İyi Okumalar...
Yiğit:
Gizemim, ömrümü verdiğim kırık kadınım...
Geçmişi geriye alabilmenin bir yolu olsaydı canımı bile verirdim. Yaşadıkları, yaşadıklarımız kolay şeyler değil. Ama Gizem'in her detayı bilmesine gerek yok. Yeterince üzdüm onu zaten.Gizem uyuduktan sonra dikkatlice kollarımı ondan ayırdım. Yatakta doğrulup ayaklarımı soğuk parkeye bastırıp gözlerimi kapattım. Acaba karşısına çıkmakla doğru mu yaptım? Elimle yüzümü sıvazlayıp odadan çıktım. Merdivenleri inerken aşağıdan annemle babamın sesleri geliyordu.
"Halil sen ne dediğinin farkında mısın?! Kendine gel!" "Lebrizim, inan bana en doğrusu bu. Yıllarca aradım sen de biliyorsun. Bu fırsatı geri tepemem." Kaşlarımı çatarak salona girdim Annem koltuğa oturmuş yaşlı gözlerle babama bakıyordu. Babamsa annemin önüne eğilmiş, ellerini tutmuş, ağlayacak gibi bakıyordu.
Beni görünce hemen kendilerini toparlayıp bana döndüler. "Oğlum? Hayırdır? Bir şey mi oldu?" dedi annem. "Benlik bir şey yok da, size ne oldu, bu hüzün neden?" Annem sertçe yutkunurken babam hemen lafa atladı. "Ben şirket işleri için Fransa'ya gidecektim. Annen gitmemi istemiyor. Onu ikna etmeye çalışıyorum." dedi. Annemin yanına oturdum ve onu kanatlarımın altına aldım. "Aman anne ya dert ettiğin şeye bak. Ben varım burada yetmez mi sana?" dedim gülerek. "Yok oğlum, içimde kötü bir his var sadece. Ondan şey ettim." dedi. Gülerek dizlerine yattım. Şefkat kokan elleri saçlarımda gezerken kendimi karanlığa bıraktım.
**************************************************
Gizem:
Gözüme giren ışıkla huzursuzca yerimde kıpırdandım. Gözlerimi açıp etrafı taradım ama aradığım simayı bulamadım. Gözlerimi ovuşturarak ayağa kalktım. Odadan çıkıp banyoya girdim ve rutin işlerimi hallettikten sonra merdivenleri indim. Aldığım enfes kokuyla mutfağa yöneldim. Arkası dönük olan Lebriz anneme arkadan sarılıp çenemi omzuna yasladım.
"Annelerin mis kokulusu. Yardım edilecek bir şey var mı?"Lebriz anne gülerek "Allah iyiliğini versin kızım. Şu domateslerle salatalıkları yıkayıp doğrarsan iyi olur" deyip tezgahın üzerini işaret etti. Kafamı sallayıp çekmeceden bir bıçak aldım. Domatesleri doğrarken birden yer ayağımın altından kayar gibi oldu. Gözlerimi kapatıp bu hissin geçmesini bekledim. Ama geçmiyordu. Sakin kalmaya çalışarak bıçağı kesme tahtasının üzerine bıraktım ve Lebriz anneye hissettirmeden duvardan destek alarak mutfaktan çıktım. banyoya gitmek için merdivenlere yöneldim. Her adımda düşecek gibi olduğum için trabzanları sıkmaktan kollarım sızlamaya başlamıştı. Son basamaklara yaklaştığımda artık bacaklarım beni taşımadı ve usulca merdivenlerden geriye bıraktı. Birkeç yuvarlanma sonrası kendimi yerde bulurken tek dileğim sırrımı kimsenin öğrenmemesiydi.
*************************************************
Yiğit:
"Sağol abi. Hayırlı işler." diyerek ekmekleri tezgahtan aldım. Sofa bezine sarıp arabanın arka koltuğuna özenle yerleştirdim. Yerime otururp motoru çalıştırdım ve eve doğru sürmeye başladım. Bugün uzun zaman sonra ilk kez Gizemimle aynı masada kahvaltı yapacaktık. Hatta o mutlu olsun diye sabah erkenden en sevdiği ekmekten almaya gitmiştim.Kırmızı ışıkta beklerken yanıma elinde birkaç tane beyaz gül tutan bir çocuk yaklaştı. Camı biraz indirip ona bakmaya başladım. Üstü başı hep toz topraktı, kıyafetleri yırtık ve kirli, eli yüzü kir pas içindeydi. Bir an kendimizin ne kadar şanslı olduğunu düşündüm. Bu çocuklar bizim yerimizde olabilmek için her şeyi yaparlardı eminim. Ama dünyanın adaleti bu.
"Abi allah seni sevdiğine kavuştursun. Sana bir gül vereyim. Sen de sevdiğini güldür. Olmaz mı?" dediğinde içimde bir şeylerin oynadığını hissettim. Cebimden 50 TL çıkarıp çocuğun eline verdim ve elindeki bütün gülleri aldım. Çocuk para üstü vermeye çalıştığında Elini tuttum. "Şimdi git bu parayla kendine, kardeşlerine yiyecek bir şeyler al." dedim. Çocuk minnetle gülümsedikten sonra koşarak uzaklaştı. Elimdeki gülleri yan koltuğa koydum ve yeşil yanınca eve doğru gitmeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülüşündeki Cennet
Ficção Adolescente(...) "Bizi ancak ölüm ayırır sevgilim. Her ne olursa olsun gülüşünün ardındaki cennette bekle beni. Çünkü ben hep oralarda, bir yerlerde seni bekliyor olacağım..." (...) Bir hıçkırık firar etti gencin dudaklarından. Öyle bir feryattı ki bu gök bağı...