Bölüm 7

468 35 8
                                    

  Sadece birkaç saat önce tanıştığım bir çocukla polislerden kaçmıştım, oldukça da başarılı olmuştuk. Yol arkadaşımın dediğine göre iyi kurtarmışız ve geceyi geçirecek sakin bir yer bulmazsak yakalanmamız an meselesiymiş. Bunlar dışında pek konuşmamıştık zaten. Saatlerce tenha, kalabalık, devasa, iç karartıcı bir çok yerden geçmiştik. Ben ise sadece hayretle dışarıda olanları izliyordum. Tüm karmaşayı. Olacaklardan habersiz milyonlarca insanın günlük yaşamlarını, arabayla geçerken hayatlarında rastladığım o birkaç saniyeyi doyasıya izliyordum. 

Yol arkadaşım iyi araba kullanıyordu, en azından tanıştığım ilk sürücü bayandan çok daha iyiydi. Hava kararana kadar arabada kaldık. Gün batarken arabayı durdurdu. Yolun kenarında ormanlık bir alan vardı. Aslında ormanlık alana da benzemiyordu, yeşilliğin sonunda uçurum vardı. Aşağı indik, arabayı ağaçların arkasına sürmüştük. Muhtemelen tanımadığım biriyle ormanlık bir alana girmekten korkmam gerekiyordu, ama yaşadıklarımdan sonra gerçekten şu an hiçbir önemi yoktu. Zamanda geriye gitmiştim! (büyük ihtimalle çünkü daha kimseye sormamıştım, yani emin de olamazdım.) 

"Niye uçurum kenarında durduk?" Güzel bir yer olduğunu kabul ederek sormuştum.

"Gökyüzü çok güzel gözüküyor çünkü burdan." Az ve anlamlı konuşuyordu. Uçurumun 4-5 metre gerisinde yanına bağdaş kurdum. Gökyüzü o kadar.. anlam ifade ediyordu ki o an. Doğumumdan beri olan özlemimi giderdim gökyüzüyle, yıldızlarla. Yol arkadaşımın adı neydi bu arada?

"Adım Gece."

"Devrim. Memnun oldum." Gülümsedi ve gözlerimin içine baktı. Ben de gülümsedim. Birdenbire yeniden gözlerini kıstı, şaşırmış gibiydi.

"Lens mi kullanıyorsun?" 

"Hayır kullanmıyorum." diye cevap verdim.

"Hiç mor göz görmemiştim." Yeniden gökyüzüne döndü. İnsanlar bu yüzden yüzüme şaşkınlıkla bakıyordu.

"Ben de mavi göz görmemiştim." Ben de döndüm.

"Hangi çeşit insan daha önce mavi göz görmez?" Gülüyordu. Cevap vermedim. Yere uzandım ve bu güzel anın tadını çıkardım.

                                                                          ---------

Uyandığımda arabanın içindeydim. Sanırsam uçurumun orda uyuyakalmışım.Yol arkadaşım.. yani Devrim arabada değildi, dışarı çıktım ve etrafa bakındım. Devrim o büyük sırt çantasını açmıştı, meğer ki içinde neler neler varmış! Vazgeçilmezim harita, ip, az sonra merakla karıştıracağım teknolojik aletler, hazır yemek, ilk yardım malzemeleri..

"Günaydın."  Yanına yaklaştım ve elime çikolata ve sandviç verdi. Sanırsam geziyorum derken ciddiydi. Her zaman hazırlıklı gibiydi.

"Günaydın." diye cevap verdim ve yerden haritayı alarak incelemeye başladım. Hangi yıllarda olduğumuzu anlayabilir miyim diye merak ediyordum. 7 kıtayı gördüğümde gülüşüme engel olamadım. Görülecek çok yer vardı. Hepsini görmeliydim.

"Harita görmedin mi sen hiç?"  Gülümsedi ve haritayı aldı. Belki de ondan çok şey biliyordum, olacaklar ve tarih hakkında. Ama yanında çok da cahil hissediyordum kendimi. Ayrıca yaşadıklarımı biriyle paylaşmazsam da delirecektim ama alacağım tepkiyi de biliyordum o yüzden ölçülü davranmaya çalışıyordum.

Yerden teknolojik cihazlardan birini aldım, incelemek istiyordum. Açamadığımı görünce ekranı açtı,  ekranda saat vardı. Bulunduğumuz yıl da 2025'ti.Yüzyılı doğru tahmin etmiştim.Açmaya çalıştım ama ekran değişmiyordu. Yanıma döndüğümde yine gözlerini kısmış Devrim'le karşılaştım. Bir soru daha geliyordu.

"Şuan açmaya çalıştığın şeyin ismini söyler misin bana?" Fazla çaktırıyordum. Eninde sonunda bende bir terslik olduğunu anlayacaktı.

"İletişim için bir cihaz işte." Gülüyordu yine. Utandım. Eskiden yaşıtlarım arasında en bilgili bendim.

"Gece, son birkaç dakikadır cahil misin yoksa salak mısın diye düşünüyorum." 

"Ben de fazla dürüst müsün yoksa kaba biri misin diye."

"Bazen ikisi de aynı şey." dedi ve bana döndü. Bir açıklama yapmak istedim. Gerizekalı olduğumu düşünüyordu.

"Şöyle diyelim, hayatı çok az yaşamış tecrübesiz biriyim diye düşün, şuraya gelene kadar çok farklı bir zihniyetteydim. Yaptığım bazı hareketleri mazur görürsen sevinirim." 

"Muhafazakar aile mi?" Ciddileşti. Kafamı salladım. Hayır desem açıklama gerekirdi çünkü.

"Şimdi ne yapacağız?" Bunu sorduğuma sevinmişti. Kendini düzeltti. Konuşmaya başladı.

"Ben gezdiğimi söylemiştim. 1 yıl boyunca ülkenin her yerine gitmeyi planlıyorum. Göller, dağlar, şehirler, kasabalar, her yeri karış karış gezeceğim. Senin ne yaptığını ve ne yapmayı planladığını bilmiyorum.. ama ben tek kişi olmaktansa yanımda bir arkadaşım olmasını.."

"Varım.Eğer bana bilmediğim tüm detayları anlatmaktan sıkılmayacaksan tabii." Sevinmişti. Elini uzattı. Sıktım.Artık yol arkadaşıydık. Burada başlayan anlaşma 1 yıl boyunca nasıl hayat bulacaktı, istemeden düşünmeye başladım.  Bildiğim tek şey, artık o mor- turuncu araba evim, Devrim ise tek arkadaşımdı.

GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin