Yixing, gözlerini altın varaklı eski fakat lüks bir tavana açtığında başına saplanan sayısız ağrıyı görmezden gelerek yattığı yerden doğrulmaya çalıştı. Fakat bir çift kol onu durdurunca gözlerini kısarak yakışıklı yüze baktı. Birşeyler söylüyordu, ağzı hareket ediyordu lakin Yixing, duyamıyor gibiydi. Sanki bozuk kulaklıkla The Rolling Stones dinlemeye çalışıyor gibiydi. Başını tuttu, en son kolyeyi karyolanın altından almaya çalışırken Jongdae'nin ona doğru koştuğunu görmüştü ve güm!Şimdiyse kafasındaki bu tarifsiz ve sayısız ağrılarla başabaşaydı. Nihayet sesler düzeliyor gibiydi. Ama başı hala bir hız trenine binmişçesine dönüyordu.
-Hey!
-Yixing, duyuyor musun?
-Olum hafızasını kaybetmiş olmasın.
-Jongin!
-Ne ya..olabilir baksana, hiç tepki vermiyor.
-Şimdi senin hafızanı bir kaybederim, bir daha bulamazsın Jongin.
Yixing sonunda konuşacak gücü bulmuştu ama ağzından çıkan tek kelime sadece bir inilti olmuştu.Sehun ona doğru atıldı:
-Xing, beni hatırlıyor musun?
-Salak salak konuşma Hun.
-Dedi, az önce pastadan dansöz çıkaran gerizekalı.
-Tamam tartışmayı kesin.
Yixing sesin sahibine döndüğünde gözlerindeki endişeyi gayet net görebiliyordu.
O an kendine lanet okudu, keşke baştan yalan söylemeyip dürüst olsaydı. Kim bilir Junmyeon şimdi onun hakkında neler düşünüyordu. Dudaklarını araladı ve evet, konuşmayı başarmıştı sonunda.-Junmyeon, ben..özür dilerim, sana en başında doğruyu söylemeliydim. Şimdi bu duruma düşmezdim, aptallık ettim.
-Yixing, bunları sonra da konuşabiliriz. Sen iyisin değil mi? Nasıl hissediyorsun?
-Başım çatlıyor.
-Biraz uzanmalısın, bir ağrı kesici içince birşeyin kalmaz.
Yixing'in yüzündeki tebessüm gittikçe büyürken, Junmyeon mutfağa ağrı kesici bulmaya gidiyordu. Gözlerini salonda dolaştırırken kafasında bir buz torbası tutan kaşı patlamış Chanyeol dikkatini çekti.
-Noldu lan sana böyle?
Herkes kıkırdamaya başlarken, Chanyeol göz devirmekle meşguldü. Cevap gelmeyeceğini anlayınca Kyungsoo konuşmaya başladı:
-Soo'nun şaheseri adlı çalışmam nasıl olmuş?
Yixing, inanmaz gözlerle baktı koskoca iki metre adam iki santimcik Soo'dan dayak mı yemişti? Baekhyun gülmemek için zor dururken olayları ona özet geçti.
-Sen bayılınca hepimiz koştuk geldik tabi, sonra Soo'nun doğum günü pastasından dansöz çıktı. Chanyeol yaptığı berbat organizasyon yetmemiş gibi "sürpriz" diye anırınca Soo dayanamadı, Jongdae'nin sana vurduğu vazoyla Yeol'a girişti.
Baekhyun dahil odadaki herkes o anı tekrar yaşıyormuşçasına kahkaha atarken Junmyeon ağrı kesici ile Yixing'e yaklaşıyordu.
-Desene, büyük eğlence kaçırmışım.
Chanyeol, Xing'in taklidini yapıyordu.
-Dosono boyok oglonco koçormoşom
Junmyeon Yixing'i doğrulttu ve ilacı içirdi. Minseok sessizliği bozdu:
- Hadi o zaman gidelim artık geç oldu.
-Aynen, hadi millet.
Yixing merakla sordu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HELIANTHUS •Sekai•
FanfictionSon 5 dakika. -Seni seviyorum, Jongin. Eğer..eğer ben seni bırakırsam lütfen bana verdiğin güzel kalbini de benimle birlikte gömme. Başkasını sev, senin sevgini hak eden, kalbi benimki gibi sadece senin için atabilecek birini. Ama unutma ki ben send...