📍 3

145 23 82
                                    

"Hayatta olmaz!"

Wylan'ın hızlı reddedişi Jesper'a daha da eğlenceli gelmiş gibi gözüküyordu. "Bu fikirden bu kadar mı nefret ettin? Gece sana bir şeyler yapacağımdan mı korkuyorsun?"

Wylan başını sağa sola sallayarak karanlıkta yönünü bulmaya çalıştı. Kapıya vardığı zaman kilidiyle ne kadar uğraşsa da hareket ettiremedi. Jesper, "Aa, açılmadı mı?" Wylan onun yüzünü göremese de arsızca sırıttığından hemen hemen emindi. "Ben şu köşeye gidiyorum. Benden uzağa bir yere git. Yakın olmayalım."

Jesper robotik bir sesle, "Emredersiniz majesteleri!" diye alay ederken bir hışırtı duyuldu.

Wylan hemen dikkat kesildi. "Orada biri mi var?"

Jesper homurdandı. "Bu ne demek oluyor? Küçük Wylan ile bu gece evcilik oynayamayacağım mı? Başka biri daha istemiyorum."

Wylan belki de bu kadar erken ona kalbini açmanın hata olduğunu geçirdi aklından. "Sence biri var mı gerçekten?"

"Sanmam, öyle olsaydı şimdiye kadar ortaya çıkardı. Büyük ihtimal fare falandır."

"F... Fare?" diye dehşetle bağırdı Wylan. Jesper onun bu tepkisine içten bir kahkaha ile cevap verdi. "Bana hayatında hiç fare görmediğini söyleme!"

"Ben... Gördüm ama..."

Jesper onun cevabını umursuyor gibi görünmüyordu. "Sen bu halle Fıçı'da bir saat bile hayatta kalamazsın! Nesin sen, aranan kayıp bir prens falan mı?"

Wylan onun sataşmasına karşılık vermeyerek, "Fıçı mı?" diye sordu.

Jesper'ın bakışları karardı. Ancak bu hali çok geçmeden eski şen şakrak haline bırakmıştı yerini. "Hey, Wylan, hoşlandığın biri var mı?"

"Bu da ne demek şimdi?" diye öfkeyle karşılık verdi Wylan, sesinde bir tutam utanç da vardı.

"Gecenin bir yarısı kütüphanede baş başayız. Seninle uğraşmayacağımı düşünüp uyuyacağımı sanıyorsan beni tanımıyorsun demektir."

Wylan hemen yanıtladı. "Seni tanımıyorum zaten."

Jesper içten bir kahkaha bıraktı karanlığa. Wylan nedense onun kendisine doğru yaklaştığını hissetmeye başlamıştı.

"Aslında tanıyorsun, değil mi?" Jesper'ın sesi hipnoz edici derecede alımlı çıkıyordu. "Wylan Hendriks. Fen Bilimleri Bölümü'nün dahisi, en yakın arkadaşın Bajan bizim bölümün başkanına sarkıntılık ediyordu, yanlış mıyım?"

Bajan aslında en yakın arkadaşı sayılmazdı. Wylan herkese karşı güler yüzlüydü ancak popüler sayılmazdı. Kimsenin onun hakkında kötü konuşmayacağını da biliyordu. Bajan durumu ise tamamen tek taraflıydı. Belli ki kendisine yakın arkadaş diyebileceği biri arıyordu, Wylan'ı da gözüne kestirmişti. Sürekli beraber takılmışlar, Bajan ona Sulili sevgililerinden, edebiyat bölümündeki güzel kızlardan bahsedip dururdu. Wylan hiçbiri ile ilgilenmese de nezaketten dinliyor, nadiren yorum bile yapıyordu. Bajan için bu önemsizdi, o sadece zırvalarını anlatacak bir oyuncak arıyordu.

Jesper Fahey ise, Bajan'ın hoşlandığı sayısız kızdan biriyle flört etmek gibi talihsiz bir şeyi yapmıştı. Bajan ile defalarca dövüşmüşler, öğrenci kuruluna gönderilmişlerdi. Wylan, en azından Bajan arkadaşı olduğu için onu desteklemesi gerektiğini biliyordu, ancak Jesper Fahey'in tavırları, çekici koyu teni hatta sesi bile Wylan'ın aklını fena derecede karıştırıyordu.

"O benim en yakın arkadaşım değil." Wylan artık emindi. Jesper kesinlikle olduğu yerde durmuyordu ve büyük ihtimalle ona doğru yaklaşmıştı.

Jesper Fahey hakkında nefret ettiği şeylerin listesini yapacak olsaydı, ilk sıraya kesinlikle çapkınlığı gelirdi. Bu her şeyi daha da belirsiz yapıyordu ve Wylan'ın aklı daha da karışıyordu.

Birden onun güçlü parmaklarını omuzlarında hissetti. Dengesini kaybedip kendisini Jesper'ın hacimli kollarında bulan Wylan bir an donakaldı. Ne olduğunu göremiyordu. İçeriye giren tek ışık kaynağı yeni yeni gökyüzüne yükselmiş parlak ay ışığıydı ve onlar da pencereden çok uzaktalardı. Jesper onu sertçe yere yatırırken Wylan'ın aklına o an geldi.

Jesper Fahey'den hoşlandığını anladığı an.

Henüz üniversiteye geleli bir ay olmasına rağmen Bajan sebebiyle birçok olaya karışmış, birçok duyguya teslim olmuştu. Bajan ve Jesper'ın sürekli çatışma halinde olduğu günlerde, Wylan'ın aklından çıkmaz bilmiyordu bu. Jesper. Jesper Fahey. Şu anda üzerinde olan, yüzünü seçemediği kadar karanlık olan o alanda onunla baş başa, tehlikeli bir pozisyonda durduğu adam.

"Sen ne yapıyorsun?" Wylan sesinin sert çıkmasına sevindi.

"Hoşuna gitmedi mi? Burada bizden başka kimse yok. Biraz eğlensek ne olur ki?"

"Uykum var." Zerre uykusu yoktu. "Kalk üstümden. Saçma sapan şeylet konuşma."

"Hadi ama! Çok sıkıcısın!" Jesper'ın sabırsız sesini duyan Wylan yavaşça gevşedi. Aman be, en fazla ne olabilir ki?

Jesper üstünden kalktı. Wylan ise sırt üstü davetkar bir halle orada yatmaya devam etti. Jesper birden komik denmeyecek kadar gerçekçi bir sesle inlemeye başladı.

"H-Hey! Ne yapıyorsun sen?"

Jesper minik bir ahh daha çıkarıp, "Gördüğün gibi. Eğleniyorum." dedi.

"Böyle sesler çıkarmayı bırak." dedi Wylan gergince. Amacı neydi bunun? Wylan'ı ikna etmek mi? Eğer buysa başarılı olacağı kesindi.

Jesper zevkle yanıtladı. "Ne tür seslermiş çıkardığım?"

"Sanki... Sanki şey yapıyormuş gibi..."

Wylan'ın zihnine kirli görüntüler düştüğü sırada, sanki o düşünceleri temizlemek istercesine kütüphane apansız aydınlandı. Spot ışıkları her yeri aydınlatırken Wylan gözlerini kıstı.

☆☆☆

abi çok utanıyorum. AMA JES ÇOK UTANMAZ NORMALDE BEN NE YAPAYIM?!?!?!?

- ̀ cold sunˊ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin