_
"Ya Jin, lütfen konuş Jeongguk'la bende seninle geleyim!"
Taehyung yarım saattir Jin'e yalvarıyordu. O görevde o kadar çok yer almak istiyordu ki, gizli olsa bile kendisini de o göreve götürmelerini istiyordu. Ayrıca Jin durumun ciddiyetini fark ettiğinden beri ilk defa Taehyung'a 'hayır' diyordu.
"Olmaz Tae. Git sen konuş Jeongguk'la, ki izin vermez."
Taehyung kaşlarını çatarak Jin'nin önünden kalktı ve koltuğun arkasından geçti. Tam da zayıf noktasından vurmak için hazırlanmaya başlamıştı. Kulağına doğru eğildiğinde tehdit barındıran sesiyle fısıldadı.
"Umarım, çilekli pastana sahip çıkabilirsin Kim Seokjin."
Yavaşça Jin'in arkasında uzaklaşırken, çilekli pastasına değer veren Jin hızla ayağa kalkmış ve koca gözleriyle sinsice sırıtan Taehyung'a bakmıştı. Kendisini kapana sıkılmış ama aynı zamanda sinirli hissediyordu. İşaret parmağını kaldırıp ona doğrulttu. "Sen..!" derken sinirden kızarmıştı. Taehyung alayla gülerken ona bir öpücük atıp hızlıca merdivenlerden çıkmaya başladı.
Sonunda Jeongguk'un odasına vardığında kapıyı iki kez tıklatarak açtı. Gülümseyen suratını içeri soktu. Kafasını masaya koymuş uyuklayan Jeongguk'u görünce gülümsemesi soldu. İçeri yavaşça girerken aynı yavaşlıkla kapıyı kapattı. Sessiz adımlarla uyuklayan Jeongguk'un yanına ilerledi.
Masaya kısa bir göz attığında o mücevheri ve birlikte hazırladıkları projeyi gördü. Jeongguk fazla çalışıyordu ve Taehyung ise onun için endişelenmeden edemiyordu.
"Jeongguk?"
Uykusu hafif olan Jeongguk, yanından gelen sesle hızla kafasını kaldırmış gözlerini ovaladıktan sonra yattığı masadan uzaklaşmıştı.
"Bir sorun mu var?"
Onun için olduğundan fazla endişelenen Taehyung, daha fazla yorulmamasını istiyordu. Jeongguk yüzünü kendi avuçlarının içine alıp odaya acı dolu bir inleme bıraktı. Taehyung'un anında vücudu gerilirken ona birkaç adım daha yaklaştı.
"Jeongguk, iyi misin?"
Kafasını hızla iki yana sallayan Jeongguk ile, Taehyung daha çok endişelenmişti. Ellerini yüzünden çektikten sonra yavru köpeği andıran iri, siyah parlak bakışlarını Taehyung'a dikti.
"Başım çok ağrıyor."
Esmer olan onu anlamıştı zaten. Sabahtan beri çalışıyordu ve doğru düzgün yemek yemediğine bile emindi. Hem birkaç kere gece tuvalete kalkarken Jeongguk'un çalışma odasının ışığını açık görüyordu ve bununla bile uyku düzeninin olmadığını anlayabiliyordu. Belkide unutmuştur diyerek odaya girdiğinde her seferinde Jeongguk'u masasına kafasını koymuş, uyuya kalmış bir şekilde görüyordu.
"İstersen, masaj yapabilirim? Ya da ilaç da getirebilirim."
Jeongguk'un kaşları kalkarken masaj teklifini onaylamaktan başka çaresi olmadığını anlamıştı. İlaçta içebilirdi fakat doktoru fazla ilaç kullanmanın tehlikeli olabileceğini söylemişti. Jeongguk ise, haftada üç-dört kutu ağrı kesici bitiriyordu.
Bir şey demeden koltuğuna yaslanmış ve kafasını geriye atmıştı. Onay dolu hareketi anlayan Taehyung yavaşça arkasına geçti. Vücudunun gösterdiği reaksiyonları fark eden Taehyung dudaklarını ıslatmış ve derin nefesler alıp vererek dönen sandalyenin arkasına geçmişti. Uzun ince parmaklarını alnına değdirdiğinde Jeongguk, vücudunda bir titreme hissetmişti.
"Tanrım, ellerin çok soğuk."
Taehyung, beyaz tenlinin mırıldanması ile hafifçe omuz silkti. Ellerinin neden soğuk olduğunu bilmiyordu. Kendisine bir yan etkisi de olmuyordu bu yüzden doktora gitmeyi tercih etmiyordu.
"Ah, soğuk parmakların iyi hissettiriyor."
Taehyung parmaklarındaki soğukluğa iltifat eden Jeongguk'a karşılık kıkırdamış ve masaj yapmaya devam etmişti. Uzun parmakları alnının bir çok yerinde geziniyor ve ister istemez Jeongguk'un rahatlayan mırıltılarını duymak onu mutlu ediyor ve gülümsetiyordu. Daha sonra ise alaylı sesiyle konuştu. "Parmaklarım ve ben, işine yarıyor değil mi Jeongguk hazretleri?" Jeongguk ise rahatlamanın verdiği güzel hisle, düşünmeden konuşuverdi.
"İkinizde harikasınız."
_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gem × TaeKook✔
FanfictionGizli bir mücevher kaçakçılığı yapan Jeongguk ve ekibi son sürat işine devam etmekteydi. [01.05.20] - [11.05.20]