"Amacınız neydi?" Babam odada tur atıp duruyordu. "Hm?" Durdu ve ellerini beline koyup bize baktı. "Size verdiğim büyüler yetmiyor mu?" demesiyle Aurora'ya baktım. Bunun aynısını ben de söylemiştim. "Son verdiğimi ezberlediniz mi? Hayır!" Sinirle eliyle ağzını kapattı. "Madem böyle bir büyüyü yapabilecek kadar güçlü olduğunuzu düşüyorsunuz..." Odadan çıktığında Aurora'yla birbirimize baktık endişeyle. Çok geçmeden babam, elindeki tuz kavanozuyla içeri girdi. Kenardan bir kağıt aldı. Çömelip kapıdı önümüze koydu ve üzerine biraz tuz döküp çizgi haline getirdi. "Bunu ateşe verin." Kaşlarımı çatıp, anlamamış gözlerle babama baktım. O da bize bakıyordu. Bir şey yapmamızı bekliyordu.
Aurora içimden geçeni söyledi. "Ne?" Onun kafasının da en az benimki kadar karışmış olduğunu görebiliyordum.
"Ateşe verin."
"O nasıl olacak?" dedim. Sinirle kalkıp, kağıdı önümüzden aldı.
"Bunu bile bilmiyorsunuz." Sinirlenmiştim. Kafamda düşünceler deli gibi uçuşuyordu. Babam tam odadan çıkacakken çıkıştım.
"Bize bunları öğretmezsen nasıl bilebiliriz ki?!" Ayağa kalktım. "Bize sadece senin büyü öğretebileceğini söylüyorsun ve sonra bunları nasıl bilmezsiniz diyorsun! Tek kaynağımız senken nasıl ilerletebiliriz ki?!"
Sinirle bana doğru yürüdü. "İlerletmek mi istiyorsun?!"
Bağırdım. "Evet!"
"O zaman gidip kütüphanedeki tüm büyü kitaplarını okuyabilirsin!"
"Sanki izin veriyorsun da!" Bir şey söyleyecekti ki susup, gözlerini yumdu ve ellerini başına dayadı.
Yanıma gelip iki eliyle de saçlarımı okşadı. "Sizi korumaya çalışıyorum bebeğim, anlayış göstermeye çalışın."
Ondan uzaklaştım. "Bizden bir şeyler saklayarak bizi koruyamazsın, baba... Ya bir şey olursa? Ya kendi başımıza kendimizi savunmak durumunda kalırsak?" Güldüm. "Ben açıkçası kendimi savunmayla ilgili hiçbir şey bilmiyorum."
Aurora destek çıktı. "Ben de."
Babam derin bir nefes aldı ve odada dolandı. "Tamam." Aurora ile birbirimize baktık ve aynı anda konuştuk.
"Ne tamam?"
"Kitaplara bakabilirsiniz." Heyecanla Aurora ile birbirimize dönmüşken babamın konuşmasıyla tekrar ona döndük. "Ancak," İşaret parmağını kaldırdı. "Sadece kütüphanedeki kitaplara. Ve bir şey daha! Büyüleri öğrenmeye başlamadan önce bana soracaksınız. Sonra birlikte aynı büyülere çalışacaksınız ve size nasıl kendinizi savunabileceğinizi öğreteceğim." Sevinç sesleri çıkararak zıpladık ve babama sarıldık. Kollarını iki yandan bize sardı ve kafasını, kafama yasladı. "Hadi şimdi yatağa yatın. Geç oldu."
⁂⁂⁂
Beni deli eden, sinir bozucu alarmımın çalmasıyla kafamın altındaki yastığı kafamın üstüne koydum ve kulaklarıma bastırdım. "Iğğ!" Yatağın içine doğru bağırdım. Kalkmak istemiyordum.
"Kalkın hadi uykucular!" Babamın sesi gayet neşeli geliyordu.
Yan tarafımdan Aurora'nın boğuk sesi geldi. "Çok erken!" O da kafasını yastıkla kapatmış olmalıydı. Kafasını kapatıp kapatmadığını doğrulamak için bakardım ama gerçekten çok yorgundum ve asla gözlerimi açmak istemiyordum.
"Uh, waffle yaptım desem?"
"16 yıldır her sabah yediğimiz şeker bombası yani?" dedim.