*Ölümle yaşam arasında ince bir çizgi var ve sen tam da oradasın...! *
Nefes alışveriş hızım artarken kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Az önce hayatımda hiç yaşamadığım bir panik atak geçirmiştim. Yavuzun ne halde olduğuna bakmak için başımı yana çevirdim.
Hiçbir tepki vermeden bana bakıyordu sadece.
"Ölümle yaşam arasında ince bir çizgi var, Bahar!" yüz ifadesi yoktu, bomboş! Ne halde olduğunu anlamak imkansızdı. Belki de o da bir şekilde panik atak geçiriyordu.
"O ne demek?" konuşurken bile nefes alamamıştım. İlk kez bu olmuştu, ben ilk kez bu kadar korkmuştum ve bunu bana yaşatan kişi de sevdiğim adamın ta kendisiydi.
"Ölümle yaşam arasında ince bir çizgi var ve sen o tam da oradasın...!" kemerimi sertçe çıkararak aynı sertlikle arabanın kapısını açtım ve kendimi dışarı attım.
Yavuz da arabadan çıktı, sabah olmasına rağmen yol boştu sanki o tır bile sırf Yavuz benden intikam alsın diye özel olarak tutulmuştu.
"Anlat lan artık kimsin sen?!" soğuk rüzgarın tenimi ürpertmesine izin verdim, şu durumda bile bana huzur veren tek şey oydu çünkü.
Sanırım her şey benim için son bulmuştu artık. Bitmiştim... Tükenmiştim...!
"Haklısın," dedim acımasız bir şekilde.
"En baştan beri ne sen nede senin aşkın bir taraflarımda değildi!" diye bağırdım yüzüne doğru.
Birkaç adım gelerek aramızdaki mesafeyi kapattım, "Seni değil, seninle olmayı sevdim, senin bana olan tutkunu sevdim..." dedim.
Kendimden o kadar tiksiniyordum ki artık, bile isteye yalan söylüyordum sevdiğim adama. Ben onu o olduğu için sevmiştim, hiçbir karşılık beklemeden, bir gün biteceğini göze alarak sevdim ben onu!
Ağlamamak için sıktım kendimi, ağlarsam biterdi, ağlarsam anlardı çünkü yalan söylediğimi...
"Seni değil, Yavuz Karasu adını sevdim!"
...
2 YIL ÖNCE:
Karan'dan;
İçime dolan heyecan duygusu ayaklarımı yerden keserken derin derin nefesler aldım. O bununla 3.buluşmamız olacaktı. Evet 3 aydır sevgiliydik ama onun durumu yüzünden rahat görüşemiyorduk.
Anlattığına göre ailesi baskıcıydı, eğitim hayatının en iyi derecede olmasını istiyorlardı, zaten buluştuğumuzda da çok göremiyordum ya, içimde biriken hasret nutku gibi tutuluyordu. En fazla yarım saat birlikte durabiliyoruz ve bu durum bana yeterli gelmiyor.
Elimde en sevdiği çiçekler vardı, nilüfer!
Burası bizim her zaman buluştuğumuz tek yerdi, bu deniz ve gökyüzü bizim aşkımızın en büyük şahitleriydi.
"Karan," yumuşak sesi kulaklarımda yankılanırken gülümsedim, ve oturduğum yerden kalkarak çiçeği arkama sakladım.
Kıkırdadı, karşısında aptal gibi görünüyordum şuan.
Yüzüm kızarmıştı, neden onu görünce ergen gibi davranıyordum ki sanki?
Başım öne eğikken çiçeği ona uzattım. "Bunlar senin için!" çiçeğe hayranlıkla bakarken burnuna götürerek kokladı.
"Nilüfer!" başımı kaldırarak gece karası gözlerine odaklandım. Mutlu olmuştu, mutlu etmiştim onu.
"Teşekkür ederim," dedikten sonra bir süre tereddüt edip dudağıma kısa bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAVBAH:İlk Aşk 2
Mystery / Thriller"Unutma, güneş her zaman yerini karanlığa bırakır." sıcak nefesini tenimde hissedebiliyordum. Güneş yavaş yavaş yerini geceye bırakırken kulağıma eğilip usul usul fısıldadı. "Güneş geceye, ben ise sana muhtaç!" YAVBAH:İlk Aşk'ın devamıdır