Ne kadar süre ona o şekilde sarıldım bilmiyorum fakat kendimi çok daha iyi hisediyordum.
Ondan ayrıldığımda yanaklarıma tutunmuş gözyaşlarımı baş parmağıyla tüy gibi dokunuşlarıyla sildi. Gülümsemeye çalışarak ayağa kalktım.

"Niye geldin? Tatil gününde evde yatıyor olman gerekmiyor mu?" diye sordum. O da ayağa kalkarak benim bu hızlı değişimime ayak uydurdu.

"Sen burada çalışırken ben evde yatamazdım. Sana yiyecek birşeyler aldım." dedi. Kenara koyduğu poşeti alarak yanıma geldi ve yere oturdu tekrar. Poşetin içinden kapları çıkarırken bir yandan da bana söyleniyordu.

"Bizim yorulmamızı istemediğini söylüyorsun fakat sende kendini yoruyorsun. Hepimiz yarın hep birlikte çalışacağız zaten neden bizden bağımsız hareket ediyorsun ki.!"

O hâlâ söylenirken bende yerime oturarak poşetten çıkardığı kapların kapaklarını açıyordum.
"Tamam Hoseok anladım, söylenmeyi bırak lütfen." dedim ona. Bunun üstüne gözlerini kısarak bana bakmaya başladı. Onu takmayarak chopsticklerimi elime alıp yemeye başladım. Tekrar konuşmaya başladı Hoseok.

"Hyung bu gün gerçekten çalışacak mısın? Eğlenceli bir şeyler yapalım." Sevimli bir surat ifadesine bürünerek beni ikna etmeye çalışıyordu.
Ve açıkcası işe yarıyordu. "Peki,ne yapmak istiyorsun?"dedim. Ona hayır diyemiyeceğimi biliyordu ve bunu sonuna kadar kullanıyordu. Çok geömeden yanıtladı beni. "Bilemiyorum hyung, bence bunu sen seçmelisin."

Biraz düşündükten sonra aklıma gelen fikirle gülümsedim. "Bana dans figürleri öğretebilirsin. Kendi korografimiz haricinde. Bu çok eğlenceli olur."dedim. Söylediğim şeyle otuz iki diş sırıtarak konuştu. "Gerçekten mi hyung? Benden ilk defa böyle bir şey istiyorsun."

Onu cevaplamak yerine gülümseyerek aynanın önündeki yerimi aldım..

~Jin

Perdenin ardından yansıyan ışık yüzüme vurduğunda gözlerimi araladım. Kafamı yana çevirdiğimde yanımın boş olduğunu gördüm.
Yatakta doğrularak gözlerimle odayı taradım. Yerimden kalkıp banyoya ilerledim. Banyonun boş olduğunu görünce aşağıya indim. Salondaki gülme sesleri ile oraya yöneldim. İçeride gördüğüm manzarayla gülümsedim. Taehyung gülerek, Jimin'in üstüne çıkmış onunla uğraşan Hoseok'u çekiyordu.

Taehyung'un yanına giderek oturduğu tekli koltuğun kenarına iliştim. Hoseok ellerini Jimin'in iki yanına siper etmiş onu öpmeye çalışıyordu.
10 saniye geçmeden kameranın görüş alanına giren Jungkook'la gözlerimi kocaman açarak Taehyung'a baktım. O ise 'İşte şimdi daha eğlenceli.' diyerek onları çekmeye devam etti.
Jungkook'un iki yanında sıktığı yumrukları görebiliyordum. Ah o gerçekten inanılmaz derecede kıskanç ve sahipleniciydi.

"Hyung kenara kayar mısın? Oturmak istiyorum!" sesindeki siniri resmen hisediyordum. Hoseok Jimin'in üstünden kalkarak koltuğun köşesine geçti. Jungkook ise Jimin ve onun arasına oturarak kolunu Jimin'in omuzuna sardı.

Bu hareketin ne demek olduğunu hepimiz çok iyi biliyorduk. Bunu sıklıkla yapardı. Jimin'in ona ait olduğunu bize kanıtlardı. Başımı iki yana sallayarak Taehyung'un kolundan tutarak mutfağa doğru sürükledim.

Tek kaşını kaldırarak bana baktı. Bakışlarını "Kahvaltı hazırlayacağız." diyerek yanıtladım. Yandan bi gülüşle beni onayladı ve tezgaha geçti.

Onu böyle mutlu görmeyeli uzun zaman oluyordu. Ve benim güç kaynağım onun mutluluğuydu. Bu günü 'bizim' için en güzel hâle getirecektim. Çünkü yarın yeniden sabahlara kadar durmadan çalışacağımız günler başlayacaktı.

Okuyun, okutun. Sevaptır...
Snwpwjpwnepe

🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈




THE LASTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin