📍 2

168 28 98
                                    

"Ne?"

Jesper'ın telaşsız sesi Wylan'ı daha da sinirlendirdi. "Kitap çalıyorsun, değil mi?" Jesper cevap vermeyince zor kullanmaya karar verdi. "Gömleğini aç."

"Dinle çocuk, kütüphane beni soyman için iyi bir yer gibi durmuyor. En azından evine davet edebilirdin."

Wylan onun utanmaz sözlerini görmezden gelip devam etti. "Kitap orada değil mi? Gömleğinin altına sakladın."

"Azizler aşkına! Neden kitap çalayım? Hırsız olsam kitap çalmazdım herhalde."

"Öyleyse gömleğini açmanda bir sıkıntı olmaz?"

Jesper'ın karamel gözleri şehvetle parladı. Wylan bu bakışlardan rahatsız olmadığını itiraf etmek zorundaydı. "Dinle. Adın ne?"

Wylan bir an yalan söylemeyi düşünse de bunun pek de bir önemi olmadığını fark etti. "Wylan."

"Bak, Wylan," diye alaylı bir hitapla konuşmaya başladı Jesper. "Kitap çaldığımı birine söylemek sana bir şey kazandırmaz. Bu konuyu burada kapatalım."

Wylan, önüne düşen birkaö tel bukleyi geriye savurdu. "Bakıyorum da hırsızlık yaptığını kabul ediyorsun."

"Babamın okumam gerektiğini söylediği bir kitaptı!" Jesper'ın sesindeki savunmacı ton Wylan'a samimi gelmişti. Jesper bir şeyler daha zırvalarken dakikalardır aklında olan fikri açıklamanın vakti geldiğini düşündü.

"Dinle, Fahey."

"Hey, sen nasıl..."

"Hırsızlık yaptığını üniversite kuruluna bir şartla açıklamam." Wylan bir an tereddüt etti. Ailesi dışında kimseye bu utanç verici zayıflığını açıklamamıştı. Hakkında tek bir iyi söylenti duymadığı bu adama neden söyleyecekti ki?

"Kölen falan olmamı mı istiyorsun? Seve seve. Bel masajı falan da ister misin?" Her ne kadar sesi alaylı çıksa da Wylan ciddi olduğunu biliyordu. Hırsızlık basit bir suç değildi ve bedelleri ağırdı. Jesper ceza almaktan ölesiye korkuyor olmalıydı.

"Hayır." diye yanıtladı Wylan. "Yardımcım olmanı istiyorum."

Ve ona her şeyi açıkladı. Uzatmadan, gereksiz ya da fazla özel ayrıntıları atlayarak. Özellikle kimliğinden ve buraya nasıl geldiğinden.

"Vay be," Wylan konuşmayı bitirdiğinde, tahmin ettiğinden farklı olarak Jesper'ın yüzünde aşağılama yoktu, aksine hayran olmuş, nutku tutulmuş bir suratla bakıyordu Wylan'a. "Yani okumadan bu kadar gelişebildin, ha? Sen bir dahi falan olmalısın! Benim tek becerim okumak olmasına rağmen profesörlerin çoğunun varlığımdan bile haberi yok."

Wylan birden onu teselli etmek istedi. Davranışları sıcak ve samimi hissettiriyordu, böyle giderse Wylan ona çok çabuk kalbini açacaktı. Doğru ya, açmıştı bile.

"Yani benden sana sıkıntı yaratan okuma işlerini falan halletmemi istiyorsun. Gerçekten dediğin gibi o kadar kelimeyi aklında tutabilir misin?"

Wylan gülümsedi. "Övünebileceğim tek şey hafızam."

"Zaten insanoğlu başka neyiyle övünmeli ki?" diye mırıldandı Jesper. Wylan tam ona hak verdiğini söyleyecekti ki kütüphanenin ışıkları aniden söndü. Wylan karanlığın içinden Jesper'ın ağır soluklarını duyabiliyordu. İyi de neden yanakları ateşlenmişti?

Jesper'ın sesi coşkuluydu. "Sanırım geç kaldık."

"Neye?" Wylan endişelenmeye başlamıştı bile.

"Kütüphaneleri ve yatakhaneleri akşam sekizde kapatırlar. Saatin o kadar ilerlediğini fark edemedim..." Jesper'ın sesi adeta karanlıkta boğulup kayboldu.

"Öyleyse..." Wylan terlemiş ellerini ovuşturdu. "Ne yapacağız?"

"Burada uyuyacağız tabii ki." Jesper'ın karanlıkta ona yaklaştığını algıladı. "Beraber."

- ̀ cold sunˊ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin