Sabah olduğunda kızarmış gözlerimle aynanın karşına geçip kendime baktım. Gerçekten bitmiş bir haldeydim. O kadar çok ağlamıştım ki gözlerimde ki kızarıklıklar hâlâ etkisini gösteriyordu. Yüzümü yıkadım ve saçlarımı tepeden sıkıca toplayıp aşağıya indim. O televizyonun karşısında oturmuş film izliyor ve gülüp duruyordu. Gerçekten çok dengesizdi. Karnım çok acıktığı için kendime yiyecek bir şeyler hazırladım. Tabağımı ve çayımı alıp odama çıktım ve yemeğimi yedikten sonra kıyafetlerimi alıp bir valize koydum. Havaya baktığımda kapalıydı ve yağmur yağıyordu. Hava ne kadar kötü olursa olsun bugün bu eziyeti çekeceğim son günümdü. Nereye gideceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece birikmiş paramı alıp her şeyimi çantama koyduktan sonra aşağıya indim.
Dış kapıyı açacağım sırada televizyonun sesi kesildi ve adım seslerini duydum.
"Nereye Hayal?"
"Gidiyorum, artık mutlu olabilirsin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin. Benden kurtuldun" o sırada gözlerim yaşardı ve ağlamaya başladım ses tonum daha da yükseldi.
" Bu zamana kadar hep benden nefret ettin ve eziyet ettin. Hiçbir zaman çocuğun olarak görmedin. Annem öldükten sonra sırf kendin için bana bakmak zorundaymış gibi hissettin çünkü herkes seni iyi bir baba olarak tanıyordu. Gerçeği bilmiyorlardı ve o kötü haberler çıktıktan sonra üstüne gelmesinler diye haberlerin tam tersini iddia etmek için beni yanından ayırmadın ve iyi baba rolü yaptın ama sen psikolojik sorunları olan birisin. Şirketini kaybetmende ben suçluymuşum gibi davrandın ama asıl suç senindi. Bunu hiçbir zaman anlamadın. O haberler yüzünden sana dava açıldı ve bütün hisseni kaybettin. Ve yine beni suçlu tuttun. Asıl suç senin. Şimdi gidiyorum."
Dedim ve sinirle evden dışarı çıktım.
Peşimden bağırmaya başladı, umursamadan yola devam ettim.
Uzun bir süre yürüdüm. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Tam o sırada yağmur etkisini arttırdı. Fırtına çıktı, öylesine güçlüydü ki adımımı zor atıyordum. Hemen bir sokağa girip bir apartman boşluğuna kendimi bıraktım. Evden çıkarken üstüme sıkı bir şey almadığım için üşüyordum. Bacaklarımı kendime çekip bekledim. Yağmurun bitmesini bekledim ama yağmur daha da şiddetini arttırdı. Resmen orada kalakalmıştım. Bir gün daha bekleyip çıksam ne olurdu ki! Hem kendime kızıyor hem de soğuktan tir tir titriyordum. O sırada yaslandığım kapı bir anda açıldı ve kendimi yerde buldum. "Hay aksi bir bu eksikti!"
Kendi kendime söylenirken kapının ardında bana garip garip bakan kişiyi gördüm.