Yatağın diğer ucuna attığım telefonuma baktım. Saatlerdir elime almaya cesaret edemiyor, çaresizce ondan gelecek bir bildirimi bekliyordum. Ama gelmiyordu. Yatağımdan çıkmadan geçirdiğim saatler boyunca ağlamamak için üstün bir çabayla direnmiş, Mert mesaj atmadan ona mesaj atmamak için kendine söz vermiştim.Yatağımda iyice küçülmüş onu uzaktanda olsa izlediğim anları düşünüyordum. Yakınına gidemez, ona kendimi tanıtamazdım. Bu hayatımda yaptığım en büyük bencillik olurdu. Gözümü kırpmadan telefonuma bakıp derin düşüncelere dalmışken odamın kapısının bir anda açılmasıyla irkildim ve gelene baktım.
"Kırsaydın oğlum kapıyı, açmakla falan hiç uğraşmazdın!" İçeri gelirken gözlerini devirdi. "O ne biçim konuşmak abiyle, ben senden büyüğüm tavırlarına dikkat et."
Az önceki depresif halim bir anda ortadan kaybolmuş neşeyle bir kahkaha atmıştım.
"Evet! Sadece bir dakika büyüksün!"Yatağıma atlayıp omuz silkti. "Bir dakika bir dakikadır kızım! Büyüğüm işte!" Yılgınlıkla gözlerimi baydım. İkiz olmamıza rağmen sürekli abi muamelesi yapıyordu. Bu duruma her ne kadar sinir olsamda alışmıştım.
"Ne yapıyorsun saatlerdir odanda? Bana bulaşmayınca merak ettim, canım sıkıldı." Az önceki mutsuzluğum yeniden üzerime sinmiş, omuz silkmişim.
"Deniz, gitsene sen odamdan! Hadi annem hoşt."Bana bakıp kaşlarını çattığında dikkatle gözlerime baktı. " Gözlerin mi kızarık senin? Ne oldu lan?"
Oysaki ağlamamıştım. Ama anlaşılıyordu demek ki. "Yok bir şey, gitsene artık sen!" Şüpheyle bana baktığında yavaşça yutkundu. "Mert'e mesaj mı atıyorsun hala sen?"Üzüldüğüm tek konu bu olduğundan ötürü, anlaması zor olmamıştı. Kafamı yavaşça salladım.
"Ama o mesaj atana kadar bir daha atmayacağım."Mesaj attığımı ilk öğrendiğinde bir felaketi peşinden sürüklemiş evde kıyamet kopmuştu. Ama şimdi olduğum durumdan ötürü daha anlayışlı davranıyordu. Bu durumun onu sinirlendirdiğiminden emin olsam da elimden bir şey gelmiyordu.
"Arya," Nefesini dışarı üfleyip devam etti. "Madem bu kadar seviyorsun. Çık karşısına söyle. Saçma salak triplere girip fake hesaptan yazmak nedir kızım? Bunu sana defalarca söyledim! Bir dinlesen!"
Bunları söylemek onun için çok zordu. Ama şu an sınırlarını aşıp daha anlayışlı davranıyordu. Bunun farkındaydım."Deniz bir bakmışsın bir ay sonra yokum, belki bir yıl. Ben gittiğimde, onun hayatından ona yazan salak bir kız gidecek. Ama eğer karşısına çıkıp fazla vaktim olmadığı halde ona her şeyi itiraf edersem, bu bencillik olmaz mı? Ben onu bu kadar üzmeye dayanamam."
Deniz sinirle ayağa kalktığında, dişlerini birbirine bastırdığını kaskatı olan çenesinden anlamıştım. Onu sinirlendirmiştim. Ellerini saçlarıma yerleştirip bağırarak konuşmaya başladı.
"Senin az zamanın falan yok! Senin daha çok vaktin var anladın mı beni? Gitmeyeceksin sen, atlatacağız geri zekalı! Gidemezsin! Yok öyle bir şey!" Geri çekildiğinde nefes nefese kalmıştı. Dolan gözleriyle sinirle gözlerimin içine baktığımda oracıkta oturup hıçkırarak ağlamak istedim.
Hızlı adımlarla kapıya doğru ilerleyip alelacele odamdan çıktı. Ağlayacaktı ve görmemi istemiyordu. Ardından açık kalan kapıya baktım. Haklı olmasını o kadar çok istiyordum ki. Ama o bile kendini kandırıyordu.
Ağzıma gelen tuzlu tatla ağladığımı fark ettim. Ben istesemde istemesemde gidecektim. Mert'in hayatına bir anda girip onu bundan daha fazla üzemezdim. Ben her zaman fake hesaptan yazan o kız olarak kalmalıydım. Karşısına çıkmaya hakkım yoktu.
〰
Deniz'i sevdiniz mi?0.5'te görüşmek üzere!♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚈i𝚃i𝚁𝙼𝙴𝙳𝙴𝙽 ↬ 𝔱𝔢𝔵𝔱𝔦𝔫𝔤
Conto[18.04.2020] 03.12❄ 〰 kartanesi2: Ben senin montunun küçücük bir kısmına düşmek isteyen o minik kar tanesiyim. kartanesi2: Sonunda eriyip yok olmak olsa bile düşmeye devam edeceğim ben. kartanesi2: Sonunda sen varsan, düşmekte güzel.