Geldiğim saray gibi olan eve bakarken, aramaya nereden başlayacağımı düşünüyordum. Ara ara bitmezdi ki bu ev.
Derin bir nefes alarak evin kapısına doğru ilerledim. Zile basarak beklemeye başladığımda kısa bir süre sonra kapı evin çalışanı tarafından açılmıştı.
"Buyurun?" Cüzdanımı çıkararak rozetimi gösterdim. "Dedektif Victor. İçeri bakmama izin verin.""Bay Min'e sormadan bir şey diyemem." Sinirle derin bir nefes aldım.
"Ben kimlerle uğraştırıyorsun Tanrım?" Çalışanı kenara iterek içeri girdim. Hızlı adımlarla salon olduğunu düşündüğüm yere doğru ilerlerken sakin kalmaya çalışıyordum. Ancak arkamdan "izniniz ilmidin girimizsiniz." diye cıyaklayan kadın hiç de yardımcı olmuyordu.Sinirle ona döndüğümde aniden durarak bana bakmıştı. "Eğer bu geceyi nezarethanede geçirmek istemiyorsan çeneni kapalı tutarsın."
Sesi anında kesilirken söylediklerinin doğruluğuna karşı derin bir nefes daha aldım.
"Bay Min'i çağır. Onunla konuşmam gerek."Başını sallayıp giderken bir kez daha içimdeki vicdan kırıntılarına lanet ettim. Ulan benim başıma böyle bir şey gelse o buz küpünün kılını dahi kıpırdatmayacağına o kadar eminim ki.
"Hoş geldiniz dedektif Victor." Bir insan ancak bu kadar samimiyetsiz olabilir. Bana doğru gelen adam buz küpünün yaşlı hâli gibi bir şeydi.
"Min Yoongi'yi en son ne zaman gördünüz?"
Kendisi koltuğa otururken ben hâlâ ayakta ona bakıyordum.
Güldü. Gülüşü bile kusma isteği uyandırmıştı içimde.
"Sorguda mıyım?""Bir soru sordum bay Min." Ben kibar olmaya çalıştıkça yoldan çıkarıyorlardı beni.
"Ben de bir soru sordum bayan Victor." Bayan ne ya?"Evet, sorgudasınız ve eğer sorularıma düzgün bir şekilde cevap vermezseniz bu evden elleriniz kelepçeli bir şekilde çıkarsınız haberiniz olsun." Bir kez daha güldü.
"Pekâlâ. Ne bilmek istiyorsunuz?" Gözlerimi sabırla kapatıp açarken içimden ona kadar sayıyordum.
"Min Yoongi'yi en son ne zaman gördünüz?"
"Bugün, saat altı civarlarında." 17:25'te vaka bildirimi gelmişti. Bir saatte buraya geldi desek birbirine yakın zamanlardı."Geldiği saat tamam, gittiği saat ne peki?" Gülerek ayağı kalkıp karşımda dikildi.
"Oğlumun evde olmadığını nereden biliyorsunuz?" Ne diyordu bu adam? Yoongi'ye aynı ekipte olduğumu bilmiyordu sanırım.
"Oğlunuz evde mi?" Başını iki yana salladı.
"Biraz önce buradaydı. Siz gelmeden önce çıktı."Sırıttım. Yalanın da bu kadarı.
"O hâlde dedektif Kim ve dedektif Jeon geldiğinde de markete falan gitmişti herhâlde. Ne hikmetse hep biz geldiğimiz zaman evde olmuyormuş."Yüzündeki gülümsemden eser kalmamıştı.
"Şimdi söyleyin, Min Yoongi nerede?"Bir cevap beklercesine suratıma bakarken arkada kalan çalışan bozuntusunun bana silah doğrulttuğunu fark edememiştim. Kadın yavaşça bize doğru gelirken Yongsun denen adamın sırıtışının yeniden yüzündeki yerini aldığını gördüm. Bu adam... elimden sağ çıkamayacaktı. Sırf o iğrenç sırıtışı yüzünden.
"Silahı bana ver." Kadın hızlıca silahı Yongsun'a verirken bakışlarım bu sefer Yongsun'a dönmüştü. "Silahını çıkar Victor." Evet, soyadımdan soğuduğum dakikalardayım.
"Silahım yanımda değil." Güldü. "Demek silahın yanında değil. Arkanı dön."
Dediğini yaparak arkamı döndüm. Daha inandırıcı olsun diye bol gelen tişörtümü de kaldırıp belimi gösterdim.
Bir dedektifseniz ve deri ceketten vazgeçemiyorsanız iç cebi olan deri ceketler almanızı şiddetle tavsiye ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slutty Detective || Min Yoongi
Fanfiction"Sürtük bir dedektifim işte ne yaparsınız." Amerika, Boston Polis Departmanı'ndan Güney Kore'ye atanan Zena Victor'un tek amacı hayatta en değer verdiği insan olan ikizini bulmaktı. Günümüzden iki sene önce yaşananlar Zena'ya hem fiziksel hem ruhen...