Sorgulama bittiğinde , polis bir süre şehirden ayrılmamam gerektiğini söyledi. Benim de kendimi şüpheli konumuna düşürmek gibi bir niyetim zaten yoktu. Polis arabasının sesleri kafamın içinde dönüyordu. Kapımı kapattığımda kendimi yatağa atmam belki bu yüzden , belki de Edward'ın ölümü yüzünden geçirdiğim şoktandı.
-"Tiffany'nin söylediklerini duydun mu ? Beni katil olmakla suçladı. Tam bir aptal."
Her zamanki gibi Martin'den bir tepki gelmemişti. Sadece başucumda öylece dikiliyordu.
-"Beni onayladığını varsayıyorum."
Katil demek anatomi biliyordu? Gerçekten de kalbinin tek darbeyle isabet alınıp işinin bitirilmesi düşününce temiz işti. Acaba katil kimdi? Güçlü olduğu kesindi , iri birisi olabilirdi belki de? Mesela Edward'ın fitnesstan takıldığı kıro erkek arkadaşlarından birisiydi? Ama onların daha anatomi kelimesinin anlamını bilmediğinden emindim , bu kas yığınlarından birisinin insan anatomisi hakkında uzmanlaşması gerçekten ilginç olurdu. Ama darbe hep en beklenmedik kişilerden gelirdi. Sonuçta bize zarar verebilecek insanlar , genelde bizi tanıyan kişiler olurdu.
"Her düşmanımla bir kahve içmişliğim vardır." sözü boşuna değildi.
Okuduğum Sherlock Holmes romanlarından hatırladığım kadarıyla her insan ardında mutlaka bir ipucu bırakırdı. Ama bu Bay Holmes'tu , Dünya'nın en iyi dedektiflik romanının en iyi dedektifi, olayı araştıranlar ise sadece polisti. Ve ben polisin işine karışmamaya niyetliydim.
Martinin kıpraşıp huzursuzlandığını hissettiğimde şaşırmıştım. Genelde enerjisi sabit bir düzeyde kalırdı ve Edward'ın ölümünün onu duygusal olarak kötü etkileyebileceğinden şüpheliydim. Duyguları var mı , Martin var mı ondan da şüpheliydim gerçi.
-"Sorun nedir?"
Kısacık bir an düşündüm. Martin'in durmadan beni gözetlemesi ve bugünkü enerji değişimi ,Edward'ın temiz bir şekilde sırtından kalbine bıçak saplanması , beni Tiffany'le aldatması ve dün geceki tokat. Bu saçma bir teoriydi ama Holmes romanlarında öğrendiğim kadarıyla rastlantı diye bir şey yoktu. Edward beni aldatarak ona güvenimi boşa çıkarmış , bir nevi deyimle sırtımdan bıçaklamıştı. Duygular kalbi işaret ediyordu. Tek seferde bıçaklanması , bana tek bir tokat atması ve benim ona geberip gitmesini umduğumu söylemem... Acaba tüm bu teorilerin gerçeklik payı var mıydı? Yattığım yerde doğruldum. Her insan ardında mutlaka bir ipucu bırakırdı. Tabii insan olduğu sürece...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Watcher
Paranormal"Her zaman kendimi izleniyormuş gibi hissederdim. Kalabalıkta , ya da yalnızken. Küçükken ,annemin "Tanrı her yaptığımızı görür , bizi izler ve korur." şeklindeki söylemleri kısa bir süreliğine de olsa beni izleyen şeyin Tanrı olabileceğini düşündür...