📍 8

180 16 7
                                    

Wylan, müdürün odasının önünde beklerken ne konuşuyor olabileceklerini düşündü sabırsızca. Başka ne olabilirdi? Kütüphanede ikisi de sırlarını dökmüştü, oradaki her kim ise olan biteni zaten okula duyurmuştu birkaç gün içerisinde. Öyleyse neydi bu koşuşturmaca?

Wylan bir ileri bir geri yürüyüp koridoru arşınlarken kapı büyülü bir diyara aralanıyormuş gibi, gizemli denecek bir yavaşlıkla açıldı. İçeriden biri çıkmayınca Wylan kaşlarını çattı. Birkaç çekingen adım atıp odaya doğru yürüdü.

"Şimdiden uyarayım," Jesper'ın sesinin netliğini ve güvenilir tonunu duyunca şaşakaldı. "Çığlık falan atarsan kötü olur."

Wylan onun ne demek istediğine kafa yormayarak odaya girdi. Ağzı çığlık için açılırken Jesper'ın güçlü parmakları susturdu onları. "Şey, Inej'i çağırdım. Yakında temizlenecek." Boşta kalan eliyle Wylan'ın gözlerini kapamadan önce, kimyacı gördüğü şeyin bir sanrı olmasını umut etti.

"Jesper," Bir inilti döküldü ağzından. Jesper'ın elleri ses çıkışına engel olsa da Wyln güç bela konuşmaya çalışıyordu. "Neden rektörü öldürdün?"

Wylan'ın gördüğü cesedin o olmaması için tek bir mantıklı sebep yoktu. Ancak Wylan'ın korktuğu şey odada bir kamera olup olmamasıydı. Eğer varsa, Jesper için işler daha da karmaşıklaşırdı.

Jesper ellerini temkinli bir halle dudaklarından çekti gencin. Bakışları soğuktu. "Aşağılık biri olduğumu düşünüyorsun büyük ihtimalle?" Aslında bu bir soru değildi, sadece umutsuzca onaylanmamasını istediği bir ifadeydi.

Wylan ona baktı. "Hayır." dedi sadece. Daha fazla konuşursa hislerini apaçık ortaya sereceğinden korkuyordu. "Odada kamera yoktur umarım."

"Vay canına tüccarcık, senden böyle keskin tespitler beklemiyordum doğrusu." Jesper'ın ifadesi alaycı olsa da Wylan onun gerçekten böyle düşünüp düşünmediğini merak etti. Aylardır kendini tokatlama isteği uyandıracak kadar sevdiği adamın gözünde nasıl biri olduğu merak etti. Birkaç damla kanda bayılan, korunmaya muhtaç bir ahmak mıydı? Wylan bunu umursamamak için büyük çaba sarf etmişti; günlerce, aylarca. Neden Jesper'a bu kadar bağlandığını dahi bilmiyordu, tanıştıklarından beri ona bela dışında bir şey getirmemişti neticesinde. Eğer hoşlandığın kişiyi beyniyle seçebilecek olsaydı, asla Jesper'ı seçmeyeceğini biliyordu. Ama tüm sorun da buydu ya, söz dinlemez kalbi umursamazca gidip onu paramparça edecek bir vazoya konmuştu işte.

"Tüccarcık mı?" Wylan kameraları, kırılgan vazoları ve diğer tüm aptal hissiyatlarını bir kenara attı. Birkaç saat önce Jesper'ın ona Van Eck soy ismiyle hitap ettiği düşüverdi zihnine. Sahiden, neler dönüyordu? "Tüccarcık mı?" diye tekrarladı sesi yükselirken. Jesper ellerini havaya kaldırıp savunmaya geçti. "Sinirlenme hemen. Of, gerçekten batırdım. Kaz beni öldürecek."

"Kaz mı?" diye soludu Wylan. Kaz Brekker Ketterdam'da gözden kaçmayacak bir üne sahipti. Üniversitede kaydı vardı ancak ne Wylan ne de diğer öğrenciler onun bir kez olsun derse girdiğini görmemişlerdi. Yandaşları onun yerine bu sorumluluğu alıyor, Kaz da Fıçı'da bilinen lakabı olan Kirlieller sıfatını gözü kara çıkartmıyordu. Bazı öğrenciler onun Fıçı'nın en zengin ve tehlikeli adamı olduğunu söylerdi. İşin garibi, Brekker'ın oldukça genç olmasıydı. Rakipleri onun büyükbabası yaşındayken onun yarısı kadar üne sahip olmamaları gerçeği daha da ürkütücüydü. Kaz Brekker ile tanışmak tüccar babasından kaçmış, disleksisi olan bir fen bilimleri öğrencisi için hayal dahi edilemez bir şeydi. Wylan daha önce hiç düşünmemişti, hayır, aklından bile geçirmemişti bunu.

"Kaz'ı tanıyor musun?" Sorusu Jesper'ın sert bakışlarına takılıp tökezledi ama ulaşmıştı ona. "Dinle Wylan, baban sana göz kulak olmamız için bizi tutmuştu ve..."

"Bekle, ne?" Wylan tam olarak neye şaşırması gerektiğine karar dahi veremeden (biz de kim? babam beni biliyor mu?) Jesper anlaşılmayan bir hızla devam etti. "Baban gelişimini görünce çok sevindi falan ama Kaz ve Inej para istiyordu bu yüzden babanı seninle tehdit etmeye karar verdik ve seni kaçırma görevi de bendeydi ve..."

"Jes!" Wylan'ın yüksek sesi adeta teknik bir elle hızlandırılmış gibi çıkan Jesper'ın tiz sesini bastırdı, Zemeni sustuğunda Wylan derin bir oh çekti. "Hiçbir şey anlamıyorum. Tane tane, başından anlatır mısın her şeyi?" Jesper'dan tık çıkmayınca Wylan, "Lütfen?" diye denedi, biraz daha sevimli bir halle. Malikanedeki hizmetçilerde her zaman işe yarardı bu.

Jesper ona bakmadı, gözleri koridorda dolanıp duruyordu. "Buradan çıkmalıyız." Ayak sesleri pek de iyi bir şeye haberci olmadığını haykırarak onlara yaklaşırken, "Hemen." diye ekledi gereksiz yere.

"Gidelim." 

------

arrrkadaşlar selam

geçen bir theory okudum... sizin ne düşündüğünüzü merak ediyorum. hmm, jesper ilk kitabın başlarında kaz'dan hoşlanıyormuş?? çok şaşırdım bunu okuyunca, gidip kitabın başlarını okudum (tabii bu bahaneyle üçünce kez re-read attım ehe) siz ne düşünüyorsunuz? yani jesper herkese kayıyor gibiydi zaten de, kaz'dan hoşlandığı düşüncesi... BİR TEK BANA MI HARİKA GELDİ LOL keşke kaz'a da bir adam bulsaydık ya... inej de bana kalırdı oh mis-

neyse boş yapmayacak olursam kitabı seviyor musun diye soracağım, ben hiç sevmiyorum bari siz sevin... yemin ederim bitirmek için yazıyorum resmen

aaa bir de son olarak, aklımda bir wesper kurgusu daha var. şöyle ki; okuma zorluğu olmayan, sıradaki van eck tahtına geçmiş karanlık bir adet wylan ve novyi zem'den okul için ketterdam'a gelmiş bir adet masum jesper... wylan ile birbirlerine akıl hocalığı yapıyorlar, fıçı bunların mekanı oluyor falan xd NASIL FİKİR? SDFLKLŞFKSŞDLKF wylan benim gözümde yumuşak kalpli bebek bir karakter olarak kalacak ama normal kitapta da badass bir yönü olduğunu fark ettim ve dedim ki, NEDEN OLMASIIIIN?

artık wattpadde pek aktif olmadığımdan ao3te de yazabilirim bu kurguyu ancak ingilizce dilinde olur büyük ihtimal... türk okuyucu bulmak zor, burada bile zor :(

umarım bu yazdıklarıma dönen olur yoksa ağlama köşeme çekileceğim ühü-

- ̀ cold sunˊ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin