𝟘.𝟝

242 27 26
                                    

"Bunu özrüm mayetinde al."

Hanbin'le son yaşanan konuşmanın ardından iki gün geçmişti. Bu iki gün içinde asla onun söylediklerini düşünüp kendimi üzmemiştim. Sürekli Jimin ile beraberdim. Sanki bu konuşma hiç olmamış gibi mutluydum, ya da rol yapıyordum. Hangi seçenek olsa bile, cidden iyi hissediyordum.

Hanbin önümde durmuş, o gün kırdığı kalp hızı ölçüş cihazımdan yeni bir tane almış bana doğru uzatıyordu.

"Yok, sağol."

"Alsana."

"Hayır." Gözlerimi gözlerine sabitleyip kararlı bir şekilde baktım. "Bitirelim. Sana olan duygularımı sonlandırmak istiyorum."

"Kim Jennie. Sen aklını mı oynattın!"

"Hastalığımdan tiksindiğini ve benden rahatsız olduğunu söylüyordun."

"Öylesine-"

"Merak etme. Bunun babanın işini etkilemesine izin vermeyeceğim." Yine kulaklarımı patlatacak güçlükte bağırdı. "JENNİE!"

Bakışlarımı yere indirerek konuşmaya devam ettim. "Tek taraflı aşk.. sadece bunu hissedene işkence değil." Tekrar gözlerine baktım. "Hissedilen kişi içinde acı verici. Herşey için özür dilerim. Bugünden itibaren nişanlı değiliz artık."

-

"İyi misin?"

Önce sıramın üstüne konan çilekli süte, daha sonra da yanımdaki sıraya oturup bana baygın baygın bakan Junhoe'nin gözlerine baktım. "Ne oldu sana? Bunu Minju için almadın mı?"

Son günlerde Junhoe de gönlünü Minju'ya kaptırmış, bu da Sehun'la aralarının açılmasına neden olmuştu. Minju ise sessiz bir şekilde ona yapılan zorbalıklara karşı sessiz kalıyordu. Bende ne zaman buna şahit olsam Minju'yu koruyup kollamaya çalışıyordum.

"Hayır, onun için almadım. Senin için aldım." Kafasını önüne eğdi ve ağlamaklı ses tonuyla konuştu. "Bir sürü lezzetli yemek yemeni istiyorum."

"Abin söylemiş. Seni aptal, merak etme. Birşey yok. Tamam mı?"

"Hiçbir şey yok deme ya. Ölebilir-"

Haykırarak ağlamaya başladı. "Ölebilirsin." Tekrar kafasını önüne eğip aynı şekilde haykırmaya devam etti. Bense ona anlamsız bakışlarımla bakıyordum. Garipsemiyordum. Millet, Junhoe tam olarak böyle bir tip.

Gülerek moralini yerine getirmeye çalışıyordum. "Sen de abin de aynı tepkiyi veriyorsunuz. Siz ikiniz gerçekten kardeşsiniz."

"Hiçbir şeyden haberim yoktu. Sadece Minju burnumda tütüyordu."

Gözlerimi devirip ayağa kalktım. Sırtına iki defa vurup kendine gelmesini sağlamaya çalıştım. "Junhoe. Kendine gel."

Sınıftan çıkarken arkamdan bağırdı. "Akşam Sehun'un doğum günü partisine gelecek misin?"

"Bilmem, eğlenceli olacaksa gelebilirim."

Daha önce Sehun'un doğum günü partilerinden hiçbirine katılmamıştım. Ama her sene çok olaylı ve güzel geçtiği okulun her koridorunda anlatılıyordu. Nayeon'un ısrarlarıyla gitmeye karar verdim. Ölmeden önce güzel bir aktivite olabilirdi.

Nayeon evime kadar gelip beni almıştı ve taksiye binip Sehun'ların evlerine gelmiştik. Parti evin bahçesinde yapılacaktı. Hızlıca bizimkilerin oturduğu masaya oturmuştuk. Beyaz dantelleri olan bir elbise giyip, saçıma sade bir taç takmıştım. Fakat ne yalan söyleyebilirim ki Nayeon çok çok güzel olmuştu. Bordo elbise ve kırmızı rujuyla oldukça nefes kesici görünüyordu.

"Hey, Sehun yokmuş."

Sana koşarak masamıza doğru gelmişti. Herkes endişelenmeye başlarken Nayeon oldukça rahat bir şekilde "Çocuklar, yıldızın geç kalması bir kuraldır." diyerek bize baktı.

Xuimin onu dürtükleyerek Sehun'un annesini gösterdi. "Öyle değil. Bayan Cha'nın yüzüne bak." 

Gerçekten oldukça endişeli ve sinirli görünüyordu. Hızlıca evin içine girdi. İlerleyen zaman içerisinde bile bir kere olsun onu görememiştik.

Gözlerimi yana çevirdiğimde Jimin'i masalara içki koyarken gördüm. Sanırım garsonluk yapıyordu. Gülümseyip hızlıca yerimden kalkarak yanına gittim. Tam ağzımı açıp konuşacakken kolumdan Hanbin tarafından çekildim. "Resmi bir duyurum var!"

Herkes kulaklarını açıp bize doğru meraklı gözlerle bakıyordu. Hanbin konuşurken gözlerini Jimin'inkilerden hiç ayırmadan konuştu. Jimin'de ona aynı yüz ifadesiyle bakıyordu. Tuttuğu tepside kalan tek şarabı aldı ve suratına zafer sırıtışı yerleştirerek konuştu.

"Şu andan itibaren.. benim için tek kadın Kim Jennie'dir."

Elindeki şarabı kafasına dikleyip, Jimin'in ateş çıkan gözlerine bakıp gülümsemeye devam etti.

hope not •jenbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin