final

1.9K 215 1.2K
                                    

Final bölümü olmak için epey yavan bir şey çıktı ortaya. Umarım siz beğenirsiniz, keyifli okumalar💖 ayrıca gecikme için de üzgünüm :(


Zaman, müzik kutusuna gömülmüş bir balerin gibiydi. Bazı anlarda balerinin üzerini kapatan kapak açılır, ve hiç bitmesin istediğimiz o anlarda balerin dönmeye başlayarak zamanın akışını hızlandırırdı.

Ve kimse de o balerini omuzlarından bastırarak kutusuna gömemezdi. Çünkü vatkalı omuzlarının içinde bulunan gizli çiviler vardı, ve dokunanın parmak uçlarına batan çiviler yüzünden kimse buna cesaret edemiyordu.

Ama o balerin şimdi ne kadar hızlı dönerse dönsün, zaman iki aşığın yanında onlara dokunamadan akıp geçmekteydi.

Harry, Louis'nin bacakları arasına girerek sırtını onun sıcak göğsüne yaslamış, tıpkı onun gibi ateşi izliyordu dalgınlıkla. İçinde kendisini dinginleştiren bir huzur vardı ve aylar sonra onun aldığı nefeslerin sesini dinleyebilmek, şöminedeki ateşten daha çok ısınmasına neden olan vücudunun sıcaklığını hissedebilmek paha biçilemezdi.

Aniden kaykılıp onun dizine başını koyarak uzandığında, Louis de gülümseyerek parmaklarını saçlarına doladı ve gözleri onun gözlerindeyken parmakları arasındaki yumuşaklığından hiçbir şey kaybetmemiş kısa saçları hafifçe çekiştirdi. "Saçlarını kesmenden hiç hoşlanmadım." Ancak böyle söylemesine rağmen dudaklarında silinmeyen bir tebessüm vardı. Gerçi yine de mavi gözlerini gölgeleyen hüzün de loş aydınlıkta seçilebilir haldeydi hala. Harry bunun bir süre daha süreceğini biliyordu ne yazık ki.

Tıpkı bir kedi gibi yüzünü onun dizinde kaydırarak derin bir nefes aldıktan sonra, "Hoşlanmadığımız şeylerden bahsetmek yerine, hoşlandıklarımızdan mı bahsetsek?" demişti. Şu an gerçekten oyuncu bir kedi gibiydi ve Louis içindeki kalbini baskılıyan hüzünden yavaşça sıyrılmaya başlamıştı onun bu hali sayesinde.

"Sevimlilik yapmaya çalışma, saçlarını nasıl kestiğinin hesabını ver bana."

Harry burnunu kırıştırdı. "Sevimlilik yapmıyorum." Sanki, zaten öyleyim der gibiydi ses tonu.

Louis güldü ve birden eğilerek Harry'nin burnunu ısırdı. Harry'nin gözleri şaşkınlıkla aralanırken, dudaklarından da şaşırdığını belli eden anlamsız sesler dökülmüştü.

Geri çekildiğinde Louis sırıtıyordu. Harry ona kötü kötü bakarak burnunu tutsa da, onun bu halinin kendisini de eğlendirdiğini inkar edemezdi. Yine de aylar sonra naz yapabileceği ve kendisine ilgi göstererek şımartan bir sevgilisi varken bunu belli etmedi.

"Şimdi bahset bakalım, nelerden hoşlanıyormuşsun. Tabii ki bunlardan hiç haberim yok ya, o yüzden en ufak detayı bile atlamamanı rica ediyorum."

Harry hafifçe kıkırdayarak onun kendisini izleyen gözlerine karşılık verdi bir süre. Ateşin çıtırtıları, dışarıda uğuldayan rüzgarla bir bütün olarak kulaklarını süslüyordu o sıra.

"Sen," dedi Harry. Ona bakan bakışlarında oyuncu parıltılar kol geziniyordu. Sanki ilk zamanlarına tekrar dönmüş gibi flörtöz oyunlar içerisine girmişti. "Baya bi' hoşuma gidiyorsun."

Louis kaşlarını kaldırdı ve "Hmm," dedi bıyık altından gülerken. Saçlarına doladığı parmağını elmacık kemiğine doğru kaydırdı, ve oradan da çenesine doğru hareket ettirdi usulca. Duraksamadan çene kıvrımını okşayarak boynuna doğru kaydırdığı parmağı hisseden Harry, huylanarak kıkırdayınca dişleri gözükene dek gülümsemişti.

Şimdi parmağı sıcak boynunda duraksamıştı. Harry'nin yutkunmasıyla birlikte, parmağının altında kayıp giden adem elmasının parmağının ucundan başlayarak, tüm vücuduna verdiği o hisle derin bir nefes aldı. Dudaklarındaki gülümseme hala silinmemişti.

𝟩// 𝐋𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐒𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin