2

179 78 19
                                    

Bu bölümü bir çok sorunun cevabı olarak buraya bırakıyorum. Kurgu biraz daha kafanızda oturacaktır. Keyifli okumalar 💓

Cevat nedenini bilmediği bir şekilde sürekli kendini bu küçük kızın etrafında ve onu takip ederken buluyordu. Bu bilinmezlik git gide canını sıkmaya başlamıştı gencin. "Yoksa vicdan azabı mı çekiyorsun aptal?" diye sorgulamaya başlamıştı kendini. Ancak bunun mümkün olmadığını oda biliyordu. Vicdan azabı çekmesi söz konusu dahi olamazdı.

Evet, belki de bu küçük kızın tek suçu o ailenin kızı olmaktı ama anne ve babası kesinlikle en acı biçimde ölmeyi hak etmişlerdi. Genç adam bu görevi layığıyla yerine getirmişti. Cevat Çağlayan, asla kendisine yapılan ihaneti cezasız bırakmazdı...

Cevat , arabasının içinden Belgin'in okuldan çıktığını gördüğünde, oturduğu yerde istemsizce doğruldu. Biraz sonra Belgin'in amcası ile yaşadığı gerginliği fark etti. Amcasının sesi arabanın içine kadar geliyordu. Cevat sinirlerine hakim olamayıp arabanın kapısını çarparak indi ve Belgin'le amcasının oldukları yere doğru hızla ilerledi.

Amcasının Belgin'e attığı tokat, Cevat'ı daha çok sinirlendirdi. Sıktığı yumruğunu olduğu gibi adamın suratına geçirdi. Adam neye uğradığını şaşırarak yalpaladığı yerden bağırdı "Sen kimsin lan it!'' Cevat, bu rezil adamın bu sözleriyle daha çok sinirlendi ''Cevat Çağlayan! bildin mi lan puşt?''

Cevat'ın bu sözleri Bilal'de soğuk su etkisi yaratmıştı. "Ç-çağlayan mı?" Cevat, sabır dilenir gibi başını yukarı kaldırıp derin bir iç çekti. Aptal insanlara tahammül edemiyordu. "Ağabeyinin emanetine böyle mi göz kulak oluyorsun sen?" Bunu söylerken küçük kıza bakıyordu. Sesinde acıma vardı. Tiksindiğini belli eden bir yüz ifadesiyle arkasını dönüp uzaklaştı.

Kadir Çağlayan
Kadir, uyuşturucu hafriyatını en güvenilir adamı Hasan'a yaptıracaktı. Hasan'a bu zamana kadar maddi manevi bir çok yardımı dokunmuştu çünkü Hasan onun için bütün adamlarından bir adım öndeydi. Bir kere çok sadık ve güvenilir bir adamdı. Aynı zamanda cömert ve akıllıydı da.

"Acil gel konuşmamız lazım dedin ağabey hayırdır inşallah? Her şey yolunda mı?" Hasan kapıyı açar açmaz endişe dolu ses tonuyla konuşmuştu.
"Her şey yolunda merak etme Hasan. Yeni bir iş konuşacağız." Kadir beyin bu sözleri Hasan'ın içini bir nebze rahatlatmıştı. Kadir bey asıl konuya çok uzatmadan girdi. "Riskli ama bir o kadarda kazandıracak bir uyuşturucu operasyonu olacak." Hasan uyuşturucu lafını duyar duymaz lafa atladı "Hafriyatı benim yapmamı beklemiyorsun herhalde değil mi ağabey? O işleri bıraktık zannediyordum. Biliyorsun ki yeni doğan bir kızım var. Böyle bir risk almak ne kadar doğru olur ki..." Hasan'ın vereceği her tepkiye hazırlıklıydı aslında Kadir. "Seninde dediğin gibi, yeni kızın doğdu. Ona çok güzel bir gelecek sunmak istemez misin? Mütevazılığı bir kenara bırakırsak iyi bir geleceğin sırrının para olduğunu biliyorsun. Bu işten çok kazanacağız Hasan."

Kadir beyin söyledikleri doğruydu. İyi bir gelecek için para şarttı ama ne olursa olsun Hasan karısını ve kızını tek başına bırakma riskini asla göze alamazdı.
"Ağabey tekrar affına sığınarak söylüyorum, ben kızımı ve karımı tehlikeye atacak bir şey yapmak istemiyorum lütfen anla beni..." Hasan hem mahcup olmuştu hem de elinden bir şey gelmiyordu.

Kadir'in elinde son bir kozu kalmıştı... "Bak Hasan biliyorsun seni tehlikeye atacak bir şey asla yapmak istemem. Narkotikte bağlantılarım çok sağlam. Arama yapacak olurlarsa kulağıma gelir zaten. Bana birazcık güveniyorsan zaten daha fazla sorgulamazsın benim kararımı..."
Kadir, Hasan'ı ikna etmek için yalan söylemişti. Narkotikte bağlantısı yoktu. Hiç bir polis konu uyuşturucu olduğunda Kadir'le iş birliği yapmazdı . Ama kazanacakları bu para için en güvendiği adamını bile riske atmaya değer görüyordu. Kadir'in sözlüğünde para her kelimeden önceydi.

İTİMADHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin