*Zamana karşı yenildin...! *
Can sıkıntısından odanın içinde dolaşıp aksesuarlarla oynarken Ece hala Bahar'la ilgili araştırma yapıyordu. İçimde bir kuşku vardı ona karşı, sanki bazı konularda yalan söylüyor gibiydi. Bugün ona sorduğum soruya verdiği cevap beni tatmin etmemişti. Tabi ki en çok istediğim şey onun bana yalan söylememesiydi, yalanları kaldıracak gücü kendimde bulamıyordum çünkü.
"Yavuz," elimdeki süs fili yerine bırakıp Ece'nin yanına gittim. Bilgisayar ekranında hiçbir şey yoktu.
"Ne oldu?" diye sordum merakla. Ece, baş parmağıyla çenesini kaşıdı. Düşünür gibi bir hali vardı.
"Ece bir şey söyle!" dedim sabırsızca. Oturduğu yerden kalkarak karşımda dikildi.
"Yavuz, bu kızla ilgili hiçbir şey yok...!"
"Na-nasıl yani?"
"Yani... Bahar Kutlu var evet ama, hakkında öyle bir bilgi yok!"
"Ece, açık açık anlat şunu...!" sabrımın sınırına gelmek üzereydim. Baharın bana yalan söyleme ihtimali bile beni deli etmeye yetiyordu.
"Yani demek istiyorum ki, kız normal biri!" rahatlamışcasına derin bir nefes verdim. O kadar korkmuştum ki, onunla bu kadar mutluyken bir anda mutluluğumun bozulmasından ölesiye korkuyordum.
"Korkuttun beni...!" dedim gülerek.
"Bilirsin biraz ekşın severim," deyip göz kırptı.
Ece cep telefonuyla uğraşırken bende biraz daha baktım ekrana. Gerçekten de Bahar'la ilgili şüphe uyandıracak bir durum söz konusu değildi.
Telefonum titremeye başladığında cebimden çıkararak kulağıma götürdüm.
"Alo,"
"Alo Yavuz, neredeysen orda kal!" Ege'nin telaşlı çıkan sesi karşısında bir an afalladım. Yan odaya geçip kapıyı kapattım.
"Ne oluyor?" dedim camdan dışarı bakarken.
"İçimizde bir hain vardı, bunu sana söylemiştim hatırlıyor musun?" şu son yaşananlar, Bahar'ın kaçırılması falan derken bu konu aklımdan çıkmıştı.
"Evet, hala bulamadığımız hain!"
"Yavuz, hain yakalanmış!"
"Bu iyi bir haber," dedim kaşlarımı çatarak.
"İyi değil Yavuz, iyi değil!" derken sesindeki telaş beni de etkisi altına almıştı.
"Bu hain polise ötmüş!"
"Hassiktir!" duvara bir tekme savurdum. Ellerimle alnımı karıştırarak sakin kalmaya çalıştım.
"Polis peşimizde!" gözlerim kocaman açıldı. İlk kez polisin eline yakalanmak için bir koz vermiştik, lanet olsun!
"Kaçıyoruz o zaman!" dedim sinirle solurken.
"Hayır kaçmıyoruz!" ellerimi saçlarımdan geçirdim.
"Ne diyorsun lan sen?!" diye bağırdım sinirle.
"Teslim olacağız!" telefonu kulağımdan uzaklaştırarak birkaç saniye sakinleşmeye çalıştım.
Telefonu tekrar yaklaştırarak dişlerimin arasından tısladım.
"Sakın bana ne yapacağımı söyleme!" telefonu yüzüne kapatırken ne yapacağımı düşünmeye başladım.
Bu durumda polis; benim, Egenin ve Tuğrulun peşine düşmüştü. Yakalanmamız an meselesi bile olabilirdi.
Üçümüz ve kızları da alıp gidebilirdik belki yurt dışına?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAVBAH:İlk Aşk 2
Misterio / Suspenso"Unutma, güneş her zaman yerini karanlığa bırakır." sıcak nefesini tenimde hissedebiliyordum. Güneş yavaş yavaş yerini geceye bırakırken kulağıma eğilip usul usul fısıldadı. "Güneş geceye, ben ise sana muhtaç!" YAVBAH:İlk Aşk'ın devamıdır