İpek uzun süre sessiz kalmamdan sıkılmış bir biçimde "Ee ne düşünüyorsun?" diye sordu. Saatime baktım ve "Saatin 3 olduğunu, yarın kurtadamları dönüştürmemiz gerektiğini, bu yüzden eve gitmemizin daha uygun olacağını düşünüyorum." dedim. İpek konuyu konuşmak istemediğimi anlamış görünüyordu. Yüzünde hafif bir gülümseme ile "Ben de seninle bu konuyu konuşmak istiyordum." dedi. Konunun nereye gideceğini az çok tahmin ediyordum. Yüzüne bakıp "Dur tahmin edeyim, Deniz'in vampir olmasını istiyorsun." İpek rahatlar ve biraz mahcup bir tavırla 'evet' der gibi başını salladı.
"Nereye gidiyoruz?" diye arkamdan bağırdı İpek. Aslında nereye gittiğimizi o da biliyordu ama yine de doğrulamak ister gibiydi. "Seninkine" dedim. Motosikletlerin sesine rağmen İpek'in kahkahasını duyabiliyordum. Daha sonra Deniz'in evine vardık. Şu an hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Bir şeyler düşünürsem acı çekeceğimi biliyordum. O yüzden en azından yalnız kalana kadar doğaçlama yapacaktım.
İpek'i beklemeden Deniz'in penceresine tırmandım ve camını tıklattım. Uyku sersemliğinde ve ikinci kez uyandırılmanın kızgınlığı içinde ama biraz da bizi görmenin şaşkınlığı içinde olan Deniz'in yüzünü gördük. Deniz cevap arar gibi bizim yüzümüze baktı. Ben de daha fazla bekletmeden "Seni vampire dönüştüreceğiz ve eğer bunun rüya olduğunu düşünüyorsan seni rüya olmadığına inandırmak için sana tokat atabilirim." İpek'in gülümsediğini görmesem de hissediyordum. Deniz cevap vermeyince hiç beklemeden bir tokat yapıştırdım. Aslında kanını bile içmek istiyordum ama hıncımı biraz almış gibiydim.
Deniz hala şaka yaptığımızı sanıyor gibiydi. Onun şaşkınlığını gidermesinden sıkılıp onu pencereden çıkardım ve motosiklete bindirdim, bir yere gitmemesi için "Sesini kes, kaçma, şu an rüyadasın." dedim. Zaten gerçek olduğuna inanacak havasında değildi ama kalkmaya çalıştı. İpek onun böyle durmayacağını anlayıp yeşil gözlerine bakarak etki altına aldı. Bunu severek yaptığı söylenebilirdi.
Ben de hemen motosiklete atlayıp bu işi hemen bitirme derdindeydim. Onu lunaparkın arkasındaki ormanda dönüştürmeyi planlıyordum. Bir tane de yoldan bir kurban buluruz, sonra onu etki altına alıp eve gitmesini sağlarız. Vampir olmak güzeldi.
Deniz'in şaşkınlığı hala geçmemiş gibiydi. Deniz'i kökene dönüştürme işini İpek'e bırakmayı düşünüyordum ama o bu işi üstlenmek istemedi. Bana da biraz fırsat doğmuştu. Deniz'le biraz sohbet etme fırsatı.
İpek bizi yalnız bırakınca Deniz'e gününün nasıl geçtiğini sordum. Deniz önemli bir şey anlatma pozisyonu aldı ve konuşmaya başladı: "Bugün hastaneye gittim, DNA testi yaptırdım. Aslında önemsiz bir iş yapmak için DNA testi yaptırıyordum ama sonuçları pek de önemsiz olmadığının kanıtıydı. Ben-" cümlesini tamamlamadan durdu. Onu cümlesini tamamlaması için etki altına aldım. Ve kelimeleri tek tek söylerek cümlesini tamamladı "Ben ... başka ... ailenin ... çocuğuymuşum."
İçime bir kurt düştü. Sessizce "Lütfen bana doğum gününün 14 Ocak olmadığını söyle." 14 Ocak abimin doğum günüydü ve Deniz'le aynı yaştalardı ve çoğu kişi Deniz'le birbirimize benzediğimizi söylüyordu. Deniz sorduğum soruya şaşırmış ve "Kusura bakma ama 14 Ocak. Bunun konumuzla alakası ne?" diye sordu. Ben sorularımı bitirmemiştim ve bu sefer yeri tespit etmek için soru sordum "Özel Can Hastanesi'nde mi doğdun?" Deniz'in yüzündeki ifade daha şaşkın bir duruma dönüşmüştü. "Evet" dedi.
Tezimi tamamlayan o kelime beni şaşkına uğratmıştı. Annem mavi gözlü, babam yeşil gözlüydü. Abim -yani yaklaşık 30 saniyedir abim olduğunu düşünmüyordum- kahverengi gözlüydü ve annemle babama hiç benzemiyordu. Ama Deniz benziyordu.
"Galiba bugünden sonra seninle daha çok takılacağız" dedim Deniz'e. Deniz hala şaşkındı ve "Bana ne olduğunu anlatacak mısın?" diye sordu. Babamdan aldığı yeşil gözlerine bakarak "İstediğin sorudan başlayalım, kardeşim." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DNA
Science FictionBir insan kendi DNA'sını degistirebilir mi? Biyokinezi adlı bilime göre degistirebilir. Peki ya biri DNA'sını degistirmekte ustalasıp kendini insanlardan üstün yaparsa?