_
Jin ile odada hazırlanırken oldukça heyecanlıydı Taehyung. İlk defa çalma görevinde bulanacaktı. Tek dileği ise işleri batırmamasıydı. Eğer bir sorun çıkarırsa Jeongguk ona çok kızardı, hatta belki ekipten bile atardı. Jin, siyah pantolonuna kemerini takarken neşeli sesi ile konuşmaya başladı.
"Nasıl hissediyorsun Tae?"
"Ah, çok heyecanlıyım."
"Olur öyle ilk seferde. Ama diğer sefere alışırsın."
Birbirlerine gülümseyerek baktıktan sonra bu sefer Taehyung kemerini takmak için kafasını eğmişti.
"Bir daha ki sefer olmayacak Jin."
Kapının arkasındaki ses ile sinirli bir şekilde kafası kaldırıp Jeongguk'a baktı Taehyung. Son geri kafasını eğerken gelişi güzel kemerini taktı. Onu görünce heyecanı biraz daha katlanmıştı. Jin bir süre sonra odadan çıktı. Fakat o sırada Taehyung hala hazırlanıyordu. Onun için demirleri takmak gerçekten zordu.
Hazır olduğunu düşündükten sonra Jeongguk'a bakmadan odadan çıkacakken kolundan tutulduğu için durmak zorunda kaldı. Kafasını yan çevirip duvara yaslanan siyahlar içindeki lideri Jeongguk'a baktı.
Jeongguk kolunu biraz daha kavradıktan sonra Taehyung'u kendi önüne çekip getirdi. Elleri kemerine giderken sadece gözlerine bakıyordu. Taehyung ise kalbinin deli gibi attığı ve heyecandan düşüp bayılacak kadar fazla olan heyecanını etmemeye çalışıyordu.
Jeongguk kafasını eğip Taehyung kemerini daha sıktı takmaya başladı. O sırada aralarındaki yakınlıktan dolayı Jeongguk başını eğdiğinde Taehyung'un burnu siyah saçlarına sürtünmüştü. Vanilya kokusu burnuna dolarken kesik kesik nefesler aldı burnundan.
Jeongguk kafasını kaldırdı ve boş bakışlarını Taehyung'a atmaya devam etti. Belindeki kemeri iyice sıktıktan sonra çengeline geçirdi. Ardından umursamazlık barındıran sesiyle konuşmaya başladı.
"Mücevher ve proje umrumda değil."
Gözlerini kocaman açıp yüzünü Taehyung'a yaklaştırdı. Gözlerindeki korkuyu aktarmak istercesine baktıktan sonra fısıldadı.
"Dikkatli ol."
Ellerini kemerinden çektikten sonra odaya terk etti. O gittikten sonra ise Taehyung derin derin nefesler almaya başladı. Burada değildi fakat Taehyung hala burnundaki vanilya kokusunu alabiliyordu. Kemerini takarken tenine değen elleri hissediyordu.
Jeongguk burada değildi fakat Taehyung'un üzerinde bıraktığı etki, hala kendisinin etrafını sarmalıyordu.
***
Saatler geçiyordu fakat hala haber gelmemişti. Jeongguk ve Namjoon salonda oturmuş bekliyorlardı. Namjoon şaşkındı çünkü ilk defa Jeongguk'u bu kadar stresli görüyordu. Elleri siyah saçlarına dalmış arada karıştırırken, sağ bacağını titretiyordu.
"Hey, Jeongguk sakin ol."
Namjoon endişelenmişti. Çünkü böyle davranması normal değildi. Jeongguk kafa salladı ve ayağa kalktı. Mutfağa gidip soğuk bir su içtikten sonra geri salona döndü. Kafayı yemek üzereymiş gibi hissediyordu. Elleri titrerken ilk defa ne yapacağını bilmeden çaresizce bekliyordu. Aklına kötü olasılıklar da getirmeden edemiyordu. Belirsizlik ve ihtimaller onu ciddi anlamda telaşlandırıyordu.
Hep bir korku vardı içinde. Taehyung gittiğinden beri iç sesi, 'ya bir şey olduysa' diye bağırıp duruyordu. Dış kapı açıldığında Jeongguk hızlıca adımlarını oraya yöneltti. Namjoon da arkasından geliyordu. Kapıda ellerindeki kutu ile gülüşen ikiliyi görünce derin bir nefes aldı. Jin gülerek sevgilisinin boynuna atlarken Taehyung gülümseyerek, Jeongguk ise dik dik ona bakıyordu.
"Odama Taehyung."
Jeongguk hızlıca merdivenlerden çıkarken Taehyung gülümseyerek arkasından ilerliyordu. Her ne Jeongguk'un bu tavırlarına şaşırsa da hiçbir şey neşesini bozamazdı. Jeongguk sabırsız bir şekilde odasına girdi.
Sakin olmalıydı. Sonuçta Taehyung'un başına bir şey gelmemişti.
Odanın ortasında öylece dikilirken içeriye kocaman gülümseyen bir adet Taehyung girdi. Fakat yine her zamanki gibi Jeongguk'un somurtan suratını görünce gülüşü soldu. "Neden hala memnun değilsin anlamıyorum. İşi mahvetmeden getirdik mücevheri işte."
Taehyung'un isyanı ile Jeongguk kafasını eğip iki yana salladı. Taehyung onu anlamakta zorluk çekiyordu galiba. En azından Jeongguk düşüncesi bu yöndeydi. Çünkü onun için endişelendiği her tarafından belli oluyordu. "Sana mücevher umrumda değil, dedim."
"Dikkatli de oldum Jeongguk."
Jeongguk'un dudakları büzülürken hızla Taehyung yaklaştı. Kendisini ağlayacak gibi hissediyordu. Kollarını sıkıca Taehyung'un beline dolarken kafasını çoktan boynuna yaslamıştı. Şaşkınlıkla elleri havada kalırken yüzüne değen siyah saçlar ile affallamadan edemedi.
"Jeongguk?"
"Sakın! Bir daha sakın böyle bir şeye girmek istemeyeceksin! Meraktan ölüyordum Taehyung."
Odaya girdiğinden beri Jeongguk'un hal ve tavırları tamamen Taehyung'u şaşırtıyordu. Kendisine sarılan adamın ve duyduğu titrek sesin ondan geldiğinde inanamıyordu. Cevapsız bırakmamak için şaşkınca mırıldandı.
"Üzgünüm. B-ben iyiyim."
Taehyung'un nefesi kesilirken, Jeongguk kolları daha da sıkılaşıyordu. Jeongguk yaptığı şeyin yavaş yavaş farkına varırken hızlıca ondan ayrıldı. Taehyung ona şaşkınlıkla bakmaya devam ederken o, konuşmasına izin vermeyip arkasını döndü Taehyung'a.
"Git dinlen. Yarın mücevheri ne yapacağımızı konuşuruz."
"Ama-"
"Taehyung! Sana git dedim."
Taehyung ufak bir mırıltıdan sonra odadan çıkmıştı. Jeongguk alt dudağını dişlerinin arasına alırken kafasını kaldırıp rahat bir şekilde nefes alıp verdi.
Taehyung iyiydi.
Artık endişelenmesine gerek yoktu.
_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gem × TaeKook✔
Fiksi PenggemarGizli bir mücevher kaçakçılığı yapan Jeongguk ve ekibi son sürat işine devam etmekteydi. [01.05.20] - [11.05.20]