_
"Bak, açıyorum!"
Taehyung içeride ki olumlu yanıtı duyunca kapının kilidini açtı ve hızlıca içeri girdi. Ardından hemen kapıyı kilitledikten sonra tepsiyle odasındaki masaya ilerledi. Tepsiyi masaya koydu ve yaptığı yemeğe gururla baktı. Tabi ki, yüzündeki o gülümsemeyi de eksik etmedi.
Arkasını döndüğünde hemen burnunun dibindeki Jeongguk ile gülümsemesi yavaşça solmuş ve gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. "Hadi ye." dedi ve kenara çekilecekken Jeongguk buna engel olup Taehyung'u masa ile arasına almıştı. Ellerini iki yana koyduğunda yüzü daha da çok yaklaşmıştı. Bu durumda gerilen Taehyung, geri gitti.
"Ya anahtarı verirsin,"
Fısıltısı dudaklarına yayılırken, Taehyung ondan etkilendiğini bir kez daha anladı. "Ya?"
Jeongguk biraz daha yaklaştı. Çaktırmamaya çalışarak elini beline koydu. Amacı tamamen dikkatini dağıtıp anahtarı almaktı. Fakat öyle olmadı ve Taehyung elinin üzerindeki eli fark edip hızlıca Jeongguk'u ittirdi.
Arkadaki yatağa düşen Jeongguk sinirle gözlerini kapattı. Buradan çıkmak istiyordu. Daha fazla Taehyung'un yüzünü göremeye dayanamıyordu. Sürekli aklında o sahne canlanıyordu. Taehyung'un eşsiz dudaklarının başka bir tene değmesine dayanamıyordu.
"Ver şu anahtarı!"
Taehyung biranda Jeongguk'un bağırması ile ne yapacağını şaşırdı. Elleri titremeye başlarken avucundaki anahtarı daha çok sıktı. Böyle davranacağını az buçuk tahmin ediyordu ama yine de ondan korkmadan edemiyordu.
Ona sinirle bakan gözlerin içine bakarak kafasını iki yana salladı. Kolay kolay vermeyecekti bu anahtarı. Jeongguk'un ise gözü dönmüştü. Hızlıca Taehyung'un getirdiği çorbayı alıp odadaki tuvalete ilerledi. Taehyung peşinden gidecekken içeriden gelen kırılma sesiyle durdu ve yutkundu.
Jeongguk tuvaletten çıkınca hızlıca Taehyung'u omuzlarından yakaladı. Sırtını sertçe duvara yaslarken son tehtitlerini savuruyordu.
"Ortada yemek falan da kalmadı. Ver şu anahtarı!"
"Jeongguk, canımı yakıyorsun."
Jeongguk'un elleri gevşerken baktı dolu gözlere. İçlerinde bir yerlerin koptuğunu hissederken indirdi ellerini. Geri geri gidip, sırtını Taehyung'un sırtını yasladığı duvarın karşısındaki duvara yasladı. Akan göz yaşları ile birlikte yavaşça kaydı. Kendisi berbat hissediyordu.
Taehyung'ta onun gibi yapıp kaydı ve yere oturdu. Birbirlerine dolu gözlerle bakarken, Jeongguk mırıldandı. "Özür dilerim."
Taehyung yutkunup bakışlarını kaçırdı. Jeongguk sinirlenince tamamen kendisini kaybediyordu. Taehyung kendi omzunu sıvazladıktan sonra gülümsemeye çalıştı. "Sorun değil."
Birkaç saat sadece karşılıklı oturup birbirlerini süzdüler. Farklı ama bazende aynı şeyler düşündüler. Yalanlarını tartıp sonuçlarını düşündüler.
"O kız sevgilim değil."
Jeongguk bakışlarını karşısındaki gözlerinin içine bakan kişiye çevirdi. "Ne?"
"O benim yakın bir arkadaşım. O gün mutfakta bana yakınlaşıp kafamı karıştırdıktan sonra çekip gittin. Sinirlendim ve böyle bir şey söyledim. O kız sevgilim değil."
Jeongguk duydukları ile saçlarını karıştırdı. Doğru duyuyordu. Taehyung'un sevgilisi yoktu. Jeongguk'ta ona ayak uydurup doğruları söylemeye karar verdi. "Sen kız arkadaşım deyince kanım çekildi. Merak ettim ve seni takip ettim. Daha sonra o kızı öptüğünü görünce... yıkıldım. Canım yemek yemek istemiyordu. Senden olabileceği kadar uzaklaşmaya çalıştım. Kendimi odama kapattım. Senin şimdi böyle davranman benim canımı daha fazla yakmaktan bir işe yaramıyordu."
"Üzgünüm, Jeongguk."
Jeongguk oturduğu yerden kalkıp esmerin yanına ilerledi. Ona elini uzattıktan sonra ayağa kaldırdı. Birbirlerine bakarken Jeongguk gülümsedi.
"Umarım çorbadan biraz daha vardır. Çünkü gerçekten acıktım."
_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gem × TaeKook✔
FanfictionGizli bir mücevher kaçakçılığı yapan Jeongguk ve ekibi son sürat işine devam etmekteydi. [01.05.20] - [11.05.20]