2. BÖLÜM: "ELEMENTUM"

157 26 155
                                    


2. BÖLÜM: "ELEMENTUM"

Şimdi buradayım ve dinliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şimdi buradayım ve dinliyorum. Usul usul, durmaksızın aleyhimize akan zamanı, geçmişi, geleceği ve şimdiyi.

Geçmiş tüm kudretiyle üzerime akarken ve kanatlarımı paramparça ederken, ben yalnızca özenle kurulmuş hayatımın yıkılışını izliyorum.

Acı içerisinde.
Çaresizce.

Gaz lambasından taşan turuncu ışık özgürce odanın içerisinde dağılmış, karanlıkta ortaya çıkan bütün o görünmez varlıkların üzerinden sıyrılarak gözlerime dokunuyor.

Ona ulaşmam gerekiyor. Umudun varlığına inanmam gerekiyor.

Ona, tüm gücümle sarılmam gerekiyor.

Duvara yansıyan gölgeme bakıyorum. Işığımı göremiyorum, gözlerimin umutla parlayan yeşil ışığını göremiyorum. Auramı çepeçevre sarmalamış olan sisi göremiyorum.

Ki zaten olmayan bir şeyi görmem olanaksız.

Usul usul iç geçirdim. Zihnim birkaç saat evvel yaşanan olayları yeniden bayık bakan gözlerimin önüne sererken, homurdanmadan edememiştim.

Ucubeydim.

Kutlamalarımız sona erdiği vakit odama çıkmış ve kutsanmış olduğum eşsiz gücü ruhuma katmak istemiştim. Bütün benliğimle en büyük son Grace cadısı olmanın hazzını yaşamak istemiştim.

Aynanın karşısında, kendi aksime bakarken, mercan yeşili gözlerimle kendimi yüceltmek, onurlanmak istemiştim. Kendimle gurur duymak, bu zamana dek boşuna endişe ettiğimi bağıra bağıra söylemek istemiştim.

Fakat yanılmıştım. Ne yeşil gözlerim, ne de bedenimi çepeçevre sarmalamış olan bir sisim vardı.

Sanki gücüm yalnızca o an için vardı. Sanki bir şey güçlerimi tetiklemişti ve birden doğa yalnızca o an için bana, kendisine hükmetme yetkisini vermişti.

Anlayamıyordum, neden şimdi güçlerim yoktu? Doğa beni niçin terk etmişti? Bir kusurum olmamıştı, bir hata yapmamıştım. Tamam, ormanı örtmem büyük bir beceriksizlikti fakat bu sorunumuzu çözmüştük. Kalıcı hasar meydana gelmemişti.

İç geçirerek kollarımı bedenime sardım ve camsız penceremin etrafına özenle yerleştirdiğim iksir masamda gözlerimi gezindirdim. Bütün iksirlerim oradaydı, bombalarım, fişeklerim, Goblin gözyaşları, Orman Özü, İbed suyu, İbed sakızı ve benzeri çoğu şey daha. Masamın hemen yanında, şu an yerde duran fakat çoğunlukla havada olan tavşan kafası şeklindeki oyma sandığım, bitkilerimle birlikte zemine sarı bir dalga yayıyorlardı.

Odamın tamamını İbed ağacından, bizzat kendim yapmıştım. O bitkiye benim dışımda dokunabilen henüz yoktu. Sırrı çözülememiş bir ağaçtı.

KEHANET ÇARKLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin