2) Boşver, En Fazla Ne Olabilir Ki?

425 68 21
                                    

Alarm çatalla porselen tabağı çiziyormuş gibi bir his yaratırken Felix tüm küfürlerini savurarak onu durdurmaya çalıştı. Ertele tuşu yerine kapata bastığı için alarma ettiği küfürlerin aynısını kendisine etmeye başladı. Bu sabahı daha da mükemmel yapan şey ise mutfaktan gelen yanık kokusuydu. Aslında onu ilgilendirmezdi çünkü kahvaltı yapmaya vakti olmuyordu fakat bu kokuyu çekmek zorunda da değildi. "Ne yanıyor Hyung." uykulu sesiyle mutfağa doğru bağırdı.

"Sana da günaydın Felix." diyerek gözlerini devirdi Chris. Anne ve babaları işe gittiği için kahvaltıyı hazırlamak ona düşüyordu ama yemek yiyen yoktu ki. Sadece kendi kendine uğraşıyordu.

Saat çoktan 08.00 olmuştu ama Felix o kadar da aceleci değildi. Ceketini kaptığı gibi dışarı çıktı ve ayağının dibindeki kozalağa dinlediği şarkının ritmiyle uyumlu bir şekilde vurmaya başladı. Kafasında hissettiği ıslaklıkla birlikte bir kuşun pislememiş olmasını dileyerek havaya baktı. Oysa ki sadece yağmur yağmaya başlamıştı. O sırada on beş dakika önce abisinin dediğini ama kendisinin götüne sallamadığı laf aklına geldi.

Şemsiyeyi alması gerekti fakat almamıştı.

Yağmurda koşan insan daha çok ıslanır. Cümlesine dayanarak hızını arttırmadı. Hesaba katmadığı şey ise hala on dakikalık bir yürüme mesafesi olduğuydu. Koşsa da koşmasa da sucuk gibi olacaktı. Bunu sınıfın kaloriferinde ceketini kurutmaya çalışırken daha iyi anlamıştı.

Bugünün ilk dersi tarihti ve Felix her zamanki gibi uyumayı seçmişti. Aslında ders zamanları internetsiz bir yerde telefon şarjı bitmişcesine sıkıcı olduğu için istemese bile illaki uyuya kalıyordu. Artık öğretmen de ona alışmıştı, kızmıyordu.

Geçen ders gördüğü mükemmel -Ülke başkanları winx perilerine dönüşüp savaşıyorlardı- rüyanın devamını görmek umuduyla gözlerini kapadığında sınıf kapısı açıldı ve müdür yardımcısı içeri girdi. "Evet arkadaşlar bu yeni sınıf arkadaşınız Seo Changbin."

Felix darmadağın saçlarını umursamadan kafasını kaldırdığında turşu çocuğu görmek adeta sürpriz sınav etkisi yaratmıştı. Turşu olayını anlatırken Changbin'in ismini unuttuğu için Turşu Çocuk diyordu ona.

"Kanka bu Turşu Çocuk mu?" dedi Seungmin hevesle.

"Evet, kahin falan mısın oğlum, nasıl bildin?"

"Az önce kendin söyledin çünkü Felix. Anladık tarih dersi sıkıcı ama beynin bu kadar da akmaz diye düşünüyordum." dedi Seungmin. Sonrasında öğretmenlerinin konuştukları için attığı öldürücü bakışlara maruz kalınca susup önlerine döndüler.

"Evet arkadaşlar. Changbin ile teneffüste tanışabilirsiniz. Şimdi derse geçelim. Changbin sen de boş bir yere geç oğlum." zilin çalmasına saniyeler kala öğretmen ders işliyordu.

Felix'in arkasındaki sırada tek oturan kız yanındaki çantasını kendine çekip Changbin'in gelebilmesi için yer açtı. Oysaki başka oturacak yer vardı ama Changbin o kızın yanına geçmeyi seçti. Oturduğu gibi kollarını sıraya, kafasını ise kollarının üzerine koydu. Teneffüs zili çalsa bile yerinden kalkmadığı için Felix onun uyuduğunu düşünüyordu.

"Bu nasıl şans ya. Resmen bizim sınıfa geldi." dedi sessizce. Ne olursa olsun sesinin çok çıkmasını istemiyordu.

"Boşver, en fazla ne olabilir ki?" diyerek arkasına yaslandı Seungmin. Yüzünde oldukça rahat bir ifade vardı. Felix onu başıyla onaylayıp kalemiyle oynarken omzuna bir şey battığını hissetti. Arkasını döndüğünde Changbin'in sırıtan yüzü aslında çok şey olacağının habercisiydi.

Tenefüs zili çaldığı gibi Felix'le Seungmin yerlerinden kalktılar ve hızlı adımlarla bahçeye ilerlediler. Aylardan Şubat günlerden ise Pazartesi'ydi. Hangi akılla montsuz dışarı çıktıklarını bilmiyorlardı. Beş saniye durduktan sonra küfrederek okula girdiler.

"Oğlum, resmen çişimin içimde donduğunu hissettim." diye atıldı Seungmin.

''Lan zaten yarım aklım var. O da donacak diye çok korktum."

Kantine gitmenin en doğru seçenek olduğuna karar verip yürümeye başladılar. Neyse ki kantin okulun en sıcak yerlerinden biriydi. Isınmanın keyfini çıkarırken Felix'in gözü az önce önlerinden geçen çocukluk aşkına takıldı.

"Jisung'a yavş- yazmalı mıyım sence?"

Jisung, Felix ile yaşıt, yakışıklı bir çocuktu. Sevgilisi vardı ama geçen sene mezun olmuştu. Lise aşklarının yazılı olmayan kurallarını bilirsiniz, mezuniyete kadar sürerler.

"Ama onun sevgilisi var?"

"Mezun oldu, ayrılmışlardır." dedi Felix. Ardından Seungmin göz devirip telefonuyla uğraşmaya başladı. Felix'in kendinden emin tavırları arkadaşının gösterdiği fotoğrafla birlikte yok oldu.

Bu fotoğraf yaklaşık 2 hafta önce sosyal medyaya atılmıştı. Jisung'un kolları Minho'nun boynundaydı ve Minho'nun yüzünde hoş bir gülümseme vardı. Bir senedir sevgili olmalarını kutlamışlardı ve ayrılmışa benzemiyorlardı. Bazı kurallar bazı kişiler için istisnaydı işte. "Şansına küs Felix."

Zil sesi ders başlamasının değil de ölümün habercisi gibi tiz bir şekilde bahçede yankılandığında oturdukları banktan kalkıp sınıflarına çıktılar. Ders biyolojiydi ve Seungmin derse karşı nefretini kafasını duvara vurarak gösteriyordu. Bu davranışını sınıftaki kimse de sorgulamıyordu.

Biyoloji öğretmeni içeriye girdiğinde ayaktakiler yerlerine geçti. Bazıları beşinci veya altıncı rüyasını görürken bazıları ise ders başlamadan not tutuyordu.

"Felix sayfa 138'i okur musun?" Öğretmenin boğuk sesi sınıftakilerin kulaklarını kesmek istemesine yol açarken Felix sayfayı açıp okumaya başladı. Bir anda boynuna değen şeyle bir saniyelik duraksadı. Ardından sırtında ve omuzlarında da aynı şeyi hissettiği için duraksadı.

"Bir şey mi oldu Felix?"

Felix arkasını döndüğünde onu rahatsız etmekten keyif alan Changbin'in sinir bozucu yüzünü görmüştü. Ona nefret dolu bir bakış atıp önüne döndü. "Hayır hocam."

Okuması gereken kısmı bitirdiğinde öğretmenlerinin tahtaya yazı yazmasını değerlendirip Changbin'e döndü. "Pardon ama mal mısın?"

"Seni seçtim çocuk." Changbin umursamaz tavrıyla birlikte Felix'e biraz daha yaklaştı ve devam etti. "Bu yaptığımı bir restoranda yemekten önce gelen atıştırmalıklar gibi düşün. Küçük, etkili ama sadece başlangıç."

Felix hala anlayamıyordu. Sadece bir kaç ay sonra bu okuldan sorunuzca kurtulacakken Changbin adeta örümcek misali hayatına girmişti. Hani tuvaletlerin tavanlarında size dik dik bakan ve rahatsız eden örümceklerden.

°°°

You Can Turşu × Changlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin