Iyi okumalar👋
Ne kelimelere sığar bir sevgi nede bir kalbe. Kalbimde dersin sevgim ama o kalpten taşar tüm bedenine,ruhuna sarılır. Kelimelere sığar dersin bir bakmışsın ne şiirler ne masallar yazmışsın. Oysa sanırsın ki sevgiyi bir satırda anlatırım. Sığmaz ki taşar.
En güzel sevgide o değil mi zaten. Sevginin ne bir bedene ne bir kağıda sığması. Sevgi ne ruha ne bedene sığar.
Çünkü sevgi her hücrenin köşesinde,bir nehir'in akıntısında,bir kuşun kanadında,bir kalemin ucunda ve sevgi her yerde:sonsuzlukta...Sevin,çok sevin.Bitecekmiş,yok olacakmış gibi sevin. Bir daha olamayacakmış gibi ve bir daha sevemeyecek gibi sevin. En çokta çiçekleri sevin. Sevin ki en güzel kokularını bahşetsinler. Sevin ki her bir yaprağı açsın. Bir çiçeği sevin ki ruhunuz huzur bulsun.Bir çiçeğin yaprağını koparmayın mesela. Dokunurken de incitmeden sevin.Ve bir çiçeği asla küstürmeyin ve yerinden sökmeyin.Çünkü bir çiçeği nasıl güzel seversen çiçek o kadar güzeldir. Eğer ki kötü seversen bir daha o çiçekten ümit beklemeyin. Sadece öldürmeden sevin.
Ve gitmeyecekmiş gibi Sevin...Nazlının yemeği dışarıda yiyeceğiz demesi ile odama çekilmiş dolabım ile bakışıyordum.Hülyalı hülyalı bir dolabın askılıklarına birde hangi elbisemi giysem diye bakınıyordum.
Elbette bakışmam kısa sürmüştü çünkü odanın dışından hızlı olmam için sesleniyorlardı.Bu yüzden hemen klasik siyah elbisemi giydim.Kolları yoktu boğazımı sarıyordu model zaten bu yüzden saçımı dağınık topuz yaptım ve tamam olmuştum.Hafif bir makyaj ve bilekten bağlamalı mavi ayakkabımla tamamlanmıştım.
Küçük çantamı da alarak salona geçtim.Kızlarda hazırlanmıştı.
Her biri ayrı güzel olmuştu.Aslı kaküllerini düzleştirmiş ve geri kalan saçını örmüştü.
Ve üzerine sevdiği çiçek desenli elbiselerinden birini giymişti.Zaten mükemmel olan fiziği bu elbiselerle tamamlıyordu.Güle baktığımda kahverengi saçlarını at kuyruğu yapmış ve oda kendi tarzında bir elbise giymişti.
Nazlıya baktığımda ise perçemlerini yana almış ve saçını düzleştirmişti oda elbise giymeyi tercih etmişti.
"Ee herkes hazır ise çıkalım kurt gibi acıktım"dedim.
Herkes onayladıktan sonra arabaya geçmiştik. Her zaman ki gibi sürücü koltuğuna ben geçtim ve yanıma Aslı oturdu.Kızlarda arkaya geçtikten sonra arabayı çalıştırdım ve merkeze sürmeye başladım.
Aslı yine müzik peşindeydi.Dikiz aynasından arkaya baktığımda kızlarda sessizce camdan dışarıyı izliyorlardı.İkisinin üzerinde durgunluk vardı.
Hallerinden belliydi.Boğucu havayı dağıtmak için konuşmaya başladım."Ee kızlar istediğiniz bir yer var mı oraya süreyim?."dedim.
Nazlı dalgın bir sesle"Sen daha iyi bilirsin takıl kafana göre"demişti.
Onu kafamla onaylayıp neyse dedim içimden.
Yemekte konuşulurdu zaten.
Bende çocukların met ettiği yere sürdüm.
Mardinin en güzel restorandı demişlerdi.Ve konumdan yerini bularak gelmiştik."Haydi inin bakalım geldik"dedim.
Hep beraber araçtan inip restoran da giriş yaptık.
Dışarı da bekleyen garsonun boş masaya yönlendirmesi ile ilerledik.
Bu sırada çantamdan telefonu çıkarıyordum.Telefona baktığımda mesaj atan yada arayan yoktu.Umursamadım. Belkide umursamamaya çalıştım.Omuz silkip etrafa bakmadan garsonun gösterdiği masaya oturdum.Masada bulunan menüye baktığımda canımın pek de bir şey istemediğini anladım.
Aklım saklı cennete kalmıştı.Yaşananlarda.
Baranda kalmıştı aklım, acaba şuan ne yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç AŞK (Finale Son Beş) ^Düzenlenecek^
Roman d'amourAşkın;hayallerimin şehrinde beni bulacağını nereden bilebilirdimki. Bilseydim gelir miydim buraya!? Hayallerimin şehrine,Mardine. Siz,gelir miydiniz? Ama ben bilmeden gelmiştim Mardine ve bir kez daha aşık olmuştum. Bana yaşattıklarına 2. Kez aşık o...