Albus tavanı izlemeyi bırakıp yavaşça kapattı gözlerini. Zaman kavramını kaybetmişti, saatin kaç olduğunu, hangi günde olduğunu bilmiyordu. İç çekti, içeride taşınmak için canla başla uğraşan Hermione ve Draco'nun seslerini dinledi. Hafifçe gülümsedi. Onun yokluğu burayı soğuk ve çekilmez bir hale getirmişti.Draco'nun onu çağırdığını duydu. Umursamadı. Onlarla beraber yaşasa da hala onları yeni ailesi olarak kabul etmemişti. Yine de sevgilisinin ailesi tarafından bu kadar umursanmak onu mutlu etmişti.
Mutlu mu? Mutlu ne anlama geliyordu? Ondan sonra hiç mutlu olmuş muydu? Bilmiyordu. Bu üç sorunun cevabını bilmiyordu. Gözlerini tekrardan tavana dikti. Draco'nun onu bir kez daha çağırdığını duydu, yine umursamadı. Artık yoktu. Evet bu bir gerçekti. Draco ismini daha yüksek sesle bağırınca gıcırdayan yatakta yavaşça doğruldu, kapıya baktı.
Minik adımlarla odadan çıktı. Çıktığı gibi onun kokusunu kaybetmişti. Bu his onu çok rahatsız etti. Yüzünü buruşturup yan odadan aldığı son bavulu aşağı indiren Draco'yu izledi. Boş yatak odasına ilerledi. Son kez bakacaktı.
Odaya girdi, bomboştu. büyük camın önüne gitti. Dışarıda arabayı yükleyen Draco'yu izledi bir süre. Ellerini camın mermerine koyduğunda soğuk olmayan bir şey fark etti.
Kafasını yavaşça eğdi. Gözleri büyürken elinin altında "baba" yazan zarfı yavaşça kavradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chapters || Scorbus
Fanfiction!!TW!!: su!cide Halsey ve Yungblud'ın 11 Minutes adlı şarkısının klibinden esinlenilmiştir.