31. Bölüm

798 90 21
                                    

Elimdeki anahtarları hole doğru fırlatarak içeri geçtim. Belimdeki silahı çıkarıp sehpanın üzerine koyarken kendimi de arkamdaki koltuğa atmıştım. Saat daha öğleden sonra üçe geliyordu. Namjoon'un da izniyle vakadan çekilmiştim.
Kendisi gelen çiçekleri ve notu gördükten sonra direkt olarak izin vermişti zaten. Fazla uğraşmama gerek kalmadı yani.

Bundan sonra ise tamamen yalnızdım. Ne Zeus'un ne de başka birinin gelmesine izin vermeyecektim. Kimsenin böyle bir şey yüzünden zarar görmesini istemiyordum. Eğer geberip gideceksem de buna hazırdım. Çünkü bir korkak ancak böyle yapabilirdi.
Her şeyi kabullendiği gibi oturur ve... ölmeyi beklerdi.
Tıpkı benim gibi.

●●●●

Sinirle dizini sallarken buldu kendini. İşaret parmağını dudağında gezdirirken dışarı bakıyordu. Zena'nın davranışları fazlasıyla garip gelmişti. Bir terslik olduğunu çoktan anlamıştı ancak ne olabilirdi ki? Neydi Min Yoongi'yi bu kadar düşündüren? Zena'nın sırtındaki izler mi yoksa masmavi gözlerinde gördüğü korku mu?

O an içini şeytanî bir merak saldı. Beyninden girdiği gibi bütün bedenine ilmek ilmek işlendi. Öyle bir merak etti ki, kendini Taehyung'un yanında buldu.
Bir elini masaya yaslarken bir elini de Taehyung'un oturduğu sandalyenin sırt kısmına koymuştu.

  "Ne oldu Yoongi?" dedi Taehyung, merakla ona dönerken. "Bir şey mi isteyeceksin?"
  "Evet, senden Zena'yı araştırmanı istiyorum."
Jungkook başını kaldırdığı gibi şaşkınlıkla Yoongi'ye baktı. Bir an böyle bir şey duyması hem onu hem de Taehyung'u fazlasıyla şaşırtmıştı. İkisi de beklemiyordu.

  "Anlamadım? Benden onu araştırmamı mı istiyorsun?" dedi Taehyung, şaşkın çıkan sesiyle.
  "Evet, katille olan ilişkisi ne derecede bilmek istiyorum." Yoongi'nin o an için düşündüğü tek şey Zena'nın sırtındaki yara izleriydi. Nedenini ise fazlasıyla bilmek istiyordu. Taehyung, Yoongi'nin söyledikleriyle bir an durup öylece baktı. Onu anlamaya çalışıyordu.

  "Bu... kötü bir şey, farkındasın öyle değil mi?" dedi Taehyung, emin olmak istercesine. "Zena bunu öğrenirse çok üzülür. Ona bunu yapmaya hakkımız yok, bu onun özel hayatı."
   "Neden sadece dediğimi yapmıyorsun? Merak etme, ona benim fikrim olduğunu söylerim."

   "Konumuz kimin fikri olduğu değil." dedi Jungkook, oturduğu sandalyeden kalkıp ikilinin yanına doğru ilerlerken.
"Konu Zena'nın ne tepki vereceği? Düşünsene, onun hakkında hiç görmemen gereken bir şey görüyorsun ya da hiç öğrenmemen gereken bir şey öğreniyorsun. O zaman ne yapacaksın?"

Derin bir nefes aldı Yoongi. "Ben, ne göreceğimi biliyorum. Sadece emin olmak istiyorum, o kadar." Taehyung'un kaşları çatılmıştı. Yoongi'nin Zena hakkında bir şeyler bildiği ortadaydı.
Taehyung'un bakışları Jungkook'a döndü.

"Ona söylemeyeceğiz, siz de söylemezseniz haberi olmaz." dedi Yoongi, şeytana uyduğunu fark etmeden. Jungkook kısa bir an Yoongi'ye baktı. Gözlerindeki merakı görmekte zorlanmamıştı.
Bir şeyler biliyordu ama ne?

Bakışları Taehyung'a dönerken başını salladı hafifçe. Belki de pişman olacaklardı ya da olmayacaklardı. Bunun cevabını Taehyung'un bilgisayarda Zena Victor, ismini artmasıyla öğreneceklerdi.

Ekranda yeşil yazılarla kısa bir tarama başlarken sabırla bekledi üçü de. Birkaç dakikanın sonunda ekranda Zena'nın kimliği belirmişti. Hızla atan kalbini duyumsadı Yoongi.
Hem korkuyordu hem de çok gergindi. Görecekleri hakkında ufak tefek fikirleri olsa da bu onu daha da gerin bir hale getiriyordu.
Lütfen, diyordu içinden. Lütfen düşündüğüm şey olmasın.

Slutty Detective || Min YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin