Bize doğru gelen adama bakıyordum. Adama. 17 yada 18 yaşında ki bir çoçuk değildi artık. Yüzü gerçek bir olgunluğa ulaşırken vücududa şekillenmişti. Omuzları genişti ve kol kasları spor yaptığı için olacak ki az da olsa kendilerini belli ediyordu . Kilolu yada zayıf değildi. Tam ortasıydı ve ortalama bir erkeğe göre beş on santim daha uzundu. Altına giymiş olduğu siyah pantolon üzerindeki gömlek ve gömleğinin üzerine de giymiş olduğu gri kazak ile ne kadar klasik olsa da dikkat çekiciydi. Her zaman ki gibi. Hatırlıyordum. Belki okuldaki kızlar gibi hayranlığımı dile getirmesemde bende beğeniyordum Demir 'i. Yakışıklıydı ve cooldu. İlk bakışta bile dikkatinizi çekebilirdi.İzliyordum. Belki de beni fark etmediği için ona bu kadar rahatça bakabiliyordum. Yoksa birisine beş on saniyeden fazla bakamayan ben saniyelerdir Demir 'i izleyip kafamda onun profilini çıkartıyordum.
Restorana girişinden beri gözlerim ile takip ettiğim adam bizim olduğumuz masaya gelmişti artık. Mehmet amca gelen oğlunu fark etti ve selam vermesine izin vermeyip " oğlum nerde kaldın?" dedi eli ile geç kaldığını gösterir bir tavırla kolundaki saatini göstererek. Fazla geçikmemişti. Zaten bizde yeni geldik sayılırdı. Demir fazla gecikmemesine rağman babam ve halama ayıp olmasın diye Mehmet amca bu soruyu sormak için sormuştu bana kalırsa.
"kusura bakmayın biraz trafik vardı ."
Masanın başında oturan babama bunu söyleyerek başıyla da selam verdi ve Demir 'in gelişi ile hiç kimse oturduğu yerden kımıldamazken babam verilen selama karşılık verip "olsun oğlum geç otur bizde yeni geldik sayılır. " eliyle sandalyeye oturmasını işaret etti ve ardından tekrar ellerini birbirine kenetledi.
Boş olan tek yer benim karşımdaki sandalyeydi ve Demir oraya oturarak yine karşılıklı oturmuş olacaktık.Varlığından rahatsız olmuyordum iyi biriydi sadece bakışları hoşuma gitmiyordu ve bu yüzden göz göze gelmek istemiyordum. Sandalyenin boş oluşu az önce beni o kadar mutlu etmişti ancak oturacak oluşunu hiçbir şeyi değiştiremezdi. Karşılıklı oturacaktık ve doğal olarak sürekli göz göze gelecektik. Ne kadar rahatsız olsam da. Ama alt tarafı birkaç kez göz göze gelir önüme dönerim diye düşündüm. Sonuçta kısa bir zamanda kardeşlerimiz evlenecek ve yemekler , davetler filan derken sürekli bir araya geleceğiz ve göz göze geleceğiz. Bundan doğal ne vardı ki? Bu yüzden kendimi alıştırmalıydım Demir 'in boş ve soğuk bakışlarına .
Demir önce babamın sözlerini başıyla onayladı sonra yanımdan geçip Yağız ile erkekçe selamlaştı. Demir 'i izliyordum ve bakışlarımı hala fark etmediği için şanslı sayılabilirdim. Çünkü aniden bana dönmesi ve beni kendini izlerken yakalaması ile utanabilirdim . Bu kesindi. Üzerindeki bakışlarımı hissetmesine olanak vermeden önüme döndüm ve oturduğum sandalyede biraz daha dikleşip bacaklarımı kendime çektim.
Yanımdan tekrar geçen Demir ile karşımdaki sandalye artık boşluğunu sahibine devretti. Ona baktığımı fark etmediği cesaretle sandalyeye oturuşunda çıkan seslerden dolayı bakışlarım tekrar ona kayarken o sandalyesine oturdu. Önce masa da kimlerin olduğunu bilmediği için oturanlara şöyle bir göz gezdirdi ve Yağız 'a bakışından sonra yana kayan gözleri ile göz göze geldik. Yeni geldiği için olucak ki selam verme sorumluluğunda hissetti kendini ve geçen birkaç saniyeden sonra bana tebessüm ederek selam verdi .Şaşırdım. Bana tebessüm ederek selam vermesine. Belki Yağız' a yada Açelya 'ya yapsa şaşırmam ama bana yapışına şaşırmıştım. Şaşırdığım da her zaman yüzümde oluşan ifadeye engel olmak ve şaşkınlığımı anlamaması için çok geçikmeden küçük bir tebessüm ile ona karşılık verdim.
O an bana tebessüm ettiği için salak gibi Demir' i tamamen tanımama rağmen
gözlerinin içindeki taş duvarların bir tebessüm ile bir an olsun kaybolur gibi olduğunu sandım oysaki yanıldığım saniyeler sonra ortaya çıktı. Eski haline dönerken bakışlarının üzerimde oluşu 'Salak mıyım ben ? Neden bir an böyle bir şey düşündüm?' diye düşündüm. Belki ilk kez ve bilerek Demir 'i ile tebessüm ederken göz gözeydik ve bu yüzden bundan olacak ki öyle düşünmüştüm . O an geçen gece ne düşündüysem yine aynı şeyleri düşündüm. Küçük bir tebessüm bile bu adamın yüzüne çok yakışırken o somurtmayı tercih ediyordu.Bazıları için çok kolay olan bir tebessüm bazıları için bir işkence gibiydi heralde . Belki somurtmuyordu belki de bakışları onu somurtkan gösteriyordu ve ben onun bakışlarından rahatsız oluyordum. Demek ki Demir ile yine doğru bir tahminde bulunmuştum .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP SAYFA
Teen Fiction"Dünyada sır diye bir şey yoktur özellikle de kötü şeyler asla sakla kalmaz."