Yepyeni bir sabaha uyanmıştım.Dışarıda ki lavantaların kokusu penceremden sızmış, sabah güneşiyle odaya botanik bir hava katmıştı. Her sabah olduğu gibi bu sabah da karşı binadaki Neriman teyzenin aşağıdaki simitçiye bağırışı sabah olduğunu anlamamı sağladı.
Yataktan bir sürüngen gibi yavaş ve kademeli bir şekilde ayrılmaya çalıştım. Kendime gelmek için lavaboya doğru sendeler adımlarla yürüdüm. Aynaya bakıp kendi kendime günaydın dedim ve sabah benim için başlamış oldu.
Mutfak tamtakır olduğundan (yemek yapabilen biri olduğum söylenemez ) telefona sarılıp yan köşedeki fırını aradım. Gerisi kolaydı;su, sıcak su, kahve, şeker...
Zil çaldı ve koşarak kapıyı açtım. Sıcak ekmek ve simitlerin kokusu aklımı almıştı. Parasını verip teşekkür ettikten sonra paketi alıp mutfağa yürüdüm. Taze galetalar, ekmek....aman Allahım. Cennet gibiydi.
Kahvemden ve simitten son bir tadım aldıktan sonra herşeyi olduğu gibi bırakıp odama yürüdüm. Bu gün ki iş görüşmesi önemliydi...Çünkü benim buraya taşınma sebebimdi.
.........