Geçmişe dönüp bakıyorum da ne kadar saçma sapan şeyleri dert etmişim. Şimdi geçmişte yaşadıklarımdan daha kötü şeyler yaşıyorum. Şimdi mutluluğun ismini unutmaya çalışıyorum. Şimdi mutluluğun saçlarınla dans edişini unutmaya çalışıyorum. Şimdi gülüşünde hayaller kurmayı bırakmak istiyorum. Şimdi gözlerinde kaybolup gidemiyorum. Şimdi ellerin yok, sarılacak bir bel yok, kadehim kırık şarap iç içek dudaklar yok. Bu gün sen yoksun kadınım. Bu gün tam da bu gece gittin. Bana ‘pişman olacağımı biliyorum’ dedin ama gittin. Pişman olacaksan neden gittin demiyorum sana. Sadece keşke gitmeseydin diyorum. Biz senle bu gece beraber sabahlarız diye kararlaştırmıştık. Şimdi her zamankinden daha uzaksın. Biz senle saat 9 da Ayvansaray da buluşup bütün gün gezecektik sınır tanımadan. Ben o saatlerde boş sokaklarda yalnız başıma dolaşıyor olacağım. Yarın annem ve teyzemle tanışacaktın. Annem çok heyecan yapmıştı sen annemden daha heyecanlıydın. Annem bana sorar elbet nerede diye. Ben ne diyeceğim ona. Yok beni bıraktı gitti diyemem. Şunları yazmak bile gözleri tetikliyor. Yağmur yağıyor evet ama tişörtüm ıslandı gözlerimle. Bir insan severken nasıl gidebilir ki sevdiğinden. Ben gidemem. Çok şey için kızdım sana hiç gitmedim. Sen bana kızmadın da kendi sorunlarını bahane ettin beni bıraktın gittin. Ben yine sana kızmadım. Ama sana çok büyük beddua ettim affet beni. Affet beni ama o beddua tutar inşallah.
Uykum yok saat olmuş 04:07 ve ben uyumuyorum. Dışarı çıktım hava aldım biraz ama geçmedi bıraktığın acı. Sen sormadan söyleyim ben seni zoraki sevmedim, öyle de unutamam. Kolay olmayacak elbet üzüleceğiz diyorsun. Üzmesene be kadın üzmesene bizi. İçki çok içerdim belki ama rakı sevmezdim onu da içtim. İçtim de ne oldu biliyor musun? İçtim bak sensizde buradayım demek için içtim. Ama diyemedim buradayım diye. Ben buradayım da sen nerelerdesin. Oturup ağlamanı istemiyorum dayanamam ben. Oturup ağlamamı izlemeni de istemem sen dayanırsın belki ama bana takılmanı istemem devam et sen.
Tamamen soyutlandım hayattan. Renklerden, kokulardan, tadlardan… Yoksun işte yok yani bunun ifade şekli bu kadar. Kollarım zayıfladı iyice omuzlarım çöktü. Sen gideli daha birkaç saat oldu ama bana birkaç yıl gibi geliyor. Aslında gidemezsin sen sende seversin beni yaptın bir delilik gittin işte. Bana borcun vardı ödemedin de. Bana tam 2 yıl kadar borcun var. Zamanın değeri biçilemez nasıl ödeyeceksin bu borcu.
Soruyorum sana gittin mutlu musun? Artık özgürce gezip eğlenebiliyor musun? Kafana takmadan yaşayabiliyor musun? Düşünmeden davranmak iyi geliyor mu insana? Telefon önünde ben 2 hece 13 harf kadar uzağındayım. ‘Seni Seviyorum’. Bunu demen yeter. Sende vardır biraz odunluk süslü kelimeler yazamazsın yazmada zaten. Düz konuşmalarını bile anlamıyorum ben hep bir şeyi elli kere sorardım sana. Sen gene düz yaz.
“Tatlı Kâbuslar Demeyi de Çok Özliycem”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Konulu Aşk
NouvellesTek konulu bir aşk hikayem var. İçinde yalan olmayan, düşünülmeden yazılmış, anlatmaya koktuklarımın tamamını içinde barındıran bir aşk hikayesi. Kurgu yapmam ben, süslü cümlelerim de yoktur sadece yaşarım ve anlatırım. Okuyanların çoğunluğu anlamaz...