_
Jimin?
Hani şu diğer tarafta olan, Yoongi'nin dört yıllık sevgilisi olan Park Jimin miydi?
Jeongguk hızlıca odadan çıktığında Taehyung'da peşinden gitmişti. Gördüğü şey ilk başta kanını dondursa da bunun bir saçmalık olduğunu düşünmüştü. Çünkü Jimin kollarını sıkıca Jeongguk 'un beline dolamıştı.
En kötüsü ise ağlıyordu.
Merdivenlerden inmeyi bitirip Jin'nin yanına oturdu. Ona bakarken Jeongguk, Jimin'nin saçlarını okşayıp küçük öpücükler konduruyordu. Taehyung ise parmakları ile oynamaya başlarken, hemen yanında olan görüntüye pek bakmamaya çalışıyordu.
"Jeongguk özür dilerim."
"Tamam sorun yok."
Jimin bir süre sonra sakinleşti ve koltuğa oturdular. Kafasını Jeongguk'un göğsünden kaldırmazken sessizce göz yaşı döküyordu. "Jimin, neden kaçtığını anlatabilir misin?"
Derin bir nefes alıp göz yaşlarını sildi. Ardından gözlerini Taehyung'a dikti ve kaşlarını çattı. Parmağı ile onu gösterirken, "O gitsin, onu tanımıyorum." Taehyung dudaklarını araladığında şaşkınca ona baktı. Hadi ama, karşısında çocuk mu vardı? 'O gitsin onu tanımıyorum' da ne demekti?
Taehyung her zamanki gibi sinirlerine hakim olamayıp, "Yalnız bende bu ekiptenim. Yabancı falan da değilim yani." dedi. Sesi istemsizce sert ve yüksek çıkmıştı. Jeongguk ona baktıktan sonra, "Odana git Taehyung." demişti. Taehyung, daha da çok şaşırırken çatık kaşları ile Jeongguk'a döndü.
Jeongguk ona boş boş bakıyordu. Sanki az önce ona sarılan, ona hediye veren kişi o değilmiş gibi. Onun için endişelenen kişi o değilmiş gibi. 'Dengesiz herif' diye geçirdi içinden Taehyung.
Sinirle ayağa kalktı ve sessiz olduğunu düşünerek, "Sanki hayat hikayeni dinlemek için can atıyorum amına koyayım." dedi. Fakat bunu herkes duymuştu ve Jeongguk'ta sinirlenip koca salonda Taehyung'un ismini bağırmıştı. Bu uyarı dolu bir bağırmaydı.
Ancak Taehyung bunun altından kalamazdı. Kimsesiz kaldığından beri kişiliği onun böyle olması için onu zorlamıştı. O da aynı ses tonuyla Jeongguk'a bakıp, "Ne!?" diye bağırmıştı. Birbirlerine sinirle bakan ikili de sadece sakin kalmaya çalışan kişi Jeongguk'tu. Onun kalbini kırmak istemiyordu. Taehyung ise sinirden deliye döndüğünü hissediyordu yavaştan. Pişman olacağını bilse de Jeongguk'un sadece kalbini değil her yerini kırmak istiyordu şuanda.
"Daha fazla konuşma. Odana git."
Taehyung yumruklarını sıktı. Tamam, belki bunun altında kalabilirdi. Arkasını dönüp hızlıca merdivenlerden çıktı. Odasına geldiğinde sertçe kapıyı kapattı. Sinirle yumuşak saçlarını çekip karıştırdı. Yatağına doğru ilerledikten sonra gözleri parmağındaki yüzüğe kaydı.
Sinirle yüzüğü çıkartıp çekmeceye attı. Ardından çekmeceyi daha sert bir şekilde kapatırken yatağa oturdu. Bir ayağına kendine çektikten sonra parmakları ile oynamaya başladı.
Jeongguk'tan ve huylarından nefret ediyordu.
Salonda ise Jimin neden evden kaçtığını anlatmıştı. Daha sonra ise yorgun olduğunu söyleyip uyumak istemişti. Kimse de Taehyung'u merak etmemişti. Herkes onun bu hallerini bilirdi.
Jeongguk, Jimin'nin uyuduğuna emin olunca ayağa kalkıp Taehyung'un odasına ilerledi. Hava kararmıştı, ve onu üzdüğü için kendisine kızıyordu. Taehyung'un odasına gelince kapıyı çalıp içeri girdi. Yatakta kaşları çatık bir şekilde oturan bir Taehyung bekliyordu tabi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gem × TaeKook✔
FanfictionGizli bir mücevher kaçakçılığı yapan Jeongguk ve ekibi son sürat işine devam etmekteydi. [01.05.20] - [11.05.20]