Çok geç kaldım o yüzden hepinizden özür diliyorum. İyi okumalar...
Gizem:
Hayat ne kadar da acımasız. Yiğit'i kabettiğimi düşünürken, ona kızarken şimdi de ben onu bırakıyorum.Gözlerimi yavaşça aralayıp elimi ağrıyan başıma götürüpovalamak isterken elime gelen sargı bezleri ile neye uğradığımı şaşırdım. Diğer elimi de yüzümde gezdirmeye başladım. Aman Allahım! Her yerdeydi.
Gözlerim dolduğunda ayağa kalkmak istedim ama sırtımın acısıyla derin bir çığlık atarak yeniden yatmak zorunda kaldım. İçeriye birden giren doktor ve hemşirelerle hıçkırarak ağlamaya başladım.
"Gizem hanım biliyorum çok canınız yanıyor ama lütfen dayanmaya çalışın. Serumunuza ağrı kesici yaptık. Az sonra etkisini gösterir. Ben nişanlınıza uyandığınızı haber vereyim." diyerek odadan çıktı. Hemşire de ufak tefek kontrolleri yaparken kapı açıldı ve içeriye o, can parçam girdi. Ağlamaktan kızarmış, altları mor gözleri ile yanıma yaklaştı.
"Yürek yangınım, çok mu canın acıyor?" dedi çatlamış ve kısılmış sesiyle. Boynumu oynatmakta zorlandığım için gözlerimi kapatıp açtım ve o sırada gözlerimden birkaç damla yaş düştü.
Yiğit hemen eline bir mendil alıp sargı bezinin izin verdiği kadarıyla göz yaşlarımı sildi.Elime ayakucumdaki masada duran aynayı işaret ettim. "Yüzümü görmek istiyorum." diye acılarımın izin verdiği kadarıyla fısıldadım. Yiğit acı dolu bir ifadeye kafasını iki yana salladı. "Olmaz. Sana bunu yapamam. Görmemen daha iyi." diye söylendi.
"Yiğit. Görmek istiyorum. Lütfen!" dedim acı dolu sesimle. En sonunda pes etmiş olacak ki titreyen elleriyle masadan aynayı aldı ve usulca avuçlarıma bıraktı. Yiğit dolan gözlerini cama çevirirken aynayı usulca yüzüme kaldırdım. Ve o an ayna dizlerim düşerken dudaklarımdan cahıraş bir çığlık firar etti. sadece gözlerim, ağızım ve burnumun bir kısmı açktı ve dudaklarımda kesikler vardı. Ben çığlık çığlığa ağlayıp ellerimle sargıları açmaya çalışırken Yiğit hemen ellerimi tutup dudaklarına bastırdı. "Kurbanın olayım yapma. Yalvarıyorum kendine zarar verme. Bunu kaldıramam. Ben hep senin yanında olacağım." ellerimi bırakıp gözyaşlarımı sildi ve "Ben geldim ama sen gidiyorsun sevgilim. Neden böyle oldu? Neden daha önce söylemedin bana?" dedi acı dolu sesle.
"Daha ben kabullenemedim ki Yiğit. Sana nasıl söylerdim? O kadar mutluydun ki. Seni endişelendirmek istemedim. Çok özür dilerim sevgilim. Çok özür dilerim." dedim hıçkırıklarımın arasında. Yiğit ne kadar sakin olmamı söylese de delirmiş gibi sürekli aynı şeyi tekrar ediyordum. "Çok özür dilerim."
Doktor ve hemşireler tekrar geldiklerinde Yiğit'e baktım. Gözlerinden boşalan yaşlarla elini yumruk yapmış ve ağzına götürmüştü.
Ah sevgilim. Sana bunları yaşattığım için çok özür dilerim. Ama senin omuzlarına hasta bir kadının yükünü yükleyemem. Affet beni sevgilim.
Koluma yapılan iğne ile beni içine hapseden karanlığa kendimi bıraktım.
************************************Kendime geldiğimde duvardaki saat akşam 19.34'ü gösteriyordu. Yanı başımda oturan ve uyandığımı gören Yiğit hemen ayağa kalktı ve doktora seslendi. Bir iki dakika sonra içeriye genç, uzun boylu bir doktor girdi. "Gizem hanım. Öncelikle geçmiş olsun. Hiç lafı dolandırmadan direkt konuya gireceğim. Beyninizin tehlikeli bir bölümünde baloncuk bulunmakta. Doktorunuz geldiğinde zaten bildiğinizi söylemişti. Ama artık tedaviye başlamamız gerekiyor. Bir süre sizi burada misafir etmek durumundayız. Çünkü artık bir saniye sonranızın bile garantisi yok. Durumunuz düzelince sizi evinize yollayabiliriz." dedi ve elindeki dosyayı ve kalemi dizlerimin üzerine koydu. "Bu evrakları imzalarsanız tedaviye hemen başlayabiliriz." dedi.
Kağıdı ve kalemi kavrayıp doktora geri uzattım. "Tedavi olmayacağım. Burada da kalmayacağım. Evime, ailemin yanına dönmek istiyorum." "Ama Gizem han-" "Doktor bey, kararım kesin. Lütfen beni yalnız bırakır mısınız?" dedim. ve kafamı cama çevirdim. Doktor ağır adımlarla odadan çıkarken Yiğit "Sen kafayı mı yedin?! Ne demek tedavi olmayacaksın?!" diye sinirle söylendi.
"Olmayacağım işte Yiğit. Uzatma." dedim ve gözlerimi kapattım. Kapının sertçe çarpılmasıyla gözlerimi araladım ve gözyaşlarına boğuldum. Ah sevgilim. Ben her şeyi senin için yapıyorum. Acı çekme diye kendimden vazgeçiyorum. Sen mutlu ol diye mutluluğumdan vazgeçiyorum.
Derin bir nefes aldım ve her şeyden birkaç dakika da olsa uzaklaşmak için gözlerimi kapatım.
Selamlar ben geldim. Nasılsınız? Nasıl geçiyor günleriniz?
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Lütfen yorumlarda belirtmeyi unutmayın. 💜
Ve çıkmadan önce rica etsem turuncu yıldızı boyar mısınız?
-Sizleri kocaman seven yazarınız-💜♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülüşündeki Cennet
Novela Juvenil(...) "Bizi ancak ölüm ayırır sevgilim. Her ne olursa olsun gülüşünün ardındaki cennette bekle beni. Çünkü ben hep oralarda, bir yerlerde seni bekliyor olacağım..." (...) Bir hıçkırık firar etti gencin dudaklarından. Öyle bir feryattı ki bu gök bağı...