4. Bölüm : Söz

36 3 0
                                    

Yarım saatlik bir araba yolculuğundan sonra araba durdu ve inmemiz için otomatik kapı açıldı. Önce babam ve abim inerken ardından halam abimin yardımı ile indi. Yağız bana da elini uzatıp inmem için yardım edip indiğimde oturmaktan yukarı çıkmış elbisemi biraz aşağı çektim. Etrafıma baktığımda birbirini takip eden bahçeli evlerin tanıdık hissi içimde uyanmıştı. Her yaz gelişi ile bahçeli büyük evlerine gelen Mehmet amcalar bu senede yine alışkanlıklarını bozmamışlardı. Yine baharın gelişi ile bu evlerine gelmişlerdi. Belki bu eve ilk defa girecektim ama biliyordum.

Babam " Oğlum çiçekle çikolatayı almayı unutma" diyişi ile Yağız 'a baktım. Bir babama bir halama şaşkın bakışı ile yapma Yağız unuttum deme şimdi. Babam ona demişti ve böyle bir şey unutulmaz unutulamaz diye düşündüm. Yani bunu da unutuysa Yağız hiç gelmeseydin. Yağız yanımdan hareketlenip arabanın ön tarafının kapısını açtı. Saniyeler içinde elinde çiçek ve çikolata ile dönerken derin bir oh çektim. Zaten böyle bir şeyin unutalamayacağını biliyor olmalıydı. Yağız yanıma gelirken başımı iki yana salladım. Sol eliyle aldığı çiçek ve çikolatayı tutuyordu ve koluna girmem için de bana kolunu uzatmıştı. Halam ve babam önden ilerlemeye başlayınca bana hadi der gibi baktı. Koluna takılarak büyük kapıya doğru ilerledik. Kapıdaki görevli bizi görür görmez ayağa dikilip kapıyı açarken " Buyrun efendim. " diyip demir kapıyı araladı. Derin bir soluk alıp verdim.

Evin kapısına vardığımızda bizi güzel ve oldukça alımla bir bayan karşılarken yüzünde bakışlarım gezindi. Yüzünde oldukça samimi bir gülümseme vardı. Şık lacivert kolunun yarısına kadar gelen elbise giymiş olan bu bayan hizmetçi olmayacak kadar oldukça dikkat çekici ve güzel görünüyordu. Çok hoş ve alımlı bir kadındı. Hatırlıyordum. Sadec bir kaç kez görmüş Olsam da kadını tanıyordum. Mehmet amca 'nın eşiydi. "Hoşgeldiniz. " dediğinde bakışlarımı hala kadının üzerinde gezdiriyordum. Yaşı genç sayılmayacak kadar orta seviyede gözüküyordu . Yüzündeki makyajı son derece yaşına uygundu ve genç de göstermiş sayılabilirdi. Zaten bu yaşına kadar kendine son derece dikkat ettiği belliydi.

Halam ve babam önde Yağız 'la bende arkalarında yan yana durduğumuz için kulağıma " müstakbel kayınvalidem. Hazal Aral ." diye fısıldayan Yağız' ı rahatça duyabildim. İstemsizce anası böyleyse kızı nasıldır diye içimden geçirmeden edemedim. Yani babamın arkadaşının ailesi olsa bile biz bi- kendi adıma konuşayım ben pek tanımıyordum. Sadece birkaç kez yemek yeme maksadıyla bir araya gelmiştik ve o zaman görmüştüm ama bunun üzerinden de uzun bir zaman geçmişti. Kapı girmemiz için aralanırken kapının arkasındaki bir kaç kişi daha açığa çıktı. Bakışlarım hemen kapının ardında duran dört kişilik ailede sırayla gezindi. Hepsinin yüzünde hoş, samimi bir ifade vardı. Demir 'in bile.

Mehmet amca, tanımadığım ama şuan burada oluşu ile ailedeki varlığının belli eden abileri. Daha önce görmemiştim zaten bu bir muhtemeldi ama babamdan da Yağız' dan da duymuştum bir abilerinin olduğunu. Gözlerim hemen yana kayarken yanında Demir ve hemen yanında lila rengi bir kıyafet giymiş sarı saçlı oldukça güzel bir kız vardı. Açelya. Gerçekten çok hoş görünüyordu. Zaten güzel de bir kızdı.

Halam ve babam aralık kapıdan içeri girdiğinde sonun da bizde içeri adım atabildik. Yağız her damat gibi en arkadan geliyordu. Zaten dört kişiydik ve benim arkamdaydı. Bu yüzden halam ve babamın önümüzden ilerleyip Hazal hanım ile önce ben selamlaştım ama bana yaklaşıp sarılırken şaşırdım. " hoşgeldin canım" Refleks olarak karşılık verdim ama bu benim için belki refleksden daha öte bir şeydi. Bir anneye sarıldım. Anneye...
Sıkıca ve samimice. Bilmiyordum ama o kadın bana o kadar güzel sarılmıştı ki. Kaç yıl geçmişti anneme son sarılışımın üzerinden? Son sarılışımız olduğunu bilmiyordum belki bilseydim bırakır mıydım?

KAYIP SAYFA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin