IMMORTAL WARRIORS

Bölüm 12

Zayn'in Ağzından__

Miranda’yı  kucaklayıp arabadan indirdim. Jack’in bana verdiği yedek anahtarla evinin kapısını açtım. Onun güvenliği açısından bu gün burada kalmaya karar verdim. Ailesi yarın dönecekti nasıl olsa. Bu gün burada kalmam hiç problem olmazdı. Jack ve justin klaus’un burada olma nedenlerini araştıracaklar justin’in söylediğine göre. Umarım bir yerlerde birbirilerinin kalbini sökmezler yada birbirilerine kazık saplamazlar.

Miranda’yı yukarı kata odasına çıkardım. Kollarımda öyle güzel uyuyordu ki… Bakmaya kıyamayacağınız melek gibi bir yüzü vardı. Ona öylesine aşık olmuştum ki… Onu gördükçe eriyordum.  Ona karşı o denli ilginç şeyler hissediyordum ki… Ona gerçekten çok fena aşık olmuştum. Hiç kimseniz ona dokunmasına, bırakın dokunmayı yaklaşmasına dahi izin vermezdim. Özelliklede Klaus’un.

Yavaşça onu yatağa yatırdım. Yorganıda üzerine güzelce örttüm. Çoğu dizilerde filmlerde veya kitaplarda (daha doğrusu saçmalıklarda) vampirlerin uyumadığı söylenir ama bizlerde uyuruz. Uykumuz olduğu için değil bedenimizin buna ihtiyacı olduğu için uyuruz. Güç kazanmamız gerektiği için uyuruz. Günlerdir uyumamıştım. Doğru dürüst beslenmediğimi ve bu günkü yaşadıklarımızı da hesaplarsak iyice güç kaybetmiştim. Yatağa miranda’nın yanına uzandım. Sabaha kadar onunla uyuyacaktım. Uyanmazdı nede olsa. Zihniyle oynamak onu biraz güçsüz kıldı. Bende onu uyutmak zorunda kadım. O uyanmadan kalkıp ormanda beslenmem gerekiyordu.  Kollarımı beline sardım. Onun huzur veren mis kokusuyla beraber bende uykuya daldım.

Sabah erkenden uyanıp miranda’nın yanından ayrıldım. Jack’e miranda’nın yanında kalması için telefon ettim. Onunda söylediğine göre klaus hakkında justin ile beraber yaptıkları araştırmadan işe yarar bir sonuç elde edememişler. Bizim bildiğimiz tek şey Klaus’un baş avcıyı geri hayata döndürmek istemesiydi. Ama bunu ne şekilde ve neden burada yapacağına dair pek bir biligimiz yoktu.

Eve döndüğümde çalışma odasındaki masa da bir yığın cephane ve tonlarca kağıtların arkasında duran justin’i gördüm. “Heyy bunlarda ne böyle justin? Savaşa felan mı hazırlanıyosun yoksa?” diye alay edercesine konuştum. Ama benim aksime onun yüzünde hiçte alaydan eser yoktu. “1 saat sonra bile bizi neyin beklediğini bilmiyoruz zayn. Herşeye her ihtimale hazırlıklı olmalıyız.” dedi önündeki kağıt yığınlarını düzene sokmaya çalışarak.

“Haklısın galiba. 1 saat sonra bile neler olacağını bilmiyoruz. O yüzden jack’i miranda’nın yanında kalması için oraya çağırdım. Evdeyken yanında ben olmadığım zamanlarda yalnız ve korumasız kalsın istemiyorum.”

“Evet. Haklısın. Jack’e soracaklarım bitmeden çağırdığın için onunda burda olma nedenini öğrenemedik. Gerçi nedenini az çok biliyoruzda. Yinede bu görevimizi tam anlamıyla yaptığımız anlamına gelmiyor.”

“Bak jack o kurtadamı koruyor olabilir. Ama dönüşüm evresini tamamlamış olsa zaten onu çoktan bulmuştuk öyle değilmi? Ayrıca jack şuanda klaus’a karşı bizim tarafımızda.”

“Ahh tabi. Onu unutmuşum. Tabi bunun altında da başka bir şey yoksa.”

“Bu kadar şüpeci olmak zorundamısın ?”

“Zayn anlamıyorsun galiba. Dallas bizden rapor bekliyor. Geldiğimizden beri düne kadar ona rapor vermedik. Dün bir rapor vermek zorunda kaldım. Yoksa destek ekibi gönderecekti. Zaten herşey karma karışık olmuşken bide onun göndereceği vampirlerle uğraşamazdık. Onu araştırıyoruz diye oyaladım biraz. Neden bu kasabada kaldığımızı sordu. Bende bir ip ucu bulduğumuzu söyledim. Onun üstüne araştırma yaptığımızı söyledim. Zayn biran önce bulmalıyız şunu. Ve jack’i sıkıştırmaktan başka bir çaremizde yok. Daha Klaus var. Emin ol o bu görevden bile daha önemli ve tehlikeli. Jack ile sen konuşmalısın. Aksi halde benim konuşmam hiç iyi olmaz."