Kapkaranlık bir orman ve üzerimde hırka olmasına rağmen tüm bedenimi titreten bu soğuk hava. Issız bir ormandayım üstelik gece ama ben korkmak yerine üşümekten başka hiçbir duyguyu hissetmiyorum. nereye gittiğimi dahi bilmeden yürümeye devam ederken bir süre sonra çalılıkların arkasından bir siületin geçtiğini görüyorum. Umursamadan yoluma devam ederken yaklaşık 100 metre yakınlığındaki kulübe dikkatimi çekiyor. bu soğuk havada daha fazla durmak istemediğim için hızlı adımlarla kulübeye doğru ilerliyorum.
Yaklaştıkça içime kötü bir his doğarken birden beni olduğum yere çivileyecek şekilde bir çığlık sesi geliyor. Kulübeden gelen bu çığlıkla beraber arkama dönüp hızla koşmaya başladığında ise başından aldığı aldığım darbeden dolayı ise en son çalılıkların arkasında gördüğüm siületin ay ışığında belli olan sert yüz hatları ve yoğun kahverengi göz bebeklerini hatırlıyordum.
"Kumsal şarj aletini bulamıyorum kesin sen almışsındır. Lütfen artık kalkıp şunu bulur musun." Yaklaşık son yarım saat boyunca Deniz'in söylenmelerine katlanıyordum. Saat daha 6.30 olmasına rağmen Deniz'in formu yerindeydi. "Kumsal hadisene artık okula gideceksin hatırlatırım."
Anlaşılan Deniz susmayacaktı. gözlerimi yavaş yavaş açıp yatakta doğrulmaya başladım. Daha hava bile yeni yeni açılmaya başlamışken Deniz kendi kendine geç kalacağız diye söylenip duruyordu. Ben bu kızı gerçekten anlamıyordum. Hayır bir insan okula hazırlanmaya neden tam bir buçuk saat öncesinden başlardı ki?
Yatakta oturmaya devam ederken "Sana da günaydın kardeşim" dedim. Deniz ise gayet şaşkın bir halde "Ya Kumsal sen ciddi misin hala günaydın diyorsun artık kalkıp hazırlanmaya başla ilk günden geç mi kalmak istiyorsun?" diye sordu.
Bu soru karşısında Deniz'den daha fazla şaşkın bir halde cevap verdim. "Deniz asıl sen ciddi misin saat daha 6.30 ya 6.30 açıkçası bir insanın bu vakitte kalkıp hazırlanması için delirmiş olmaz falan gerekiyor. Hem senin şarj aletini falan da ben almadım." dedim.
Kardeşim diye demiyorum ama cidden sorunluydu. Her sabah 6'da kalkıp ilk önce sabah sporu olarak yetimhanenin etrafında 3 tur koşardı. Sporu bittikten sonra duş alıp direkt okul için hazırlıklarına başlardı. Üstelik derslerin sekiz buçukta başlamasına rağmen her gün saat tam 8'de okulda olurdu. Ben ise tam bir aydır bunları izlemeye bile dayanamıyorken Deniz'in yüzünden ben de erken gitmek zorunda kalacaktım. Deniz kendi halinde söylenmeye devam ederken ben de yavaş yavaş yataktan kalkıp lavaboya doğru yöneldim. Aynanın karşısına geçip rutin işlerimi hallettim. Deniz'e göre çok farklıydım. Deniz sarışındı. Ben ise kumraldım.
Askılıkta olan havluyu alıp yüzüme kurularken birden rüyamda gördüm o kahverengi gözlü çocuk aklıma geldi. Neden bilmiyorum ama bu rüyayı sıklıkla görürdüm. Fakat kulübeden gelen çığlıktan sonrası olmazdı. Daha önce öyle birini gördüğümü hiç hatırlamıyordum. Zaten fazlasıyla asosyal biriydim, yetimhaneden dışarısı yoktu benim için.
Saatime baktığımda okul vaktine biraz daha var olduğunu gördüm. Yasemin'in bugün sınavı vardı. Aslında onu kaldırıp biraz daha dersine çalışmasında yardımcı olabilirdim. Lavabodan çıktıktan sonra Deniz'e bakındım ama odada yoktu. Yetimhanede ki en kullanışlı oda bizdeydi. Normalde her odada 6 kişilikti ama bize yardım edin aile her seferinde bize en güzel imkanları sunuyorlardı. Odada banyomuz vardı, koleje gidiyorduk ve yasak olmasına rağmen telefonlarımızda hep yanımızda duruyordu. Onlar sayesinde yetimhanede değildi sanki bir otelde kalıyorduk.
Yasemin'in yanına gideceğimden dolayı biraz hızlı davranarak okul için hazırlanmaya başladım. Deniz'le aynı sınıftaydık. Ondan aldığın ders programını hazırlarken telefonuma gelen bildirim sesiyle irkildim. Fazla asosyal biri olduğumdan dolayı Deniz ve Onur'un dışında kimse yoktu benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNI KADER
Teen FictionHiç beklenmedik bir anda, hiç beklenmedik bir zamanda, hiç beklenmedik bir sevda... "Bir an önce bu okuldan bu yetimhaneden ayrılmak isterken birden ne olmuştu bana böyle?" -Kumsal Özer 28.09.2019...