Ordu

175 0 0
                                    

Aslında bir vampir ordusu oluşturmak çok kolay olabilirdi. Ama vampirlerin açığı yakalandığında bizi çok kolay yok edebilirlerdi. Bu yüzden farklı türler yaratmam lazımdı. Kurtadamlar, vampirler, cadılar ve tabi ki melezler. Ama kim gönüllü olmak isterdi ki? Yoldan geçen 5 kişiyi etki altına alsam kolay olurdu ama onların yetenekleri olmayabilirdi. Bir de bana bir takım lazımdı. Birbirine uyum sağlayabilecek. Zamanlarının çoğunu birlikte geçiren. Okuldan arkadaşlarım. Peki bunlardan kim olacaktı. Hemen elime telefonu aldım. WhatsApp'ı açtım ve Onur'a "Bu mesajı gördüğün an cevap ver" diye mesaj yazdım. Cevap çok kısa sürdü. O telefonundan asla ayrılmazdı. "Evet, buradayım." Hemen bizim eve gel, gelirken Metehan, Sercan, Selin ve İpek'i  getir" yazdım. "Neden?" diye sordu. "Gelince öğrenirsin ama mutlaka onları getir" diye yazdım. "Tamam" dedi. Sonra da çevrimdışı oldu.

Onları eğitmek çok kolay olacaktı. Çünkü onları etki altına alacaktım. Böylece kolayca bir ordum olacaktı. Sabırsızca beklemeye başladım. Aslında daha ben tam olarak vampir olduğumdan emin değilken onların evrim geçireceğini düşünmek çok tuhafçaydı. Çünkü vampirler ölülerdir. Ben hep o düşüncenin içindeydim. Ama ben ölmedim. Yani vampir değildim. Bunu sadece bir şekilde anlayabilirdim o da kendimi öldürmekti. Ama bu riske giremezdim. İç savaş belki bana cevap olacaktı. Ya iç savaşta ölecektim, ya da vampir olduğuma inanacaktım. Tam ben bunları düşünürken kapı çaldı. Hemen açtım. Onur, Metehan, Sercan gelmişlerdi. "İçeri girin." dedim. "Niye bizi çağırdın?" diye konuya ilk giren Sercan oldu. "Biliyorsunuz ülkede iç savaş çıktı. Şu an iç savaş Adana'ya yansımadı ama yakında yansıyabilir. Ve tehlike altındayız. Yani siz tehlike altındasınız. Ben pek tehlike altında sayılmam. Neyse konumuza dönelim, devlete karşı çıkabilmek için bir orduya ihtiyacımız var." dedim. Dediklerim onlara çok saçma geldi. "Biz kimiz ki?" dedi Onur. Hızlı koşma yeteneğimi kullanarak 5 saniye içinde mahalleden bir kız getirip önlerinde kanını içtim, ve sonunda "Bütün bunları unut ve geri dön" diyerek etki altına aldım. Sonra da Onur'a "Ben bir vampirim, ve siz de yakında doğaüstü varlıklar olacaksınız" dedim.

Hepsi hala kızı 5 saniye içinde getirip, kanını içip, geri yollamam yüzünden şoktaydılar. "Heyy" diyerek onları dünyaya döndürme çabasına girdim. Osman "Bunu nasıl yaptın?" dedi. "Anlatacağım" dedim. Ve hikayeyi anlattım. Hepsi ağzı açık dinliyordu. Ve hikaye bittiğinde Onur "Peki bizden ne istiyorsun?" diye sordu. "Sizinle birlikte bir ordu yaratmak istiyorum. Ama herkes vampir olmayacak. Çünkü vampirlerin açığı yakalanırsa hepimizin açığı yakalanır. O yüzden yarımız vampir, yarımız kurt adam olacak. Böylece hepimiz doğaüstü varlık olacağız ve ülkeyi kurtaracağız, görev çok basit." dedim. Onlara zor geliyordu ama evrim geçirince öyle olmayacaktı. "Peki biz de mi doğaüstü varlık mı olacağız?" diye Selin sordu. "Kabul ederseniz, evet" dedim. Ama kabul edeceklerini biliyordum. "Deli misin? Ben tabi ki kabul ediyorum." dedi. İpek de "Ben de kabul ediyorum" dedi. "Sercan?" dedim ve cevabını bekledim. "Olabilir dedi. "Peki ya siz? diyerek Onur ve Osman'a sordum. "Osman'ın cevabı ne ise ben de o cevabı veriyorum" dedi Onur. Osman'a baktım. "Kesinlikle hayır" dedi. "

Osman'ın kabul etmediğine inanamıyordum. "Niye?" diye sordum. Cevap vermedi. 2 dakikalık sessizliğin ardından "Benim eve gitmem gerekiyor" deyip Osman evden ayrıldı. Onur da "Üzgünüm" demekle yetindi ve o da gitti. Geriye Sercan, Selin ve İpek kalmıştı. "Peki planın nedir?" diye sordu. "Size evrim geçirtmek" dedim. "Şimdi kim kurt adam kim vampir olmak istiyor" diye sordum. "Bize biraz bilgi versen daha iyi olur." dedi Sercan. Anlatmaya başladım "Vampirlerin özellikleri: hızlı koşabilmek, yüksek zıplamak, insanları etki altına almak, uzun köpek dişleri, hava olaylarını kontrol etme, hayvanlara dönüşebilme, hızlı tedavi olma, insanların zihnine girebilme ve ölümsüzlük ama gücünü kullanabilmesi için kan içmesi gerekir. Kurtadamlar ise kan içmeden de hızlı koşabilirler, yüksek zıplayabilirler, hızlı tedavi olabilirler ve ölümsüzlerdir. Doğa kurtadamlar için bir şey istemez. Özelliklere bakılırsa kurt adamlar vampirlere göre daha kötüdür ama kurt adamlar çocuk sahibi olabilirlerdir ve ölü değillerdir. Ben şu an vampir olarak ölü değilim ama siz vampir olmak için ölmek zorundasınız." Anlattıklarım tüyler ürperticiydi.

"Peki şimdi cevaplarınızı alayım" dedim. Sercan bana pek güvenmişe benzemiyordu. "Gerçekten ölmeyeceğimize nasıl emin olabiliyorsun?" diye sordu. Şu an karşısında tam bir vampir olarak duruyordum ama o bana bu soruyu yöneltiyordu. "Az önce bir kızın kanını içtiğimi gördün değil mi?" diye sordum. Sercan yine de işini garantiye almak istiyordu. Haklıydı da. Bana "Yine de sen ölmedin, bizi de öldürmeden vampire çevirme şansın veya önümüzde başka birini vampire dönüştürme şansın yok mu?" dedi. Tabi ki vardı ama benim yıllardır uğraştığım şeye birkaç dakika içinde sahip olmalarına izin vermezdim. Ben köken vampir olacaktım. Daha güçlü olacaktım. Bu belki biraz egoistçeydi ama umurumda değildi. "Yok" dedim. Sercan'ın yüzü değişti. Sonra "Tamam yine de kabul ediyorum dedi ama yine de son bir soru daha, eğer ölümsüzsen niye bize ihtiyaç duyuyorsun" dedi. "Tam olarak ölümsüz değilim, beni yakarlarsa veyam kafam koparılırsa tabi ki de yaşayamam veya kalbime tahta bir kazık saplanırsa." Sercan'ın kafasında yine soru işaretler dolaşmaya başladı: "Neden tahta bir kazık?" dedi. Cevabı kolaydı: "Hepimiz topraktan geliyoruz, ağaçlar da topraktan meydana gelir." Sercan fikrinden vazgeçmiş gibi görülmeye başladı. Tahminlerimde haklıydım. Bana döndü ve: "Ben kurtadam olmak istiyorum" dedi. Çok cesaretliceydi. 

Sıra diğerlerine gelmişti. Selin'e baktım. Selin de: "Bana da bir kurtadam, işimi tehlikeye atmak istemiyorum"dedi. Hepsi kurtadam olmak isteyecekti heralde.

Bu sefer İpek'e döndüm. O "Ben vampir olmak istiyorum..." dedi. Cevabı beni şaşırttı. "Pekala, diyeceklerim bu kadar, yarın dönüşüme geçireceğim sizi, eve gidebilirsiniz, İpek sen biraz daha yanımda kal sana birkaç şey söyleyeceğim" dedim. Ona onu sevdiğimi nasıl söyleyeceğimi hala bilmiyordum.

DNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin