44. Bölüm

714 71 8
                                    

ERTESİ GÜN
ZENA VİCTOR

Zeus'un uzattığı sudan içerek şişeyi yanımdaki komodinin üzerine koydum.
Bakışlarım Yoongi'nin yanındaki annesine döndüğünde gülerek bir şeyler anlattığını görmemle ben de güldüm. Bu kadın oğluyla konuşmayı çok fazla seviyordu.

Evet, Yoongi hâlâ uyanmamıştı ama Jimin, birkaç güne kalmaz uyanacağını söylüyordu. Biz ise hâlâ bekliyorduk.
"Biraz uyumaya ne dersin?" Yanıma oturan Taehyung'a dönerek başımı iki yana salladım. "İyiyim böyle." Derin bir nefes alarak başını omzuma koyduğunda gülümsedim. O da çok yorulmuştu. Jungkook ve Zeus da bizim gibi bekliyordu.
"Uyansın da düğünü yapalım artık." Taehyung'un dediğine karşı kaşlarım alayla çatılmıştı. "Taehyung, inan bana düğün o kadar hızlı olmayacak." Heyecanla başını kaldırıp bana baktı.

"Nikâh şahidin ben olacağım, değil mi?" Arkamdan uzanan bir el Taehyung'un omzuna vurduğunda, duyduğum sinirli  sesten kim olduğunu anlamam pek de uzun sürmemişti.
"Ben varken sana ne oluyor?!" Gözlerimi devirerek derin bir nefes aldım.
O sırada Yoongi'nin annesi de yoğun bakım ünitesinden çıkmıştı. Gülümseyerek yanımıza geldiğinde ben de gülümsedim. "Fazla konuştum yine." Güldüm. "Yoongi'nin dinlemekten keyif aldığına eminim." Gülerek Taehyung'un yanına oturdu. Bir süre hiçbirimiz konuşmadık. Öylece oturduk ve Yoongi'nin uyanmasını bekledik.

●●●●

Yavaşça içeri girdi Zena. Yoora'nın  oğlunun yanına girip çıkmasının üzerinden birkaç saat geçmiş, en sonunda Zena da onunla konuşmak istemişti.
Bu sefer ona geri dönmesi için yalvarmayacaktı. Sadece içini dökecekti. Dışarıda olup bitenleri anlatacaktı. Sanki gözleri açıkmış da kendisini dinliyormuş gibi anlatacaktı.

Yavaşça sandelyeye oturdu, yatağa doğru biraz daha yaklaştı. Elleri, Yoongi'nin buz gibi elini bulduğunda hafifçe gülümsedi. Bakışlarını yüzüne çevirdi.
  "Elini tutmayı özlemişim. Sana dokunmayı, tenini hissetmeyi." Derin bir nefes alıp, seslice geri bıraktı. "Çok hata yaptım, farkındayım. Bu hiçbir şeyi değiştirmez bunun da farkındayım ama yine de özür dilerim." Kısa bir kıkırtı bıraktı sessiz odaya.
  "Daha o sabah öpmüştün dudaklarımı, daha o sabah solumuştun kokumu ama ben, sana inanmadım. Seni yoksaydım, umursamadım. Ben, hayatımın en büyük hatasını yaptım."

Gözlerini Yoongi'nin soluk teninde gezdirdi. Kapalı olan gözlerine baktı. Kaşlarına, burnuna, kuruduğundan renksiz bir hâl alan dudaklarına. Gülümsedi.
  "Seni öpmeyi özledim biliyor musun?"
Gülerek devam etti. "Uyandığında dudaklarını rahat bırakmayacağım, haberin olsun." Ellerinin arasındaki eli hafifçe okşadı. Eğilip dudaklarını buz gibi tenine bastırdı. Geri çekilerek yeniden yüzüne baktı.

   "Hayatımda ikinci kez bu kadar gözyaşı döktüm ama öyle gizli gizli değil. Bildiğin şu kapının önündeki duvarın dibinde oturup, hüngür hüngür ağladım." Gülümseyerek kısa bir an, camdan dışarı baktı. Gözleri koltukta oturan Taehyung'u bulduğunda gülerek geri Yoongi'ye döndü. "Taehyung nikâh şahidim olmak istiyor ama Zeus pek izin verecek gibi değil. Arada kaldım anlayacağın."

Bir süre sadece Yoongi'nin yüzüne baktı. Hiçbir şey söylemeden, hiçbir şey yapmadan. Çok özlemişti onu. Kendisine sinirlenmesini bile özlemişti. Şimdi uyansa, kendisine bağırsa gıkı çıkmazdı.
Çıkma vakti geldiğinde ayağı kalktı. Yapıp yapmamakta kararsız olsa da, en sonunda yavaşça eğildi, yatakta yatan bedene doğru.

Dudaklarını kupkuru dudaklara bastırdı. Uyanmadığını, bu zarif ve bir o kadar küçük öpücükten haberi olmadığını bilse de kalbinin heyecanla çarpmasına engel olamadı. Geri çekildiğinde hafifçe gülümsedi. Bu hissi çok özlemişti. Onu öpmeyi de, içindeki heyecanı da.

Slutty Detective || Min YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin