~ 2 ~

568 26 0
                                    

Bir anda başı dönmeye başladı ve her taraf zifiri karanlık. Sonra bir güzel Kadının önünde buldu kendisini. Kadının yüzünden nur saçıyordu ama çok üzgündü bir hali vardı.

"Sen kimsin? Nerdeyim ben?"

"Şura annene böyle davranma. O senin iyiliğini istiyor. Annen şu an benden çok daha üzgün. Onu bukadar üzmene hakkın yok. Hem Allahu Teâlâ ne buyuruyor 'Biz insana, anne babasina en güzel bir biçimde davranmasını emrettik. Çünkü annesi onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. O halde Bana ve annene babana şükret! Dönüş banadır'

Şimdi kalk ve Annenden af dile. Kalk Şura. Lütfen Kalk.."

Şura gözlerini yavaşca açıyordu ve kendisini bem beyaz bir odada bulmuştu.

"Kalk Şura. Kalk lütfen .."

Annesi başında ağlayarak Şuraya sesleniyordu.

"Anne noldu? Nerdeyim?"

"Hastanedesin kızım. Bayılmışsın. Iyki yavuz bey vardıda seni hastaneye getirdi. Allaha şükür uyandın. Iyimisin şimdi? Dur ben Hemşireyi cağirim hemen."

Ve annesi gitmişdi. Ama Şura hala rüyanın etkisinde. Hemşireler geldi ve Şura kontrol altında geçirildi. Sonra Doktor Hanim geldi.

"Önemli bir şey yok. Vitamin eksikliği bulunuyor sizde. Yazacağım bu hapları günde iki kere alacaksını ve bol bol si içmenizi rica edecem. Bir haftaya hiç bir şeyiniz kalmaz.."

Doktor hanım konuştukca konuşuyordu ama Şura dinlemiyordu. Aklı gördüğü rüyaydaydı. Doktor hanım çıktıktan sonra Şura annesinin elini tuttu ve pişmanlık içinde gözünün içine baktı.

"Affet beni annem. Bu türkiye konusunda çok sıktım seni. Lütfen affet beni bir daha açmicam bu konuyu"

"Kızım yok öyle bir şey kızgın değilim. Sen yat dinlen şimdi tammam mı?"

Onaylayıp geri uyudu şura. Çok yorgundu. Annesi de kızının kendisine gelmesine çok sevinmişti. Duaları kabil olunmiştu sonunda. Ama bir o kadar da kızının haöine üzgündü. Şura uyandığında sussamış di. Annesi üstünü değiştirmek için eve gitmişti. Şura kalktı ve su arıyordu ama bulamıyordu. Hemşireler de yoktu. Hemşireler odasına tam girecekti ki bir stajer geldi.

"Ne istemişdiniz?"

"Su.. Ama hiç kimse yoktu aradım ama kimse yoktu ve -"

"Tamam, tamam"

Diye gülümseyerek cevap verdi stajer. Odaya girdi ve bir tebessümle Şura ya suyu uzattı. Şura utancdan kızarmış başı eğik bir vaziyette odasına geçti. Suyunu içdikten sonra cok rahatlamıştı. Sonra yattığı yerde rüyasını düşünmüştü. Bu kadar hayırsız bir evlad olduğunu hiç aklina bile getirmemişdi bu zamana kadar. Ertesi gün taburcu olcaktı. Eşyalarını hazırlarken dün gördüğü stajer geldi içeriye ve haplarını getirdi.

"Haplarınızı içme vakti"

Diyerek içeri girdi. Şura teşekkür ederek haplarını içti. Ama stajer gitmiyordu Şuraya bakıyordu.

"Şimdi iyisiniz ama dime? Kendinizi kötü hissettiğiniz anda haber verin"

"Iyiyimde doktor hanım zaten sabah kontrole gelmişti"

"Biliyorum. Biliyorum da yine bir sorim dedim. Neticede bu benim işim"

Şura artık cevap vermemişti. Yaptığı hareketinin ne kadar yanlış ve ayıp olduğunu fark etmişdi. Ama stajer onu daha fazla mahcup etmemek için konuyu değiştirmişdi.

"Ben bardağı alim içtiyseniz"

"Tabii" diyerek cevab verirken şuranın gözleri stajerin isim kartına takıldı. "Yavuz Inan". Bir yerden duymuştu bu ismi ama neden? Düşüne düşüne bir hal olmuştu. Sonra tam ceketini giyerken şimşek cakmış gibi aklına geldi. Annesi bahsetmişdi ondan. Onu hastaneye yetiştiren yavuz bey bu olmalıydı. Nasıl aklına gelmemişti? Teşekkür edebilirdi en azından ama nerden bilebilrdi? Su bahanesiyle çıktı şura yine. Hemşireler odasına doğru gidiyordu. Su istemişti ve odayı yoklamıştı bir an. Ama o yoktu. Annesi ve Babası gelmişti Şurayı almaya ve eve gidiyorlardı. Ama şuranın gözleri yavuzu arıyordu. Ses seda yok. Bir kere geçmiş olsun diyerek vedalaşabilirdi diye düşünerek şura kendi kendine kızıyordu ona.

Tam arabaya binerken ...

Nasip Kismet IşleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin