3. Bölüm: Süslü Cümleler.

72 23 21
                                    

Selam meleklerim!

Dün ilk kötü yorumumu aldım. Bir saniye falan üzüldüm ve sonra bölümü okuyup, yorum yaptığı için kötü yorumu yapan kişiye teşekkür ettim :)

Neyse, demek istediğim şu ki; iyi yorumlarla beraber kötü yorumlarda almak beni daha da çok yazmaya teşvik ediyor. 

Daha fazla uzatmadan, iyi okumalar dilerim ^^

...

Sabah uyandığımda gözlerimin altı kuru olduğundan ağlayarak uyuduğumu anladım. Yataktan kalktım ve pencereyi açıp güneşin odaya girmesine izin verdim. Daha sonra aynaya bakıp kendi kendime konuştum.

''Ay şu tipime bak, insan rüyasında görse korkup uyanır resmen,'' deyip gözlerimi kıstım. 

''Gözlerim de şişmiş, saat kaç acaba?'' saate baktıktan sonra gözlerim irice açıldı. Saat 15.40 idi. 

''Ben bu kadar uyudum mu lan?'' diye kendimle konuşmaya devam ettim. Sonra aklıma Bulut geldi. Odadan çıkıp salona gittim ve koltukta uyurken gördüm. Uyandırmaya kıyamayacağım kadar tatlı uyuyordu. Kulaklığını takmış, ellerini karnında birleştirmiş, başını da yana yaslamış bir şekilde uyuyordu. 

Önce ellerimi yıkadım daha sonra da kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Önce ellerimi yıkadım daha sonra da kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim. Üç tane yumurta çıkardıktan sonra mutfak dolaplarında tava aradım. İki dakika sonunda tavayı bulduğum için kendimi tebrik ettim ve tavaya yağ koyup ateşin altını açtım. Yağ erirken yumurtaları kırdım ve dolaptan peynir çıkarttım. Çırptığım yumurta kasesine peynirleri koydum ve tekrar çırptıktan sonra tavaya döktüm. Sonra mutfaktaki küçük masaya kahvaltılıkları koydum ve yumurtanın altını kapatıp onu da masaya koydum. Saatin 16.12 olduğunu görünce Bulut'u uyandırmak üzere salona gittim. 

Hala uyuyordu ve hala uyandırmak istemiyordum. Ama artık uyandırmam gerektiğini düşünerek yanına gittim ve hafifçe koluna dokundum.

''Bulut,'' diye fısıldadım ama uyanmadı. 

''Bulut!'' diye bağırdım ama uykusu çok ağır olmalı ki yine uyanmadı. Nasıl uyandırsam, diye düşünürken aklıma gelen fikirle sinsice gülümsedim.

 Tekrar mutfağa gittim ve buzluktan iki tane küçük buz çıkarttım. Hızlı adımlarla salona geri döndüm ve Bulut'un tişörtünün üstünden buzları attım. Birkaç saniye sonra sıçrayarak yerinden kalktı. Ben de onun bu haline güldüm. 

''Kızım sen sorunlu musun?'' deyip elini tişörtün içine atarak buzları almaya çalıştı.

İç ses: Evet. 

''Uyansaydın.'' 

''Beni uyurken izleme fırsatın varken buzla uyandırman... Garip.''

''Sen çok mu kendini beğenmişsin acaba?''

ÖLMEDEN ÖNCE (Sonsuzluk Işığı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin