Chapter Two: 𝘼𝙣𝙜𝙚𝙧

245 29 13
                                    


Sekiz gün 37 dakika

Sekiz gün 37 dakikadır dünyada yapayalnızdı. Ondan sonra evini terk etmişti. Komik, onu arayan tek kişi Draco olmuştu. Kendi babasından çok, eski sevgilisinin babası tarafından merak edilmek ironikti.

Eski sevgili mi? Hayır. Eski diye bir şey yoktu aralarında. Hiçbir zaman "Bitti." "Senden ayrılıyorum." "Seni terk ettim." dememişlerdi. O zaman hala çıkıyor olmazlar mıydı? Evet evet, onlar hala birbirlerine çok aşıklardı.

"Yalancı!" diye bağırdı Draco'nun arabasının arka koltuğunda. "Beni kendi evine getirdin, burası market değil." Draco iç çekip arabayı durdurdu, arkasını döndü. "Bak Albus, seni sokaklarda tek başına bırakamam, hem... o asla senin zarar görmeni istemezd-"

Albus sinirle Draco'nun koltuğunu tekmeledi. "Onun hiçbir şey istemeye hakkı yok! O beni burada bırakıp gitti! Bir kurşun da bana sıkabilirdi." "Bunu yapmayacağını biliyordun." "Senin oğlun pisliğin teki Draco Malfoy. Verdiği sözleri tutmuyor. Ondan nefret ediyorum."

Daha sonra hırsla arabadan indi, kapıyı çarptı. Draco kafasını koltuğa yaslayıp, Albus'un yanında güçlü gözükmek için bastırdığı duygularını serbest bıraktı. Gözyaşları birer birer yanaklarına düşerken yutkundu. Arabanın camından gökyüzüne baktı. İşte oradaydı, onun takım yıldızı. "Seni kurtaramadığım için özür dilerim küçük bebeğim..."

Albus Hermione'nin nasıl olduğunu görmek için yavaşça salona baktı. Kadın ruhsuz gibiydi. Gözleri sanki bir yere bakıyormuş gibi değil de, bir yerde duruyormuş gibiydi. Rengi atmış, yüzü mermer beyazı olmuştu. O sırada kapıdan giren Draco'yu gördüğünde, bir anda sinirlendi Albus.

Hızla açık kapıya yürüdü, ancak hırkasının şapkasını Draco'nun yakalaması üzerine yerine çakıldı. "Ellerini. Çek. Üzerimden." Draco, dediklerini takmadan Albus'a baktı. "Gidemezsin." "Beni burada tutamazsın." Draco iç çekti. "O senin gitmeni istemezd-"

"ONUN AMINA KOYAYIM AMA!" dedi Albus bağırarak. Draco gözlerini kapatıp bekledi. Hermione onlara dönmüştü. "Karımın yanına gitmem gerekiyor Albus, geç içeri." "Siktir git nereye gidiyorsan. Umrumda değil." "Benim umrumda."

Albus sinirle dolan gözleriyle ona baktı. "Ona çok benziyorsun. Daha fazla burada kalamam. Her saniye onu hatırlıyorum ve bu kalbimi parçalıyor. Yalvarırım gitmeme izin ver Draco Malfoy..." Draco çocuğun suratına baktı. Acı çektiği çok belliydi. Şapkayı bıraktı, cüzdanında ne kadar para varsa hepsini Albus'a verdi. "Lütfen güvende ol. Oğlum dediğim bir kişiyi kaybettim. Diğerini de kaybedemem." Albus parayı aldı, kafasını salladı. Gitmeliydi.

Chapters || Scorbus Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin