3) Kazıklandık.

361 58 44
                                    

Okulun daha ikinci gününden hayat Felix ve Seungmin'e nah çekmeye devam ediyordu.

Gitmeyi çok istedikleri konserin biletleri bitmişti. Felix uzun zamandır ilk defa Seungmin'i ağlarken görmüştü. Okul sonrası evlerinin yakınındaki parkta oturmuş, üzüntüden çimlere kafa atmamak için kendilerini zor tutuyorlardı.

"Felix söylesene biz nasıl oldu da o biletleri kaçırdık?"

Bu soruya verilcek bir cevap yoktu. Her şey tamamen onların salaklığı yüzünden olmuştu. Bilet satışının tarihini ayın on dokuzı değil, dokuzu olduğunu biletler bittiğinde fark etmişlerdi. "Keşke bilet almak için küçük bir şansımız olsa. Her şeyi yaparım." dedi Felix umutsuzca.

Aniden bankın üzerindeki bir telefon titredi. Tanrı, Felix'in dediğini duymuş olmalıydı. Telefonunu eline alan Felix şaşırma, sinir ve mutluluk duyguları ile birlikte gelen mesaja tıkladı.

+82 10 xxxx xxxx
Felix, ben Changbin.

Elimde iki tane Day6 konser bileti var. Arkadaşlarım gelemiyor. İstersen sana satabilirim ama bilete %20 zam yaptım.

Ayrıca bana bir kavanoz turşu almalısın.

Bu mesajlar Felix'e hayatı sorgulatıyordu. Bir şey nasıl mutlu ederken üzebilirdi ki? Resmen aklı almıyordu.

Felix
Olur.

Telefonu cebine koyup ne olduğunu merak eden Seungmin'e döndü. "Kötü haberden mi başlamalıyım?" dediğinde Seungmin onay verircesine kafasını salladı. "Kötü haber şu ki... Kazıklandık."

"Ama neden? Peki iyi haber ne?"

"Konser için biletimiz var." dedi Felix. Cümlesini bitirir bitirmez Seungmin'in üzerine atlamasıyla yaşamının son demlerinde olan bank arkaya devrildi.

"Seungmin nefes alamıyorum kalk üzerimden." Felix'in sesi kısık çıkmıştı. Bu sefer cidden boğuluyordu.

Bir süre sonra Seungmin'in üzerinden kalkmasıyla derin bir nefes aldı. Burnuna gelen çöp kokusundan dolayı yüzünü ekşitti. Çöp kutusuna doğru düşmüştü. Bu, kolunun üzerindeki çikolata ambalajı ve tişörtündeki kola lekesini açıklıyordu.

Tam da ayağa kalkmaya yeltendiği zaman sol elinin orta parmağında büyük bir acı hissetti.

🥒🥒🥒

"İyi tarafından bak. Artık orta parmak çıkarttığında daha etkili olacak."

Felix "Senin bakış açına sıçayım Seungmin." dedi kelimeleri tükürürcesine.

"Ne halin varsa gör. Ben kantine kek almaya gidiyorum." diyip arkasını döndüğünde Felix onu durdurdu.

"Bana da al. Parmağım kırık, şekerimin düşmemesi gerek."

Felix'in bu hareketleri Seungmin'in içinde merdivenler ile kantine inmek yerine camdan atlayarak bu işi gerçekleştirme isteği uyandırıyordu. Ama Felix onun çocuğu gibi olmuştu. Atsa atamaz satsa satamazdı. Başını aşağı yukarı sallayıp onun göremeyeceği bir şekilde gülümseyerek sınıftan ayrıldı. Felix ise kitabını açıp hevesle okumaya girişmişti. Sözcüklerin arasında çiçekli bir yol izleyip kitabın içinde kaybolduğu o anda hızlıca yanına oturan Changbin yüzünden irkildi.

"Selam." dedi Changbin gülümseyerek. Felix bu çocuğun ruh hastası olma olasılığının yüksek olduğunu düşünüyordu.

"Sana da selam."

"Biletleri kesin alacak mısın?"

"Evet. Yarın parasını ve turşuyu getireceğim."

"Tamam öyleyse. Biletleri isteyen daha bir çok kişi var. Elinizi çabuk tutun derim." diyerek kendi sırasına geçti.

Felix kitabına geri döndüğünde Changbin gittiğinden beri bir sayfa bile okuyamadığını fark etmişti. Çünkü ondan o kadar çok nefret ediyordu ki dikkatini bile toplayamıyordu. Niye nefret ettiğini de bilmiyordu. Sadece sevmiyor, sevemiyordu işte. Changbin'in böylesine rahat davranışları çok gözüne batıyordu.

Bu mal Seungmin nerelerde kaldı diye oflamaya başladı. Eğer o gelmezse kafayı yiyeceğine emindi. Başını sırasına gömdüğünde en yakın arkadaşı onun sesini duymuşcasına sınıftan içeri girdi.

°°°
Selam bro'lar hayat nasıl gidiyor?

You Can Turşu × Changlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin