"Baba lütfen, baba nolur yardım et bana!"
Çaresizce bağırıyordu küçük çocuk.
"Baba onu götürmelerine izin verme baba!"
Gözleri yaşardı babasının. O dağ gibi duran adam gitmiş, yerine, birazdan oturup çocuk gibi ağlayacak biri gelmişti sanki.
"Sadece bir kez.. sadece bir kez yanımda ol. İzin verme. ONU BENDEN ALMALARINA İZİN VERME!"
Nefes nefese uyandı sarı saçlı olan. Hıçkırarak ağlıyordu. Gördüğü en kötü kâbuslardan biriydi. Yaşları sildi yüzündeki. Yavaşça ayağa kalktı ve banyoya yöneltti adımlarını. Yüzünü yıkadı ve geri döndü odasına. Pencereyi açtı ve kollarını dayadı soğuk mermere. Derin derin nefesler aldı kâbusun etkisinden çıkmak adına. Öyle bir kâbustu ki, canının acısını, uyurken dahi hissetmişti. Neden böyle şeyler görüyordu?
Ardından dün gece ki anılar nüfûz etti zihnine. Yaşadığı korkuyu ve acıyı unuttu saniyesinde. Elini dudaklarına götürdü ve yavaşça dokundu onlara. Dün gece jungkook onu öpmüştü. Bir saniye..
DÜN GECE JUNGKOOK ONU ÖPMÜŞTÜ!!
Bir kez daha utanmış ve yere eğmişti kafasını. Hala inanmak istemiyordu öpüştüklerine. Aylarca karşılıksız sevdiği adam dün gece öpmüştü onu. Çalan telefonun sesiyle ayrıldı düşüncelerinden.Kırmızı kafa♥️ arıyor..
"Efend-"
'Kapının önündeyim, hazırlan gel. Dünün her ayrıntısını dinlemek istiyorum' ardından suratına kapatmıştı telefonu. Kıkırdadı küçük olan. En yakın arkadaşı tam bir deliydi. Üstüne birkaç şey giyip çıktı dışarı. Kırmızı kafalı dostu kaldırıma oturmuş ve kendisini bekliyordu. Kafasını kaldırmış ve küçük olanı görmüştü. Ayağa kalkmış yürümeye başlamışlardı birlikte.
"Kahvaltı yapmadın değil mi sarı?" Olumsuz anlamda salladı başını. Genelde evde kahvaltı yapmazdı. Ana yoldaki dükkana girip birer paket noodle almış ve oturmuşlardı sandalyelere.
"Tek bir yer atlamadan, herşeyi anlat bana sarı. Hepsini dinlemek istiyorum. Hadi!"
'Pekala..'(...)
"Seok lütfen ağlama. Kendimi kötü hissediyorum."
'Ya ben ağlamayayım da kimler ağlasın' gözlerini devirdi bilmem kaçıncı kez küçük olan. Dün geceye dair herşeyi anlatmıştı. Fakat öpüşme kısmını duyunca ağlamaya başlamıştı kırmızı saçlı olan.
'Ben aylardır bu anı bekliyorum. Tanrım al canımı da böyle mutlu mesut öleyim'
'Seok sussanaaa utanıyorum hala.'
"Öpüşürken utanmıyordun ama"
'Nerden biliyorsun aptal'
"Tabii ya, öpüştükten sonra ne yaptın. Lütfen çocuğu denize falan attığını söyleme bana"
'Saçmalama gerizekalı, sadece evde ki kedimin yemek saatinin geçtiğini ve eve gitmem gerektiğini söyledim. O da beni eve bıraktı.'
"Şey jimin.. senin bir kedin yok?"
'Biliyorum aptal! Sadece aklıma birtek o fikir geldi' utançla mırıldanmıştı küçük.
"Bir saniye. Şurdaki jungkook değil mi?"
'NE? NERDE!?' tedirgince etrafa bakıyordu. Çok sonradan farketmişti, yerde ağlayarak gülen gerizekalı arkadaşının şaka yaptığını.
Şimdi ise sarı saçlı olan arkadaşına trip atıyor ve hızlı hızlı önden gidiyordu.
"Bebeğim şaka yaptığımı biliyorsun."
Omuzlarını silkmiş ve devam etmişti yoluna.
Sonunda bir parka gelmiş ve banklardan birine oturmuşlardı.
"Hadi barışalım artık hayatım. Söz veriyorum bir daha yapmayacağım böyle salak saçma şakalar"
'Salakça olduklarını kabul etmen hoşuma gitti. Barıştık.' serçe parmaklarını birbirlerine dolamış ve tebessüm etmişlerdi. Küçüklükten beri yaptıkları bir hareketti bu. Tahminen 40 yaşına gelseler bile devam edeceklerdi buna.
"Şu gizemli notla ilgili birşeyler bulabildin mi?"
'Hayır maalesef. Evde olmadıkları bir anı bekliyorum. Haber veririm birlikte ararız. Çünkü çok vaktim olmuyor. Sende olursan daha çok şey bulabiliriz.'
"Tamamdır aşkım"
"Jimin.. son birşey daha"
'Evet?'
"Siz şimdi.. ne oluyorsunuz?"
'Amca çocukları oluyoruz. Ya salakmısın seok?'
"Bilemiyorum jim. Ortada bir teklif yok. Ya seni öpüp ortada bırakırsa?"
'Seok tanrım, jungkook öyle biri değil. Hadi onu geçtim sen beni dinlemedim mi? Ona sordum ve o da cevap vermek yerine beni öptü. Bu ne anlama geliyor sence?'
"Ay tamam be sormadım birşey" konuşmalarını bölen, küçük olanın telefon sesiydi. Arayan annesiydi. Hafif merakla açtı telefonu.
'Jimin hayatım, işin yoksa eve gelir misin? Babanla bizim yetişmemiz gereken bir toplantı var ve baban, senin evde olmanı istiyor.'
"Geliyorum" ve kapatmıştı telefonu. Ona sorarcasına bakan arkadaşına çevirdi başını.
"Aradığımız fırsat ayağımıza geldi seok"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amour désespéré
RomanceSen Say Ki, Ben Hiç Ağlamadım. Hiç Ateşe Tutmadım Yüreğimi. Geceleri, Koynuma Almadım İhaneti. Ve Say Ki; Bütün Şiirler Gözlerini, Bütün Şarkılar Saçlarını Söylemedi..