İlk geri çekilen ben oldum. İkimizde nefes nefeseydik. Beni öpmemişti ama öpmüş kadar olduğundan emindim. Dönme dolap sarsıldığı için korkmuştum ama işte... Aşağı iniyorduk.
Kabinden çıktığımda bacaklarımın oturmaktan dolayı ağrıdığını fark ettim. Kilolu, kızıl görevlinin yardımıyla inip merdivenleri atladım. İşte, toprak zemindeydik.
Catherine ve tayfası kahkahalar atarak toplanmıştı bile. Omuzlarımı oynattım. Tanrım... Ne olaydı! Omzumun üzerinden arkama baktığımda Benjamin'le göz göze geldik. Yine, gülümsedi ve ben yine bir kalp atışı bıraktım tebessümüne. Dudaklarım benden izinsiz yukarı doğru kıvrıldılar.
Grup yeniden toplandığında gülüşmeler oldu. Pek katılmayıp Cath'in çantasına attığım telefonumu alıp annemin endişeli mesajlarını cevapladım. Gitme zamanı gelmişti, bugünlük bu kadar heyecan yeterdi.
Lunaparkta hala çok fazla insan vardı. Kalabalığı grupça yararak lunaparkın çıkışına doğru yürüdük. Benjamin yanımda yürüyordu, ikimiz de sessizdik. Ama konuşmak istiyordum, tek sorun ne söylemem gerektiğini bilmiyordum.
Lunaparkın çıkışına geldiğimizde grup ikiye ayrıldı. Evlerimize dağılıyorduk. Herkes çoktan yürümeye başlamıştı, Benjamin ve ben öylece durmuştuk.
Sağ eli ensesine gitti ve gergince ensesini ovaladı. "Umarım kafanı karıştırmamışımdır," deyip özür diler gibi gülümsedi. Ben de elimde olmadan gülümsedim. "Aslına bakarsan epey karıştı ama bu... Sanırım güzel."
Rahatlayarak nefesini üfledi. "Ah, harika. Pekala... O zaman, görüşürüz?"
Elimi hafifçe kaldırıp salladım. "Görüşürüz Benjamin."
Aynı anda arkamızı döndük. Henüz iki adım atmıştım ki onun sesini duydum. "Hey, Eleanor?"
"Efendim?" derken ona doğru döndüm. Gülümsüyordu. "Senin... Bende unuttuğun bir şey var," dedi bana yaklaşırken. Kaşlarım hafiften çatıldı, ona bir şey vermemiştim ki.
Tam karşımda durduğunda başımı biraz kaldırmak zorunda kaldım. "Nedir?"
Soğuk eli beni ensemden tutup kendine doğru çektiği an sıcak ve yumuşak bir şeye denk geldim. Birkaç saniye nazikçe bana yaslı kaldı ve sonra geri çekildi. Beni... Öpmüştü.
Kalbim öyle hızlı atıyordu ki tişörtüne tutunmak zorunda kalmıştım. İkimiz de şaşkındık. Ensemdeki elinin titrediğini hissedebiliyordum. Vay canına, bu kadar güzel olmasını beklemiyordum.
"Sanırım... Şimdi gidebiliriz," dedi zorlukla. Ona bakmadan başımla onayladım.
"İyi geceler Eleanor."
"İyi geceler Benjamin."
xxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yerden 50 metre yukarıda
Teen FictionYerden biraz yüksekte, göğün epey altında, o gün, bir festival günü, aşık olacağım kişiyi buldum. xxx 030520 - 050520