"Haberleri duydun mu Wy? Jesper Fahey dün gece kütüphanede birisiyle oynaşırken (?) yakalanmış! Herkes bunu konuşuyor şu anda!"
Wylan neden böyle saçma bir yanlış anlaşılmanın içine sürüklendiğinden hiç mi hiç emin değildi. Bajan ona dedikoduları hararetli bir halle anlatmayı sürdürürken ilgisiz tavrını takınmış, ellerini çenesine koymuş sakince evirip çevirdiği pipetle oynuyordu.
"Sence kim?" diye sordu Bajan. Wylan anında tüm diklatini tekrar ona verdi. "Edebiyat bölümünden bir kız mı acaba? Konu Jesper Fahey olunca listenin sonu gelmez ki!" O konuşmaya devam ederken Wylan rahatlık ve sevinç karışımı bir duygu seliyle iç dünyasına döndü. Aklına Jesper'ın hızlıca deri ceketiyle yüzünü örtmesi gelmişti. Büyük ihtimalle asılsız dedikoduları üniversite koridorlarlarında, yemekhanelerinde ve kuytu köşelerde dolaşacağını tahmin etmişti ve Wylan'ın bunlardan rahatsız olacağını düşünüp onu saklamış mıydı? Rektör de geçen gece ondan kız olarak bahsetmişti. Belki de vücudu o kadar küçük ve çelimsizdi ki rektörün aklına Fahey'in bir erkekle kütüphanede yalnız olması geçmemişti.
Hiçbir şekilde geçmezdi ki zaten. Jesper'ın itibarı kötü olsa da, erkeklerden hoşlandığına dair tek bir söylenti duymamıştı Wylan. Üniversitenin dedikodu kuşu Bajan'ın ağzından bile bu konu hakkında tek bir şey çıkdığını hatırlamıyordu. Ne bekliyordum ki? Sahi ya, Wylan dün gece ne olmasını beklemişti? Jesper Fahey'in güçlü kollarında huzurla sabahlamak mı? Yoksa daha fazlasını mı?
"Şuna bak, bir de utanmadan yemekhaneye geliyor."
Wylan anında onun bakışlarını takip edip arkasını döndü. Jesper, Wylan'ın edebiyat bölümünden olduklarını tahmin ettiği kalabalık bir grupla kantine doğru yürüyordu.
Wylan sadece bir an onun kendisine bakmasını istedi. Dün hiçbir şey olmamış gibi yanından ayrılmış, Wylan'ı aklında binbir türlü soruyla kafası karışık bir şekilde bırakmıştı. "Yani şimdi biz neyiz?" tarzı sorular değildi bunlar, Wylan'ın aklını sadece onun hakkında daha fazla şey öğrenebileceği masum niyetli sorular kurcalıyordu.
Dünkü yakınlaşmalarından sonra Wylan en azından onun kendisine selam vermesini ummuştu. Oysa Jesper onun varlığından bir haber, arkadaşlarıyla gülüşmeye devam ediyordu. Wylan ve Bajan'ın masasına yaklaştıklarında, tek kulak kabartan Bajan değildi.
"Dün yine kime çaktın Jes?"
Wylan aptalca gülüşmelere kulak asmadı. Tüm dikkatini Jesper'a vermişti.
"Boşversenize." Sesi gergin mi çıkmıştı? Bunu tek fark eden Wylan olmalıydı çünkü arkadaşları omzuna vurarak gülüşmeye devam ettiler. "Tüm okulu diline dolandığına göre tatlı bir parça olmalı."
Jesper omuz silkti. "Bilmem."
"Hadi ama dostum, onu bizden saklamaya çalışma. Daha önce hiç böyle yapmazdın."
Wylan kaşlarını çattı. Yoksa Jesper yattığı kızlarla arkadaş grubuna hava atan adilerden biri mi? Şöyle bir düşününce, Wylan onun hakkında kayda değer pek bir şey bilmediğini fark etti. Artık kendi işime bakmalıyım. Tüccarın oğlu Wylan Van Eck, Kimyacı Wylan Hendriks asla bu tür anlamsız işlere kafa yormazdı. Ancak şunu fark etmişti Wylan, konu Jesper olunca kafasından söküp atması öylesine zorlaşıyordu ki, çaresiz kalmıştı.
"Konuyu kapat artık Jordie." Wylan ilk kez sesini duyduğu kişiye göz ucuyla baktı. Neden arkadaş grubundaki herkes Jesper gibi etkileyici bir dış görünüşe sahipti ki? Sanki göz kamaştırmak için bilerek bir araya getirilmişlerdi.
"Ee, tek gecelik miydi?"
Wylan artık bu aptal diyaloğu dinlemeyi reddetme kararı aldığı sırada Jesper, "Hayır." diye yanıtladı kendisine yakışmayan gülünç bir ciddiyetle. "Tek gecelik ya da bir seferlik falan değildi. Öyle olmayacak. O... Aklımdan çıkmıyor."